HALEPÇE, BU KEZ FİLMİYLE TARTIŞILIYOR
Irak Kürdistanı'nda 1988 yılılnda yaşanan toplu katliamla dünya gündemine gelen Halepçe kenti, bu kez bir film projesi nedeniyle tartışılıyor.
29 Ocak 2012 Pazar 13:30
Halepçe filmi üzerine yaklaşık iki yıldır basında çıkan haberler, Halepçe'nin fotoğraflarını ilk kez çekerek dünya kamuoyu ile paylaşan ve 'Sessiz Tanık' fotoğrafıyla ödüller alan Ramazan Öztürk ile ünlü sanatçı Mahsun Kırmızıgül'ü karşı karşıya getirdi. Son olarak 25 Ocak günü Sabah ve Takvim gazetelerinde yayınlanan “Mahsun Kırmızıgül Halepçe filmini çekiyor” haberi üzerine bir açıklama yapan gazeteci Ramazan Öztürk, “Bu kez, gerçekler Ahmet Kaya’nın linç gecesindeki gibi gizli kalmayacak. Sözün özü o ki, güneşi herkes görür ama balçıkla sıvanmayacağını da bilir” diyerek, 'Öncelikle bu haber yeni değildir. Bir yıl önce bazı medya organlarında çıkan ve benim tarafımdan ciddiye alınmayan bir haberle ilgili söylentilerin, bir yıl sonra kulaktan kulağa dolaşarak, sanki yeniymiş gibi tekrar kurgulanmış halidir.' dedi.
Öztürk zorunlu olarak yanıt vermek zorunda kaldığını belirten açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Bu kez, gerçekler Ahmet Kaya’nın linç gecesindeki gibi gizli kalmayacak. Sözün özü o ki, güneşi herkes görür ama balçıkla sıvanmayacağını da bilir.
Sabah ve Takvim gazetelerinde 25.01.2012 tarihinde çıkan 'Mahsun Kırmızıgül Halepçe filmini Çekiyor' haberine aşağıdaki açıklamayı yapma zorunluluğunu hissettim.
Öncelikle bu haber yeni değildir. Bir yıl önce bazı medya organlarında çıkan ve benim tarafımdan ciddiye alınmayan bir haberle ilgili söylentilerin, bir yıl sonra kulaktan kulağa dolaşarak, sanki yeniymiş gibi tekrar kurgulanmış halidir.
Bu kez hem üzüldüm hem de kamuoyunda yarattığı kafa karışıklığı nedeniyle yüzlerce insandan gelen telefonlara tek tek cevap vermek zorunda kaldım. Bu durumun projeme zarar verdiğini şimdiden görüyor ve gerçeği kamuoyu tarafından bilinmesi açısından olduğu gibi aktarıyorum.
Halepçe Film projesi bana aittir. Halepçe Katliamı’nın öncesi ve sonrası, meslek hayatımın 25 yılını almıştır. Halepçe Katliamı’nı, hem Türkiye hem de dünya kamuoyuna duyuran haberciyim. Halepçe’yi dünya kamuoyunda gündeme getiren ve o günden bugüne hala güncelliğini kuruyan ünlü Sessiz Tanık fotoğrafını çektiğim gün itibariyle “mutlaka filmini de çekmeliyim” diye düşünüp çaba harcayarak zaman geçirdim. Nihayet 2008’de hikayeyi yazdım. Sevgili Ünal Küpeli ile birlikte de senaryosunu hazırladık.
Halepçe’de Sessiz Tanık film senaryosu, Irak Kürdistan Bölgesel Parlamentosu ve Kültür Bakanlığı tarafından üst düzeyde kabul edildi. Kürt Hükümetinin Başbakanı Sayın Behram Salih, Kültür Bakanı Sayın Kawa Mahmud Şakir projeye destek verdiklerini tüm medya önünde açıklama yaparak kamuoyuna duyurdular.Irak Cumhurbaşkanı Sayın Celal Talabani, eşi Sayın Hero Talabani, baştan itibaren projeyi heyecanla karşılamış ve gerekli tüm desteği sağlayacaklarını defalarca açıklamışlardır. Filmin senaryosu kültür bakanlığının resmi kayıtlarında mevcuttur. Ayrıca filmin sinopsisi de adı geçen ilgililerin elindedir. Halepçe’de Sessiz Tanık film projesi üzerine Irak ve Türkiye’de onlarca televizyon ve gazete tarafından bizimle yapılan röportajlar yayınlanmıştır. Bu röportajlarda, dünya sinemaları için çekeceğimiz filmin başrol oyuncularının Hollywood’un tanınmış yıldızları olacağını açıklamıştık. Zaten Google de arandığında yapılmış onlarca haber görülecektir.
Geride bıraktığımız 3 yılı aşkın sürede uluslar arası tüm temaslarımızı kurduk. Başta Talabani ve Barzani ailesi ile Kürt Hükümeti film projesine büyük destek verecektir. Sadece filmi çekmek için belirlediğimiz tarihin gelmesini bekliyoruz.
Şimdi gelelim “Mahsun Kırmızıgül’ün filmi” meselesine.. Bu haber çıktıktan sonra Mahsun Kırmızıgül’ü telefonla aradım. Medyada çıkan haberlerde neden bizim filmimizin ismi kullanılıyor ve işin aslı nedir? diye sordum. Mahsun, bana şunları aktardı:
“Bunlardan haberim yok. Yani kimse benimle konuşarak haber yapmadı. Benim de bir film projem var ama Halepçe değil. Saddam döneminde Kürtleri anlatan başka bir proje. Haberde ismi geçen hiçbir Hollywood yıldızı ile görüşmüş değilim. Henüz çalışma aşamasındayım”
Haberi yazan Sabah Gazetesi muhabiri Hazal Ateş ile de görüştüm. Onun söylediklerini aynen aktarıyorum.
“Ben aslında ekonomi muhabiriyim. Ekonomi Bakanı Çağlayan ile birlikte Erbil’e gittiğimde duydum. Magazin dünyasını çok iyi bilmem. Adı yapımcı olarak geçen kişi ile telefonda konuştum teyit etti ondan sonra da yazdım. Sizin projenizden haberim yoktu..Eksik veya yanlış varsa düzeltirim.”
Sözün özüne dönersek, her insan farklı bir proje ile film çekebilir. Bu kimsenin tekelinde değildir. Ancak bizim konumuzda durum farklı. Halepçe Katliamı popüler olduğu için ilgi çekiyor. Bu nedenle kim Irak Kürtleri ile ilgili bir şey yapmak istiyorsa, Halepçe ismini kullanıyor. Oysa benim için durum öyle değil. Halepçe’yi dünyaya duyuran, çektiği fotoğrafla kamuoyunda tartışma yaratan ve 25 yıllık sürecin tanığı bir gazeteciyim. Üstelik 2009 yılında Irak Yüksek Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp idama mahkum edilen Halepçe Katliamı’nın uygulayıcısı Kimyasal Ali’nin davasında da tanıklık yaptım. Dolayısıyla Halepçe katliamı filmine, 25 yıllık tanıklıklarım konu edilmiştir. Türkiye ve Irak kamuoyu bu katliamın filmini benim yapacağımı biliyor.
Başka insanlara ait projelerin üstelik benim uluslar arası bir çok ödül aldığım fotoğraflarım kullanılarak “Halepçe Katliamı’nın Filmi” ismi altında haber yaptırılması, dillendirilmesi kamuoyunda kafaları karıştırıyor ve benim projeme de zarar veriyor. Gelişmeler hiç ahlaki görünmüyor. Tüm bu olanların, iyi niyet temelinde oluşan bir yanlışlıktan kaynaklandığına kesinlikle İNANMIYORUM. Birilerinin yalan-dolanlarla ‘kısadan hisse’ çıkartarak kamuoyunda kafaları karıştırıp bizim projemiz üzerinden prim yapmak istediğinin farkındayım. Gerektiğinde kendileriyle mahkeme önünde de hesaplaşacağım.
Ancak bu kez, gerçekler Ahmet Kaya’nın linç gecesindeki gibi gizli kalmayacak. Sözün özü o ki, güneşi herkes görür ama balçıkla sıvanmayacağını da bilir.
Gelişmelerin aslı, yukarıda özetlediğim gibidir. Habercilik sorumluluğuna göstereceğiniz hassasiyete olan inancımla değerlendirmeyi takdirinize bırakıyorum."
Gazeteci Ramazan Öztürk, ayrıca konuyla ilgili bir makale yazan Cengiz Semercioğlu'na da bir mektupla yanıt verdi. Öztürk'ün Semercioğlu'na gönderdiği mektupta da şu görüşlere yer veriliyor.
“Halepçe kimin tekelinde” başlıklı yazınızı okudum. Ancak ciddi eksikler ve yanlış anlaşılma var. Ya siz benim açıklamamı görmediniz ya da bu konuyu size aktaranlar tek yönlü ve eksik anlattı. Tarafsızlığınızdan şüphe etmeyecek kadar sizi tanıyan biri olarak böyle düşünüyorum.
Elbette Halepçe kimsenin tekelinde değildir. Daha önceki açıklamama bakarsanız bu cümlenin altını çizmiş olduğumu göreceksiniz. Buradaki mesele Halepçe’yi tekeline alma değildir. Mesele şudur:
Halepçe Katliamı’nı dünya kamuoyuna aktaran bir gazeteci olarak yıllardır yaptığım çalışmalar herkes tarafından bilinmektedir. Aynı zamanda üç yılı aşkın süredir Halepçe film projesi üzerinde çalıştığım da. Hatta 2009’un Mart ayında Bağdat Yüksek Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanın Kimyasal Ali’nin davasında tanıklık yaptıktan hemen sonra Türkiye’den benimle canlı yayına bağlanan televizyon kanallarında duruşmanın seyrini anlatırken, Halepçe film projesini de başlattığımı söylemiştim. Bunlardan biri de Can Dündar’dır. Demem o ki, o tarihten itibaren Halepçe film projesi üzerinde çalışmalarımı yoğunlaştırdım. Hikayeyi yazdıktan sonra sevgili Ünal Küpeli ile birlikte senaryosunu bitirdik. O günden bugüne gerek Irak medyasında gerekse Türkiye medyasında Halepçe filmini yaptığıma dair onlarca haber ve röportajlar çıktı. Hahsun Kırmızıgül henüz ortalıkta yoktu. Ancak gelişmeleri biliyordu.
Bu arada Kuzey Irak Kürt Yönetimi Parlamentosu, Saddam dönemini ve dolayısıyla Halepçe Katliamını anlatan Halepçe film projesini uzunca bir süreyi alan inceleme sonunda yüksek düzeyde kabul etti. Başbakan Berham Salih, Kültür Bakanı Kawa Mahmud Şakir basın toplantısı düzenleyerek projeyi kamuoyuna tanıtarak destek verdiklerini açıkladı. Projeyle yakından ilgilenen Irak Cumhurbaşkanı Sayın Celal Talabani ve eşi Sayın Hero Talabani, maddi-manevi her türlü desteği vereceklerini açıklamış durumdalar. Ellerinde filmin senaryosu mevcuttur. Ayrıca Irak Kürdistan Bölgesel Başkanı Sayın Mesut Barzani de aynı derecede ilgileniyor. Hatta Bağdat Hükümeti Kültür bakanlığı bile projeye destek veriyor.
Söz konusu film projesiyle ilgili üç yılı aşkın süredir Irak Türkiye arasında mekik dokuyorum. Bu nedenle Kırılma Noktası haber belgeselime bile ara verdim. Dünya sinemalarına çekeceğimiz yüksek bütçeli filmin başrol oyuncuları Hollywood yıldızlarından olacak ve görüşmelerimizi yaptık. Ayrıca Fransız ve Amerikalı ortaklarımız var. Özetlemeye çalıştığım bu gelişmelerle ilgili olarak Türk medyasında onlarca haber çıktı. Ayrıca Irak medyasında yoğun biçimde yer aldı.
İşte bu gelişmeler olurken Mahsun Kırmızıgül şimdi ortaya çıkmış benim projemin tıpa tıp aynısını dillendirerek “Halepçe filmini çekmek için hazırlık yapıyorum” diyor. Üstelik dünyaya mal olmuş benim fotoğraflarım kullanılarak haberleştiriliyor. Film projesi ile ilgili bizim söylediklerimizin neredeyse tıpa tıp aynısı söylüyor.
Şimdi gelelim işin özüne..
Sizin verdiğiniz '1 Mayıs' örneği ile benim konum çok farklıdır. Tekrar ediyorum kimsenin tekelinde değildir ama yukarıda özetlediğim gerçekler doğrultusundaki gelişmelere rağmen biri ortaya çıkıp beni taklit ederek kamuoyunda kafa karıştırmaya kalkışıyorsa işte o zaman tepki gösterme hakkına sahibim. İnanıyorum ki anlattığım gelişmelerin ahlaki olmadığını siz de kabul ediyorsunuzdur.
Mahsun’u yakından tanıyan biriyim. Daha önceki yıllarda kardeşlik Türküsü’nü nasıl hazırladığını bir kerte dürüstlüğü kalmışsa anlatabilir. Ve o türkünün klipinin nasıl ortaya çıktığını, televizyon ve gazetelerde kliple ilgili röportaj verdiğinde nasıl bencilleştiğini de.. Ali Kırca’nın dayanamayıp kendisine hatırlatma yaptığını da.. Yani Mahsun’un yaptıkları ilk değil. Bu arkadaş taklit etmeyi, emek çalmayı çok seviyor . Ancak geride bıraktığı izleri unutuyor.
Konuyu fazla uzatmadan, Mahsun istediği filmi çekebilir ancak benim başlattığım ve sonuna geldiğim projemi taklit ederek değil.. Görüştüğüm kaynaklara gidip “Ben Halepçe filmini çekiyorum” diyerek , sanki birlikte hareket ediyormuşuz izlenimini vererek değil. Çünkü kiminle nasıl ve hangi ölçüde görüştüğünü biliyorum. Mahsun’un amacı kısadan hisse çıkarmak. Hazır kamuoyunda popüler olmuş bir projeye çomak sokup sahiplenmek.. Ama bu kez o kadar kolay olmayacak.
Aslında söyleyecek daha çok şey var ama zamanı gelince onları da açıklarım.
Sevgili Cengiz, işte gerçekler böyle Mahsun’la böyle bir tartışmaya girmeyi hiç istemedim ama kaçak güreşmesi beni rahatsız etti. Kendisiyle görüştüğümde ise, haberleri yalanladı, kendi projesinin Halepçe ile ilgili olmadığını söyledi. Ama doğru söylediğine inanmıyorum çünkü ağzından çıkanlarla medyaya sızdırdıkları birbirine tamamen zıt..
Değerlendirmeyi taktirine bırakıyor, sevgilerimi yolluyorum."
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.