GÜNEY KÜRDİSTAN’DAKİ ALGI: IŞİD GELDİ, TÜRKİYE YOKTU!
Gazeteci Mete Çubukçu'nun bugün yayınlanan 'Irak Kürdistanı’ndaki algı: IŞİD geldi, Türkiye yoktu!' başlıklı yazısı...
24 Kasım 2014 Pazartesi 16:13
Başbakan Davutoğlu’nun Bağdat ve Hewler seferleri, IŞİD nedeniyle bölgede yeni ortaya çıkan durum sonrası, hem merkez hem de Kürt yönetimine yönelik bir ‘tazelenme’ manevrası sayılabilir. İlişkilerin dibe vurduğu merkezi yönetimle yeni bir başlangıcın motivasyonu, Hewler ziyaretinden daha farklı.
Hewler ile Bağdat arasında çok şey değişir mi? Şüpheliyim. Irak’ta Sünni ve Şii Arapları kendi aralarında ve Kürtlerle sadece ekonomik bağlarla bir arada tutmaya çalışmak uzun vadede nafile bir çaba. Bir yerde kopacak. Zaten onları tutan neredeyse bütçe paylaşımı dışında pek bir şey yok gibi.
Bağdat’ı bir başka yazıya bırakıp Hewler’e dönelim.
IŞİD öncesi ve IŞİD sonrası
Hewler’den bakınca Irak Kürt halkı ve yönetimi açısından haziran öncesi ve sonrası ya da IŞİD öncesi ve sonrası var.
Türkiye’den çok hisedilmese de (umursanmasa da) IŞİD’in Hewler’in kapısına dayanması Iraklı Kürtler için bir milat.
Ve söyleyelim: IŞİD meselesi Iraklı Kürtler için varoluş meselesi, tıpkı Kobani’de olduğu gibi. Yani Türkiye’den göründüğü gibi değil. Zaten onlar da Türkiye’nin bu konudaki yaklaşımını anlayamıyor.
Sokaktakı algı: Türkiye bizi yalnız bıraktı
IŞİD’in Hewler kapılarına dayandığında Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) en hızlı ve somut desteği Türkiye’den beklediği, ama bunun tatmin edici şekilde karşılanmadığı artık bir sır değil. Kürt yönetimi Türkiye’ye sitemkar olmasına rağmen, yönetimin görece yumuşak diplomatik açıklamaları sokaktaki algıya pek yansımamış. Sokaktaki genel algı şu: Türkiye bizi yalnız bıraktı ve gerektği zaman yanımızda olmadı.
Türkiye ise ilk dakikadan itibaren Kürt yönetimiyle temas içinde olduğunu açıkladı. Bu doğru ama kamuoyu o dönem somut bir desteğin sağlanmamış olmasına bakıyor; yani Kürt yönetiminin beklediğ askeri desteği.
Rehineler meselesinin Türkiye’nin elini bağladığını Kürt yönetimi anlayışla karşılıyor ama… Ayrıntı işin amasında.
IŞİD çetelesi
Çünkü Irak Kürt halkı (Rojava Kürtleri için de aynı durum söz konusu) IŞİD meselesinin bir dönüm noktası olduğunu ‘bu dönemde kimin kimin yanında olduğunun çetelesinin tutulduğunu’ söylüyor.
Örneğin, niyeti farklı olsa da İran’ın anında bölgeye silah ve hatta asker indirmesini kimse unutmuyor, tarihsel hafıza da unutacak gibi değil. Ya da aralarında Arnavutluk’un bile olduğu, çoğunun silah desteği sağladığı 60’a yakın ülkenin şu ya da bu şekilde destek bildirmesi, somut yardımda bulunması, bir kısmı sembolik olsa bile, önemseniyor.
Türkiye’nin tavrı eleştiri malzemesi
Türkiye’nin geç hareket ettiği algısı ve farklı görüşteki Kürt siyasi hareketlerin eleştirileri KBY’ye, daha doğrusu Mesud Barzani’nin liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) yönetimini de zorlamış, hatta yönetime karşı kullanılan bir koz haline de gelmiş.
Türkçesi şu: “Bakın sırtınızı dayadığınız Türkiye’nin en kritik andaki tavrını gördünüz.” Hewler’de yönetim içinde Türkiye’yle ilişki açısından fikir ayrılıklarından söz ediliyor. Kimler olduğu tahmin edilir tabii ki…
Hewler ziyareti sırasında Türkiye, KBY’ye desteğini gösterdi, hatta bir anlamda eskiden Kerkük için geçerli ‘kırmızı çizgi’ye benzer bir açıklama Irak Kürdistanı için yapıldı. Bir parantez açalım: Kerkük’ün ve Kerkük’e herhangi bir müdahalenin Türkiye için kırmızı çizgi olduğu günler geride kaldı artık.
Kürtlerin geriletilmesi zor
IŞİD saldırısı sonrası Kerkük artık Iraklı Kürtlerin kontrolünde, öyle de kalacak gibi görünüyor. Bölgedeki cepheleri gördük. Kürt yönetiminin Kerkük ve Musul yakınlarındaki pozisyonlarından geri çekilmesi pek olası değil.
Şimdilerde Türk askeri, Peşmerge’ye silah eğitimi veriyor. Kobani’ye yönelik Türkiye ile Kürdistan yönetimi arasındaki ‘koridor anlaşması’ devam ediyor. ‘Kürdistan sınırının Türkiye için hayati önemde olduğu’ açıklanıyor.
Güven meselesi
Öyle olsa da sokaktaki insanlar için Türkiye’deki IŞİD algısıyla Hewler’deki algı çok farklı, hatta Türkiye’nin bu konuyu hafife aldığını söyleyenler de var.
Bu algı meselesi önemli ve düzeltilmesi lazım: Çünkü, Rojava’daki algıyla Irak Kürt bölgesindeki Türkiye-IŞİD ilişkisine yönelik iddialar aynı.
Ankara ile Hewler arasında ilişki kopmuş değil, kopması da zor. Ancak, Kürtler, bundan sonra bazı noktalarda adım atarken birkaç kez düşünecek. Güven tazelenmesine ihtiyaçı var. Sorun güven meselesi; zor gününde yanında olup olmama meselesi.
Yanlışlar ve kaybedilen vakit
Kürt yönetiminin varolan koşullarda Ankara’yla ilişkilerinin değişeceği tahmin edilmiyor. Petrolün Türkiye üzerinden gitmesinden başka çare yok ama, Türkiye’nin de Kürt yönetiminden başka Bağdat’la da yeniden ilişki kurma zorunluğu ortada.
Yani yapılan bir önceki yanlışlar tamir edilmeye çalışılıyor. Yani kaybedilen vakit yeniden kazanılmaya çalışılıyor. Nedense bunu söylemekten bile imtina ediliyor.
Irak’ın geleceği var mı?
Hoş, Hewler de Bağdat’a şimdilik yanaşarak ekonomik krizini aşmaya çalışıyor. Sadece Ankara’yla sürecin gitmediğini görerek ve ne olur ne olmaz diyerek Bağdat’la şimdilik anlaşmalarının nedeni de bu. Kürt Yönetimi’nin ekonomik olarak sıkışması, sadece Türkiye’ye dayanmayarak alternatif araması vb.
Çünkü Irak’ta Şii ve Sünni Araplarla bir gelecek olduğunu düşünenlerin sayısı az: Kürtler Kendilerini koruyabilecekleri bir ordu kurup, ekonomiyi yürütecek bir petrol satışı kapasitesine ulaştıklarında ve merkezden bağımsız bir ekonomik yapı gercekleştirirlerse bagımsıxlık için çok tereddüt etmezler.
Ama Hewler ile Bağdat arasında sürdürülebilir bir gelecek zor. Çünkü Bağdat’ın ne olacağı belli değil. Çünkü Irak’ta Şii ve Sünni Araplarla bir gelecek olduğunu düşünenlerin sayısı az: Kürtler Kendilerini koruyabilecekleri bir ordu kurup ekonomiyi yürütecek bir petrol satışı kapasitesine ulaştıklarında ve merkezden bağımsız bir ekonomik yapı gerçekleştirirlerse bağımsızlık için çok tereddüt etmezler.
Tam da bu nokta KBY askeri, siyasi ve ekonomik açıdan kendini yeniden gözden geçirmek zorunda. Bağımsızlık bir amaç olsa da bölgede durumun ne kadar kırılgan olduğu ortada.
Turnusol kağıdı olarak IŞİD
Bir de tabii ki IŞİD tehdidiyle Türkiye, Suriye ve Irak’taki Kürtlerin, şimdilik geçiçi birliktelik yaşıyor gibi görünse de son kertede birlikte olabilecekleri ve birbirlerini savunabilecekleri görüldü, Kobani ve Mahmur’da olduğu gibi.
Velhasıl, IŞİD herkes için bir turnusol kağıdı; Hewler, Bağdat, Ankara, Rojava açısından. Kim nasıl tavır aldı, kim gerçeğin sert yüzüyle karşılaştı, kim IŞİD’ı hafife alıyor soruları daha uzun süre sorulacak.
Hewler’deki önemli bir dostumun sözleriyle bitirelim: “Türkiye’yi anlayamıyorum. Kürt yönetiminin Türkiye dışında alternatifi yok. Tahran ya da Bağdat’a mı dönecek yüzünü? Mümkün değil. Biz böyle bir tercih kullanmamıza rağmen Türkiye’nin IŞİD meselesini bu kadar hafife alması anlaşılır gibi değil. Tabii ki son ziyaretle biraz tamirat yapıldı. Ama Kürtler yine de bir yere not aldı”. (Mete Çubukçu-diken.com.tr)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.