22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır15°C
  • Ankara17°C
  • İzmir21°C
  • Berlin2°C

GÜNEYDOĞU'YA VİETNAM BENZETMESİ !

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffrey 'Kürt açılımı' ile ilgili değerlendirme yaparken, 'Siyah-beyaz tartışmaları, Watergate gibi iç sorunlarımız nedeniyle zayıf düşmeseydik Vietnam Savaşı çok farklı biterdi.'

Güneydoğu'ya Vietnam benzetmesi !

08 Ağustos 2009 Cumartesi 10:18

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffrey 'Kürt açılımı' ile ilgili değerlendirme yaparken ülkesinden örnek verdi: 'Siyah-beyaz tartışmaları, Watergate gibi iç sorunlarımız nedeniyle zayıf düşmeseydik Vietnam Savaşı çok farklı biterdi.'

Sorunsuz Türkiye dünyayı etkiler

ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, hükümetin Kürt açılımı girişimlerinin çok önemli olduğunu belirterek, Türkiye iç sorunlarını çözmesi durumunda 'uluslararası toplumun en etkili aktörlerinden biri haline gelecek' dedi. ABD tarihinden örnek veren Jeffrey, 'Siyah-beyaz tartışmaları, Watergate gibi iç sorunlarımız nedeniyle zayıf düşmeseydik Vietnam çok farklı biterdi' diye konuştu. Jeffrey, DTP'ye de 'Silahla demokrasi yan yana olmaz. Şiddetle aranıza mesafe koyun' çağrısında bulundu. Büyükelçilik Konutu'nda AKŞAM Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer'i ağırlayan Jeffrey, Türkiye-ABD ilişkilerinin çeşitli boyutları ile hükümetin 'Kürt Açılımı' konusunda şu değerlendirmelerde bulundu.

DERS VEREMEYİZ AMA...

- ABD'nin Irak'tan çekilmesi PKK ile mücadeleyi nasıl etkiler?

Türkiye de ABD ve diğer ülkeler gibi Irak'taki gelişmelerden çıkarları etkilenebilecek bir ülke. Çekilme sonrasında bir sorun yaşanacağını sanmıyoruz. Şu anda ABD, Türkiye, Irak merkezi hükümeti ve Kuzey'deki Kürtler, PKK'nın izole edilmesi için birlikte çalışıyor. Bu işbirliğinin sürmesi önemlidir. PKK ile mücadelede birinci ve en önemli adım askeridir. Halkın korunması ve teröristlerin mutlaka askeri kontrol altına alınması gerekir. Türkiye ile bunu Kuzey Irak'ta yapıyoruz. Türkiye operasyonlarını Güneydoğu'da da sürdürüyor. Bundan daha fazlasını yapmanız lazım. Bu konuda biz size ders veremeyiz. Ancak Vietnam'daki, Irak'taki ve Afganistan'daki deneyimlerimiz şudur: Hükümetin topyekun, geniş kapsamlı çabası gerekir. Gerçek ekonomik program lazım. Sadece liste yapmakla olmaz. Yatırım yapmak, insanlara iş yaratmak, sağlıklı yaşam koşullrını oluşturmak lazım. Kültürel, etnik ve dini farklılıklar temelinde bireysel demokratik hakları sağlamak lazım. TRT-Şeş böyle bir adımdı. Erdoğan'ın AKP Genel Başkanı sıfatıyla DTP Genel Başkanı ile görüşmesi de benzer bir örnek gelişmedir. Görüşme, Güneydoğu Anadolu'da seçmenlerin çoğunluğunun oyunu alan bir insana gösterilen saygıdır. Önemli bir sinyaldir.

WATERGATE BİZİ ZAYIFLATTI

- Türkiye'de dört kez görev yaptınız. Güneydoğu'yu nasıl gördünüz?

İlk kez 1983-85 yılları arasında Güneydoğu'ya gittim. Durumun o zaman ne kadar gergin olduğunu, yollardaki barikatlardan hatırlarım. Bugün üç şey değişmiş: 1.Ülkenin geri kalanından hala geri de olsa bölge ekonomisi canlanmış. 2. Toplumun tüm kesimlerinde, Kürt kökenli vatandaşlarla ilgili bir sorun olduğunu kabullenme isteği gördüm. 3. Sorunların çözüleceği yönünde genel bir iyimserlik hakim.

- Kürt sorununa kalıcı çözüm bulunması Türkiye'yi nasıl etkiler?

Türkiye bölgesinde en istikrarlı, ekonomik olarak en gelişmiş, askeri olarak en güçlü ülke. Küresel kurumlara da en iyi entegre olmuş ülke. Türkiye'nin içteki durumunu daha da güçlendirecek her şey, Türkiye'yi dünyada en etkili aktörler arasına sokar. Ülkemden örnek vermek isterim. ABD 1960'larda iç sorunları nedeniyle zayıflamamış olsaydı Vietnam'da çok daha iyi çözümlere ulaşırdık. Farklı askeri strateji geliştirebilir ve sorunu 1970'lerden çok daha önce çözebilirdik. Vietnam'da yaşananlar, içerideki zayıflığımızın sonucuydu. Afrikalı Amerikalıların maruz kaldıkları utanç verici uygulamalar nedeniyle yaşanan insan hakları, özgürlükler, oy hakkı mücadeleleri vardı. Onların durumu, şu anda Türkiye'deki bazı etnik ve dini grupların durumundan daha kötüydü. İkincisi iç karışıklık vardı: Watergate olayı ve diğer bazı konular bizi çok zayıflattı. Bu zayıflık uluslararası kararlarımızda kendini gösterdi. Türkiye iç sorunlarını çözdükçe ekonomik büyüklüğü, askeri gücü ve uluslararası konumlanmasıyla doğru orantılı farklı bir rol oynayacaktır dünyada. Bu sorunları çözdükçe AB sürecine de o kadar daha fazla dikkat ve enerji ayırabilir.

KORUCULUK SİSTEMİNİ UYGULADIK

- PKK faaliyetlerini sürdürüp silahlarını bırakmazken, hükümet nasıl adım atabilecek?

Hükümetin bir taraftan kamuoyunun neyi destekleyeceğini diğer taraftan da neyin etkili sonuç getireceğini değerlendirerek karar vermesi gerekir. Büyük çaplı, karmaşık her insani sorunun çözümünde geçmiş deneyimler, kendi yargılarınız, ne yapabileceğiniz, elinizdeki kaynaklar ve ne ölçüde siyasi esnekliğiniz olduğuna bakar ve bir yöne gidersiniz. Bunun içindeki her unsur doğru sonuç vermeyebilir. Ama sizin hedefiniz adımların çoğunluğunun etkili olmasını sağlamak olmalı. 2006-2007 yılında Irak'ta şiddetin zirvede olduğu dönemde General Petraeus, sizdeki köy koruculuğuna benzer bir sistemi uygulamaya koydu. Tek farkı bize karşı mücadele eden direnişçileri işe aldık. Hapiste bulunan birçok insanı da çıkarttık. Bu çok tartışmalı bir karardı. Bunlardan bazısı yeniden teröre bulaştı. Bu nedenle eleştirildik de. Ama bugün baktığınızda Irak o günlere göre daha güvenli mi? Kesinlikle evet. Bunlarla birlikte attığımız tüm adımlar bir bütün olarak durumun çok daha iyi noktaya gelmesine katkıda bulundu. Biz Irak'ta böyle yaptık. Türk hükümeti de şimdi Kürt meselesinde bazı adımlar atıyor. Bunların ne olacağına ne ABD, ne Irak ne de başkası değil tamamen Türkiye karar verecektir.

AÇILIM AMERİKAN PLANI DEĞİL

- Açılımda ABD'nin bir katkısı oldu mu?

Bu kesinlikle bir Amerikan planı değil. Tabii ki kendi fikirlerimiz var ve yıllar boyunca bunu Türk hükümetleriyle paylaştık. Ama bu ABD'de hazırlanmış bir plan değildir. Türkiye'nin kendi ürünüdür ve sorumlusu Türk hükümetidir. Ben de sizler gibi paketin detaylarını öğrenmeyi bekliyorum. Dünyanın hiçbir yerinde bir terör hareketi ya da direniş, bu tür sosyal, ekonomik, siyasi ve psikolojik önlemler alınmadan başarılı bir biçimde bitirilmemiştir. Bu önlemlerle hiçbir zaman örgütün radikal, sert kanadını kazanamazsınız. Ama bu tür adımlar orada olan ya da sadece sempati duyan ya da ne yapacağını bilmeyen milyonlarca kişiyi kazandırabilir.

- Terör örgütü lideri ile diyalog kurulmalı mı?

Bu, Türkiye'nin tartışıp vereceği bir karar. Biz de Irak'ta Sünni ve Şii direnişçiler sorununu çözmek için benzer bir analiz sürecinden geçtik. Bazılarıyla konuştuk, bazılarıyla konuşmadık. Ama kesinlikle bu konuda Türkiye'ye bir telkinde bulunmak benim görevim değil. Bu tamamen Türk siyasi sisteminin karar vereceği bir konu.

DEMOKRASİ SİLAHLA OLMAZ

- DTP'ye mesajınız nedir?

DTP kendisini şiddet kullanımından ne kadar uzaklaştırırsa bu ülkenin demokratik siyasi sistemi içine daha çok oturacaktır. Demokrasi ile silahın gücü yan yana olmaz. Bireyler, gruplar ve partiler bu ikisi arasında seçim yapmak zorundadır. Biz de herkese demokrasiyi seçmesi telkininde bulunuyoruz.

- MHP'ye mesajınız var mı?

Geçmişte MHP lideri Bahçeli ile görüştük ve yakında yine buluşmayı umarım. Planlanmış bir şey yok. Ama ona mesajımız da herkese verdiklerimizden farklı olamaz. Öncelikle tabii PKK ile mücadelede ABD, Türkiye'ye verdiği desteği sürdürecek. Bunun yanı sıra uzun vadede Güneydoğu sorununun çözümünün demokrasiden geçtiğine ve sorunlara hükümetin geniş kapsamlı çözümler bulması gerektiğine inanıyoruz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.