22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara13°C
  • İzmir18°C
  • Berlin1°C

GÜNÜN ÖNEMLİ KÖŞE YAZILARI

Türk basınının ünlü kalemleri yoğun gündemi değerlendirdiler. İşte bazı yazarların makalelerinden önemli bölümler...

Günün önemli köşe yazıları

17 Aralık 2009 Perşembe 12:37

fotogaleri100.jpg

Amaç OHAL mi? (Mehmet Altan – Star)

Mehmet Altan, özellikle Doğu’da etkili olan sokak gösterileriyle ilgili ciddi bir şüphesini aktardı bugünkü yazısında. “OHAL’in geri gelmesi mi amaçlanıyor?” sorusunu yöneltip, buna cevap vererek, çıkan olaylarda ölümler olduğuna dikkat çeken Altan, “Bu ölümleri yurdun dört bir yayına yaymak isteyen acaba kim?” diye sordu. Altan’ın yazısından öne çıkan bazı bölümler şöyle:

“(…) Dün, kapatılan DTP’nin lideri Ahmet Türk, Muş’un Bulanık ilçesinde kalaşnikofla göstericilere ateş açarak iki kişinin ölümü ve yedi kişinin de yaralanmasına neden olan esnafın JİTEM üyesi olabileceğini söyledi. Bölgeden bu yönde yoğun bir bilgi akışı var.

Şemdinli’den Bingöl’e...

Bitirme planlarından Kafes Operasyonu’na olup bitenleri düşününce, insan garipsemiyor...

Bu arada, Bingöl’deki 33 askerin ölümü ile ilgili gelişmeleri de görüyorsunuzdur. O konu enine boyuna bir aydınlansın, bu topraklarda barış söz konusu olunca “savaş lobisinin” nasıl çıldırdığını fiilen göreceğiz.

Tokat da herhalde bunların pek dışında değil...

Amaç ne?

Hiç şüphesiz halkoyuyla alınamayan iktidarı dehşeti ve şiddeti tırmandırarak OHAL ile geri almak. O başarılamazsa, AK Parti iktidarını Doğu’da ve Batı’da bir erken seçimde bitirmek için iyice hırpalamak... Ya da her ikisini bir arada yürütmek.

Şu Bingöl’ü... Dolapdere’yi... Bulanık’ı...

Ve Tokat’ı acilen büyüteç altına alıp, Danıştay Baskını gibi işi bir an önce çözmek gerekiyor... Çünkü OHAL’ciler eller tetikte... Bin bir provokasyonla, sağlı sollu demokrasiyi yıkıp parçalama peşinde...”

‘Kürdüm demek için 20 yıl beklemem mi gerekirdi?’ (Serpil Yılmaz – Miliyet)

Kulis yazarı Serpil Yılmaz, “Kürt olduğumu söylediğimde ‘Estağfurullah’ denirdi. Türkiye’ye yararlı 1000 işadamı içindeyim” diyen Fenerbahçe Asbaşkanı ve Yenigün İnşaat Başkanı Mithat Yenigün’ün hikayesine yer verdi bugünkü köşesinde. Rusya’da pek çok başarılı işe imza atan Yenigün’ün Kürt oluşu ve “Kürt açılımı”na dair görüşlerine de yer veren Yılmaz’ın yazısından bir bölüm şöyle:

“(…) Yenigün ‘demokratik açılımın gerekli olduğunu ancak yeterli hazırlık yapılmadığını’ vurgulayarak devam ediyor:

‘Kürt olduğum için dikkatli konuşuyorum. ‘Kürdüm’ demek için 20 yıl beklemem mi gerekiyordu? Kürt olduğumu söylediğimde ‘Estağfurullah’ denirdi. İddia ediyorum, Türkiye’ye yararlı 1000 işadamı içindeyim. NATO ihalelerine girerken istenen güvenlik belgesi herkese 1-2 ayda, bana 5-6 ayda verilirdi. Benim için ‘PKK sempatizanı’ notu düşülmüş. Kenan Evren’e 1982’de siyasi bir mektup yazdım ve durumumdan şikâyet ettim, yanıt alamadım.”

Bellek temizliği gerek

Midyat doğumlu Yenigün, kamusal düzenlemeler olsa da Doğu’daki insanların kendisini eşit vatandaş hissetmesi için bir neslin geçmesi gerektiğini ifade ederken, ‘Kürt kelimesinin belleklerde olumlu bir karşılık bulması gerekiyor’ diyor. Çözüm önerisi net: ‘Beyinlere ülkenin her insanının eşit olduğunu kazımak lazım. Belki de Batı’ya haksızlık edilecek vaziyette, Doğu’nun kayrılması gerekiyor.’

Kapatılan DTP’nin yangına körükle gittiği görüşünü benimseyen Yenigün’ün, ‘ Anayasa Mahkemesi kanunlara göre karar veriyor, söyleyecek bir şey yok. Ancak Meclis’te kalsaydı, konuşma hakkı tanınsaydı; önemli değil, saçmalasaydı, hata yapsaydı, baskıları abartsaydı; sonuçta biz asırlardır süregelen bir sorunu çözüyoruz’ sözlerini, olgunlaşmış bir demokrasiye duyulan özlem olarak okuyorum.”

Kürt – Türk çatışması mı? (Kadri Gürsel – Milliyet)

Kadri Gürsel, PKK’nin kurulduğu yıl olan 1978’den beri ilk kez Kürt – Türk çatışması ihtimalinin bu kadar güçlü olduğunu belirterek, PKK’nin aktör olarak alınmak istediğini, bu nedenle kentlere yöneleceğini yazdı. “Öcalan ve Kandil’in özellikle Habur olayından sonra ‘açılım’ perspektifinden tamamen dışlanmaktan kaygılandıklarına” değinen Gürsel, kentlerdeki sokak eylemleri ve Reşadiye saldırısını bu kaygının neden olduğu reaksiyonlar olarak nitelendirdi. Kürt – Türk çatışması konusunda özellikle Türk tarafına bakılması gerektiğine dikkat çeken Gürsel’in konuya dair görüşleri şöyle:

“(…) PKK için ‘potansiyel’ uzun zamandır kentlerde...Güneydoğu’da Kürtler'in çoğunluğu artık kentlerde yaşıyor; Kürt nüfusunun çoğu da batı kentlerinde... Varoş ve gettolardaki eğitimsiz ve yoksul Kürt gençleri ‘potansiyel’in ana unsuru...

(…) PKK ne kadar uğraştıysa da ülkenin batısındaki kentlerde illegal 'profesyonel' örgütlenmesini kalıcılaştırmayı başaramamıştır. Buna Emniyet güçleri kadar Kürt hareketinin yapısal sorunları da engel olmuştur. PKK’nın şimdi başaracağına inanmamız için yeni nedenler bulunduğunu sanmıyorum.

‘Çatışma çıkar mı, çıkmaz mı?’ diye merak edenlerin asıl ‘Türk tarafına’ bakmaları lazım... PKK’nın kışkırtmaları asıl oradan sistemli ve örgütlü bir reaksiyon görmeye başlarsa tehlike var demektir. Velhasıl, bir Kürt-Türk çatışmasının önlenmesinde ‘değişkenler’in rolü büyük olacaktır...

Nedir bunlar?

Öncelikle MHP, sempatizan gençlik gruplarını denetim altında tutarsa...

Emniyet güçleri uyanık, ama insan haklarına saygılı ve profesyonel olursa...

İktidar tek yanlı da olsa, ‘açılım’ adı altında Kürt sorununu yumuşatacak bazı adımlar atmayı sürdürürse...

Ve medya habercilikten taviz vermeden sorumlu bir editoryal politika benimserse...

PKK’nın eylemleri Türk-Kürt ayrışmasını her durumda derinleştirecek olsa da bir çatışmadan kaygılanmak için geriye daha az neden kalır.”

DTP Meclis’i terk etmemelidir (Cüneyt Ülsever – Hürriyet)

DTP’ye “Meclis’te kalın” çağrılarının arttığını yazan Cüneyt Ülsever, kaosun daha da büyümemesi için DTP milletvekillerinin istifa etmemeli gerektiğini belirtti. DTP’lilerin "sine-i millet"e dönmemeleri için partilere ve özellikle Cumhurbaşkanı'na görev düştüğünü kaydeden Ülsever, “açılım”ın yürümesi için AK Parti’nin adım atması gerektiğine vurgu yaptı. Seçim barajının yüzde 5’e düşürülmesi halinde “açılım”ın yeniden heyecan kazanacağını da ifade eden Ülsever’in görüşleri şöyle:

“(….) DTP’liler için yapılacak en önemli girişim Cumhurbaşkanı’nın DTP’li milletvekillerini Köşk’e davet edip, kararlarını değiştirmeleri için ricada bulunmasıdır. Cumhurbaşkanı kimsenin iradesine zorla müdahale edemez ama devlet adına DTP’lilerden kararlarını gözden geçirmelerini istemesi çok anlamlı bir jest olur.

Eğer DTP ‘demokratik çözüm’ istiyorsa ve bu uğurda katkıda bulunmak arzusunda ise, üzüntüsünü ve tepkisini beyan etmek dışında, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla ne demek istediğini anlamaya da çalışsın.

(…) DTP, istediği politikaları savunabilir ama şiddetle arasına mesafe koymak zorundadır.

Bugün herkes ama herkes DTP ile PKK’yı irtibatlı görmektedir ve ülkede Kürtler'in önemli bir kısmı da dahil büyük çoğunluk bu durumu kınamaktadır.”

Hükümetin gündemi PKK (Murat Yetkin – Radikal)

Murat Yetkin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün topladığı güvenlik zirvesinde konuşulanları köşesine taşıdı. Toplantının gündeminde, ağırlıklı Kürt sorununun yer aldığını yazan Yetkin, özellikle PKK’ye odaklanıldığını belirtti. PKK’nin “açılım”da kontrolünü artırdığına dikkat çeken Yetkin, hükümetin bu etkinin artırmaması için ne yapılabileceği üzerinde yoğunlaştığını, hatta Öcalan’ın hücresinin dahi genişletilmesi üzerinden durulduğunu vurguladı. Yetkin’in yazısından bazı bölümler şöyle

“(…) Kapatılan DTP’lilerin de parti kapatmayı zorlaştırma beklentisi var hükümetten.

Hükümet, dünkü değerlendirmenin de etkisiyle Siyasi Partiler Yasası’nda (ve seçim barajlarını düşürmek üzere) Seçim Yasası’nda değişiklik düşündüğünü tercihan bugün, ya da yarın- ilan etmeyi mi düşünüyor? Görmeden inanmamak lazım, çünkü yolun ucu yine Anayasa Mahkemesi’ne çıkabilir.

PKK’yı etkisizleştirmek mi?

Hükümetin sokak gösterilerinin Kürt açılımını zehirlemesinin, toplumdaki kutuplaşmayı artırmasının önüne geçmek adına Öcalan’ın hücresini genişletmesi, belki eski hücresine alması da düşünülmüyor değil. Ama bunun iki sakıncası üzerinde de duruluyor: 1- Gerilim bununla bitecek mi? 2- Daha önemlisi, Öcalan’ın artık her istediğini sokakları istediği zaman ateşleyerek yaptırmasının yolu açılmayacak mı?

(…) Dolayısıyla hükümetin önündeki ikilem şu: PKK kontrollü talepleri yerine getirmekle gerilimi düşürüp süreci geliştirmek isterken, PKK’nın sürece olan etkisini daha fazlalaştırmaktan nasıl kaçınılabilir?”

Gül nasıl devreye girebilir? (Ruşen Çakır – Vatan)

Vatan Gazetesi yazarı Ruşen Çakır da tıkanan açılım ve DTP’lilerin istifası konusunda Cumhurbaşkanı Gül’ün devreye girebileceği görüşünü dile getirdi. Çakır’ın konuyla igili görüşleri şöyle:

“(…) Peki Gül DTP konusunda ne yapabilir? Şu ana kadar Başbakan ve diğer hükümet yetkilileri ‘siyasi parti kapatılmasına karşı’ olduklarını söylemenin dışında bir şey söylemediler; şahsen DTP’nin kapatılıp Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un yasaklanmalarından ‘üzgün’ olduklarını söyleyen hiçbir devlet yetkilisine tanık olmadım.

İşte Gül en azından DTP’nin kapatılmasının, bazılarının iddia ettiği gibi bir ‘devlet politikası’ olmadığını gösterecek bazı jestler yapabilir; yapmalı. Her ne kadar bundan böyle cumhurbaşkanlarını millet seçecek olsa da, Gül’ün Başbakan Erdoğan gibi ‘Böyle bir şey yaparsam seçmenin tepkisi ne olur?’ diye daha az düşüneceğini varsayabiliriz.

Gidişata müdahale

DTP krizine müdahale dışında Gül’ün açılımın (kötü) gidişatı konusunda da bir şeyler yapması kaçınılmaz gözüküyor. Şu ana kadar yaşananlardan, hükümetin bu süreci başarıyla yönetmediğini, bundan sonra da yönetebileceğe benzemediğini çıkarabiliriz. Başbakan sık sık ‘Biz açılımı milletle yapacağız’ diyor ancak iddia ettiği gibi ‘milli birliği pekiştirecek’ adımlar atmakta zorlanıyor. Hatta açılımla birlikte ülkedeki kamplaşmaların daha da sertleştiği ortada.

Buradan çıkış, muhalefetin iddia ettiği gibi açılımdan vazgeçmek değil, tam tersine onda sonuna kadar ısrar etmekle olur. Bu noktada Gül’ün devreye girmesinin kesinlikle şart olduğunu söyleyebiliriz.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.