23 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır12°C
  • Ankara17°C
  • İzmir10°C
  • Berlin4°C

HDP SÖZCÜSÜ BİLGEN: TRT’YE GİTTİK AMA IŞIKLAR SÖNÜKTÜ!

HDP Sözcüsü Bilgen, TRT ekranlarının kendilerine kapatılmasına tepki gösterdi.

HDP Sözcüsü Bilgen: TRT’ye gittik ama ışıklar sönüktü!

20 Nisan 2018 Cuma 14:54

Bilgen, "Bir Fransız kanalına TRT’nin haber müdürü katılmış ve HDP vekillerini davet ettiklerini, ama HDP'li vekillerin korktukları için TRT’de programlara katılmayı reddettiğini söylemiş" hatırlatmasında bulunan "Bilgen, Biz TRT’ye gittik, ama ışıklar sönüktü, evde yoktular galiba" dedi. Bilgen, Erdoğan'ın "O Partiyi sandığa gömün" talimatına da yanıt verdi.

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen bugün bir basın toplantısı düzenleyerek erken seçim süreci ve gündemdeki diğer konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Bilgen, şunları söyledi:

TRT GERÇEKLİĞE FRANSIZ: Gündemimizin ana konusunu baskın seçim oluşturacak. Bir iki noktaya öncelikle değinmek istiyorum. Seçimlere medyaya yönelik baskıların, tutuklamaların yoğun olduğu bir ortamda gidiyoruz. Bu bile bu seçimlerin hangi koşullarda gerçekleşeceğini, ne kadar adil olacağını göstermeye yetiyor. Garip bir ironi, bir Fransız kanalına TRT’nin haber müdürü katılmış ve HDP vekillerini davet ettiklerini, ama HDP’li vekillerin korktukları için TRT’de programlara katılmayı reddettiğini söylemiş. Durumun gerçekliğine ne kadar Fransız olduğunu gösteriyor. Biz TRT’ye gittik, ama ışıklar sönüktü, evde yoktular galiba, o yüzden çıkamıyoruz yayına. Bu ciddiyetsizliktir. Biz herhangi bir kanala çıkmaktan korkacak değiliz, ama TRT yöneticilerinin bizi davet etmekten ne kadar korktuklarını tahmin edebiliyoruz. 

İKİ KİŞİNİN ÇİZİP OYNADIĞI SENARYO: Böyle bir süreçte bugün Genel Kurul’da iki kişinin çizip oynadığı senaryoyu milletvekilleri nasıl oylayacaklar bilmiyoruz. Neredeyse hiçbir kritik konuda kendi iradelerini ortaya koyamayan iktidar milletvekilleri bugün iradelerini ortaya koyar mı, yoksa yarın kendi başlarına ne geleceklerini bilmedikleri bu sürecin onaylayıcısı mı olacaklar, göreceğiz. Bu onların kendi siyasi ve etik sorunları, ama Parlamento bu kararı alırsa, Türkiye ilan edilen tarihte seçime giderse nasıl bir ortamda gidecek altını çizmek isteriz.

MECLİS’İN BAŞKA BİR DERDİ YOKMUŞ GİBİ: OHAL’in 7’nci kez uzatıldığı bir süreçte, OHAL ve KHK avantajlarının, yasaklarının arkasına saklanarak seçime gidilecek. Nasıl bunu ilan ettikleri gün OHAL’i uzatma günü ise, bunun Meclis’te komisyona getirildiği gün iki vekilimizin vekilliğini düşürdüler. Bizim hiçbir vekilimiz koltuğa yapışmış değil, ama bu ceza da sadece iki vekilimize verilmiş değil. Doğrudan doğruya onları seçen halkı yok sayma tavrıdır. Baydemir ve Irmak ile ilgili, Meclis’in başka hiçbir derdi yokmuş gibi kararın Genel Kurul’da okunmuş olması, gerekse Gülser Yıldırım’a verilen ceza, Hakkari’nin, Urfa’nın, Mardin’in cezalandırılmasıdır. Bunun cevabını da Hakkari, Mardin, Urfalılar verecek. Bu yaklaşımı tıpkı seçim tarihini belirlerken psikolojilerine egemen olan korku gibi, bizim siyasetçilerimize yönelik korkunun da bir parçası olarak tarif ediyoruz.

ERDOĞAN’IN ‘O PARTİYİ SANDIĞA GÖMÜN’ TALİMATINA TEPKİ: Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki “malum partiyi bitireceğiz”, “kayyumlardan herkes çok memnun”. Biz de çağrıda bulunuyoruz ve diyoruz ki, hiç başka aday göstermeyin, kayyumları aday yapın, görün bakın bu halk kendi seçtiklerine mi sahip çıkıyor, sizin çok iyi hizmet ettiğini söylediğiniz kayyumlara mı? Biz halkın kendisine olan saygısına inanıyoruz. Şimdiye kadar ödediği büyük bedele karşı kararlı duruşuna inanıyoruz. Kayyumlar hemen istifa etsin, adaylık başvurusu yapsınlar. Bu sistem zaten parti devleti sistemidir ve parti devleti sisteminde de ha bürokrat ha siyasetçi hiçbir fark yoktur. Kampanyaları zaten kaymakamlar yürütüyorken işin adını koymak, oradaki bürokratları bir siyasetçi olarak tarif etmek en net olan tavır olacaktır.

SAVAŞ PSİKOLOJİSİ İÇİNDE GEÇECEK: Seçim kampanyası tıpkı geçtiğimiz aylarda Afrin’e yönelik politikada olduğu gibi OHAL’le birlikte savaş psikoloji içinde geçecek. Nereye asker göndermeyi bir seçim stratejisi haline dönüştüreceklerini bilmiyoruz, ama neyi tercih ederlerse etsinler, her gün parti temsilcilerinin ölü saydıkları bir ülkede ülke yararına bir sonuç elde edemeyecekler. Hitler bile Almanya’da öldürdüğü Yahudileri sayarak siyaset yapmaya tenezzül etmiyordu. Bir savaş atmosferinde sergilenecek her tavrın sadece oy tahvili için, sadece daha fazla oy almak için uygulanacağını da bütün toplumun farkında olacağını biliyoruz.

‘KİMİN SANDIĞA GÖMÜLECEĞİNİ GÖRECEĞİZ’

Bilgen, “Milletvekilleri ile toplantısında Cumhurbaşkanı’nın HDP’nin adını anmadan, ‘terörle bağını koparmayan parti’ olarak ifade etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçtiğimiz hafta üç AKP’li eski ismin Londra’da bir düşünce kuruluşunu ziyaret etmeleri basına yansıdı bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Biz barışı küçük hesaplar ile okumadık, barışı toplumun çıkarları için bir görev olarak gördük. Barışı küçük oy hesapları haline getirirseniz, toplumun geleceğine darbe vurmuş olursunuz. Hangi siyasi parti Türkiye’de barışın tesisi için çaba gösterirse bunu memnuniyetle karşılarız, ama bunun gereğini yapmak, ilkeli olmak şartı ile sonuç doğurabilir. Bir taraftan STK’ları yeniden bir süreç nasıl başlatılır diye geziyor, diğer taraftan vekilleri cezalandırmak için dayatma içine giriyorsanız, toplum bunları yutmayacaktır.

Bizim şiddet konusundaki yaklaşımımız çok net. Bunu tartışma konusunda en net parti de biziz. Bu tartışmadan kaçanlar bulanık suda balık avlamaya çalışıyorlar. Kendi ikbal kavgalarını bizim üzerimizden yönetmeye çalışıyorlar, ama toplum bunu görüyor, kimin sandığa gömüleceğini de kısa bir süre sonra göreceğiz.” 

DEMİRTAŞ’IN ÖNCELİKLİ TERCİHİ

Bilgen, “Demirtaş’la cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda temasa geçtiniz mi?” sorusunu şöyle yanıtladı: “Pazar günü yapacağımız Parti Meclisi toplantısında aday belirleme yöntemimizi de belirleyeceğiz. Elbette kamuoyunda öneriler var. Demirtaş’ın da kendi beyanları var. Hem öneriler hem beyanlar dikkate alınacaktır, ama süreç başlamadığı için somut bir şey söylemek mümkün değil. Mutlaka parti kurullarında bir eğilim ortaya çıkacaktır. Biz öncelikle başarmayı hedefliyoruz, kişiler üzerinden bir polemik yapmıyorum, ama şunu çok önemsediğimizin altını çiziyorum. Partimiz referandumda ‘hayır’ oyu veren çevrelerin ortaklaşmasının önünü açan bir tavır takınacaktır. Demirtaş’ın öncelikli tercihi de budur.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.