23 Kasım 2024
  • İstanbul3°C
  • Diyarbakır18°C
  • Ankara16°C
  • İzmir16°C
  • Berlin4°C

HDP'Lİ MİTHAT SANCAR: BU TUFAN HERKESİ GÖTÜRÜR

HDP Milletvekili Mithat Sancar, mutlak şekilde şiddete karşı olduklarını söyledi. "İnsan hayatına kasteden eylemleri en ağır şekilde lanetliyoruz" dedi.

HDP'li Mithat Sancar: Bu tufan herkesi götürür

19 Aralık 2016 Pazartesi 15:30

HDP Mardin Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar Duvar’dan Özlem Akarsu Çelik’in sorularını yanıtladı.

Prof. Dr. Mithat Sancar’ın açıklamalarından öne çıkanlar şunlar:

ŞİDDETİ AMASIZ FAKATSIZ REDDEDİYORUZ

Biz bu eylemi, hepsini en sert biçimde lanetliyoruz. Asla tasvip etmediğimizi her zaman söylüyoruz ve ilk açıklama yapan bizim partimiz. Bunu kendi anlayışımız çerçevesinde, barışa, demokrasiye katkı sunacağını düşündüğümüz bir dille yapıyoruz. Bu barış politikasıdır. Mutlak şekilde şiddete karşıyız. Şiddetin siyasette ve toplumsal ilişkilerde bir araç olmasını tereddütsüz, ‘ama’sız, ‘fakat’sız reddediyoruz. İnsan hayatına kasteden, hele hele kitleleri kör bir şiddetle hedef alan eylemleriyse en ağır şekilde lanetliyoruz. Bu tür eylemlerin asla hiçbir şekilde ve hiçbir gerekçeyle kabul edilemeyeceğini belirtiyorum tekrar.

GENEL MERKEZ GENELGE YOLLADI

Ortamın provokasyona müsait hale gelmesiyle birlikte tüm il ve ilçe teşkilatlarımıza Genel Merkez’den bir genelge yollandı. Tüm binalarımız boşaltıldı, yöneticilerimiz ve kitlemiz sağduyuya ve serinkanlılığa davet edildi, etkinlikler ertelendi. Amacımız bu provokasyon emeklerini boş çıkarmaktır. Üzerimize düşeni yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.

BU TUFAN HERKESİ GÖTÜRÜR

Kötülük kavramının çeşitli tanımları var. Benim en etkileyici bulduğum tanım, sınırların kalkmasıyla ortaya çıkan her türlü saldırganca durumdur. Eğer insanların bir arada yaşaması için ortaya çıkmış hukuki, ahlaki, siyasi ve insani sınırları yerle bir ederseniz insanların yapamayacağı gaddarlık, vahşet ve iğrençlik yoktur. Şimdi iktidar bu sınırları tahrip ediyor. İnsanların insanlıklarını koruyarak bir arada yaşamalarını mümkün kılan o sınırlarla oynuyor ve sistematik olarak tahrip ediyor. Bu sınırların kalkmasının belki de en çarpıcı sonucu tufandır. Nuh tufanından söz ediyorum. Bu tufan herkesi götürür. Tufan çıkarır ben kurtulurum diye hayal kuranlar varsa uyansınlar lütfen. Bunun on yıllarca daha fazla süren tamir edilmesi mümkün olmayan çok ağır sonuçları olur.

İKTİDARLAR GÜNAH KEÇİSİ SEÇİYOR

Saldırılardan HDP’yi sorumlu tutmak… Bundan daha kötü niyetli, daha tehlikeli bir söylem olamaz. Neredeyse 1984’ten beri bütün iktidarlar başarısızlıklarının üstünü örtmek için günah keçisi seçiyorlar. 90’larda yine Kürt sorununda çıkmaza girdiklerinde o zamanki partimiz olan DEP’e yüklendiler. Sadece siyasi partiler değil Kürtler hedef oldu. Bir milletvekili öldürüldü, milletvekilleri tutuklandı. Linç girişimleri oldu. Ne zaman ki Kürt sorununu yönetemez hâle geliyorlar, çıkmaz sokaklara giriyorlar, faturayı kendileri ödemek, sorumluluğu üstlenmek yerine hemen Kürt siyasi hareketini, partileri ve bizatihi Kürtleri hedef gösteriyorlar. Dünyada da örneklerine rastladığımız aptalca bir iktidar tekniği bu. Günah keçileri belirleyip kitlelerin önüne sunmak.

2013-2015 ARASINDA ÖLÜM YOKTU

Şu an bu ülkede şiddeti durduracak tek yöntem demokrasi, diyalog ve müzakeredir. Bunu açıkça savunan tek parti HDP’dir. Şiddete kesinlikle karşı çıktığımızı söylüyoruz, saldırıları kınadığımız da açık. Onlar kendi dilleriyle konuşmamızı, kendi dilleriyle açıklama yapmamızı istiyorlar. Burada da çözümsüzlüğü herkese dayatma, bizi de çözümsüzlüğün parçası haline getirme gibi bir kötü niyet var. 2013-2015 yılları arasında bizim dilimizle konuştuk. Ne bu saldırılar, çatışmalar vardı ne ülke kaosa girmişti ne de insanlar ölüyordu. Onların diliyle konuşulduğu her dönemde iç gerilimin doğruya çıktığı toplumsal atmosfer var, iç savaş tahriklerinden medet uman çevreler var.

HÜKÜMET GERİLİMİ TIRMANDIRIYOR

Hükümetin iç ve dış politikada büyük bir başarısızlığı var. Özellikle Suriye politikası darmadağın olmuş durumda. Oradaki başarısızlığın faturasını Türkiye’de Alevilere ve Kürtlere çıkarmak istiyor. Halep’teki son durumda bu iktidarın da sorumluluğu olduğunu aklıselim olan herkes görebilir ama o sorumluluktan kaçmak için başka tehlikeli manevralara başvuruyor. İnternette, sosyal medyada Alevilere yönelik düşmanca tahriklerin ne kadar çok arttığını söylememe bile gerek yok. Aynı şekilde Kürtlere yönelik saldırılar da öyle. İç ve dış politikada başarısız olan bir hükümet var ve bu sorumluluğun hesabını ödememek için milliyetçi, dinci hassasiyetlerle oynayarak yeni bir gerilim ortamı yaratıyor.

BAŞKANLIK İÇİN MİLLİ SEFERBERLİK RUHU

Başkanlık sistemine yönelik değişiklik için start verildi ve bu kampanyanın ‘milli seferberlik’ ruhuyla yürütüleceği Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından anlaşılıyor. Ağustos-Eylül 2015’teki tahrikler şimdi de sahneleniyor. O zaman da parti binalarımıza yönelik saldırılar olmuştu, pek çok ilde Kürtlerin iş yerleri basılmış, Kürt mahallelerine saldırılar düzenlenmiş, pek çok linç girişimi olmuştu. Aklımızda kalması gereken sahnelerden biri de Atatürk büstü öptürülen İbrahim Çay’dır. Bütün bunların bir amacı vardı: kaos ortamında insanların güvenlik ihtiyacını sömürerek kitleleri rehin almak ve böylece iktidarını sürdürmek.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.