22 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara13°C
  • İzmir19°C
  • Berlin3°C

GÖZLER CENEVRE’YE ÇEVRİLDİ

İsviçre’nin Cenevre şehrinde, Suriye’de iç savaşın sona erdirilmesi amacıyla gerçekleştirilecek olan uluslararası konferans dünya gündeminde birinci sıraya yerleşti.

Gözler Cenevre’ye çevrildi

21 Ocak 2014 Salı 10:25

İsviçre’nin Cenevre şehrinde, Suriye’de iç savaşın sona erdirilmesi amacıyla gerçekleştirilecek olan uluslararası konferans dünya gündeminde birinci sıraya yerleşti. Ancak katılım gösteren güçler arasındaki görüş ayrılıkları o kadar derin ki konferansın sonuçlarından en iyimser çevrelerin dahi umudu yok.

İsviçre’nin Cenevre şehrinde düzenlenecek konferansa 30 otuz kadar ülkenin katılması bekleniyor ancak, en önemli sorun hem Suriye içinden hem de krizin başından bu yana çatışmaların bir şekilde tarafı olan ülkelerin durumu. Kürtlerin davet edilmediği konferanstan İslamcı örgütler zaten başından beri dışlanmıştı.

BATI VE KÖRFEZ ÜLKELERİNİN YARDIMI KESERİZ TEHDİDİ

Çalışmalarını yoğunluklu olarak İstanbul üzerinden yürüten Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK)’un askeri kanadının temsil edilmemesi nedeniyle de Suriye muhalefetinin çok cılız bir biçimde temsil edileceği malum. SUK’un 18 Ocak’ta İstanbul’daki toplantısında bir grup Cenevre-2 oylamasını boykot etmişti. SUK içindeki bir grup, çoğunluğu Suriye’de bile yaşamayan sivil üyelerin konferansa katılmasını eleştirirken, Yüksek Askeri Konsey üyelerinin de katılmasını istiyorlardı.

120 üyeden oluşan SUK içinde yoğun eğilim Cenevre'ye gitmeme yönündeydi. Ancak çıkar ilişkileri çerçevesinde bağımlı oldukları Batı ve Körfez ülkelerine 'hayır' diyemediler. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Cenevre'ye gelmezseniz desteği keseriz” diyerek açıktan kendilerini tehdit etti. Aynı uyarı Londra'dan da geldi. Bu açıklamalardan sonra SUK içindeki iç çelişkiler yoğun tartışmalara yol açtı, Koalisyon'dan 40 üye ayrıldı, kalan 80 üyeden sadece 74'ü İstanbul'da toplanabildi. Nihayetinde, 58 üye evet, 14 üye hayır ve 2 üye tarafsız kaldı. SUK içindeki Katar ve Suudi Arabistan destekli üyelerin de çekilmesi ile sadece yarısı onay vermiş oldu.

MASADA SURİYE HALKININ TEMSİLCİLERİ DIŞINDA HERKES VAR

PYD’nin de Suriye genelinde üyesi olduğu Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Kurulu da Cenevre’ye davetli olmasına rağmen katılmayacak. Kurulun lideri Heysem Cenevre-2 için, “Cenevre masasında Suriye halklarının temsilcileri dışında herkes var. Bu toplantı Suriye için çare değil, yeni bir kaosa kapı aralıyor...” diyerek, Suriye halkının gerçek temsilcilerinin olmamasını eleştirmişti.

Pazar günü İran’ın da konferansa davet edilmesi sonrası Devrimci ve Muhalif Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK)’nin çekilmesine sebep oldu. SMDK üyesi Ahmed Ramazan, Sky News Arabia televizyonuna, “Suriye Devrimci ve Muhalif Güçler Koalisyonu, İran’ın Montreux’ye davet edilmesi sonrası Cenevre-2 Konferansı’na katılmayı reddetti” açıklamasında bulunmuştu.

Ramazan, koalisyonun Cenevre-2 Konferansı’na katılmayı durdurmasının resmi bir karar olduğunu vurgulamıştı. SMDK sözcüsü “Biz İran’ın konferansa davet edilmesi durumunda bizim katılmayacağımız konusunda Lakhdar Brahimi’yi uyarmıştık” ifadelerine yer vermişti.

İRAN'IN KATILIMI SORUNU

ABD ve Rusya’nın öncülük ettiği ve Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde Montreux’de yapılacak konferansta Suriye rejiminin yanı sıra İran’ın katılıp katılmayacağı merak konusuydu. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un İran’ı önceki gün davet edip, bir gün dahi geçmeden baskılar nedeniyle davetini geri çekmesi kendisi açısından büyük bir prestij kaybı oldu. ABD, İngiltere ve Fransa açık bir şekilde İran’ın konferansa katılmasını istemediklerini dile getirerek, Ban Ki-moon’a baskı yaptılar ve bunda da başarılı oldular.

ABD, İngiltere ve Fransa, İran’ın Cenevre-2’ye katılmasına onay vermek için, Haziran 2012’de düzenlenen Cenevre-1’de karar altına alınan ve Esad’sız bir geçiş hükümeti öngören bildiriyi kabul etmesini önşart olarak koymuşlardı. SUK da, Cenevre'ye katılım için İran'ın Suriye'deki tüm birliklerini ve silahlı kişilerini çekmesini, Cenevre 2 bildirisini kabul etmesi ve bu konferansın başarısı için katkı niyetini ortaya koymasını şart koşmuştu.

İran’ın katılmasını isteyenlerin başında ise Rusya geliyordu. Esad rejimine destek veren İran’ın konferansa katılması durumunda Rusya, Esadsız bir Suriye baskılarına karşı yalnız kalmayacaktı.

REJİMİN KARŞISINDA MUHATAP SORUNU

Cenevre-2’ye Suriye’deki halk muhalefetinin gerçek temsilcilerinin katılmaması ile konferanstan beklentiler de azalmış durumda. Öyle ki, ülke topraklarının önemli bir kesimi Kürtler ve az da olsa El Kaide yanlısı örgütlerin kontrolünde bulunuyor. El Kaide dışındaki Suriye muhalefeti de kısmi olarak bazı kentleri kontrol etse de, bu kesimin SUK içerisindeki temsiliyet sorunu nedeniyle, Rejimin karşısında masada neredeyse hiç bir ciddi muhattap olmayacak. ‘Sorunlar muhattapları ile çözülür’ ilkesi ile yaklaşıldığında konferansın kendisi ileride daha büyük bir sorun olabilir.

ABD ve Rusya’nın konferanstan beklentileri birbirine zıt olsa da, kimi konularda uzlaştıkları biliniyor. Her iki ülke de, Suriye’deki El Kaide varlığına karşı görünüyorlar. Ancak El Kaide’nin varlığı hem Suriye rejimin elini güçlendirirken, hem de Rusya’nın rejimi savunmasına imkan veriyor. İlk etapta geniş çaplı uluslararası katılımla Suriye krizinin değerlendirilmesini isteyen Rusya, ardından Suriye iç diyalog sürecinin başlamasını öngörüyor.

Rusya’nın Kürtlere yaklaşımında ABD çizgisine yaklaşması da, Kürtlerin Cenevre-2’ye katılmasının önündeki engellerden oldu. ABD’li yetkililerin Kürt sorununu arka plana iterek, ‘Kürtler hakkında konuşulmasın’ yönündeki çizgisi, son olarak Rusya tarafından ‘Kürt sorunu Cenevre-2’de konuşulmasın’ olarak kabul gördü. Bu da konferansı daha başlamadan zora sokan ve anlamsızlaştıran tutumlardan biri oldu. SUK heyetiyle birlikte halkta karşılığı olmayan bazı Kürtlerin konferansa katılması ise bir şey değiştirmeyecek.

Fransa ve İngiltere gibi ABD’ye yakın ülkeler de Cenevre’den bir geçiş hükümeti beklentisi içindeler. Ancak konferansa katılacak olan tarafların biribirinden farklı talepleri göz önüne alındığında bu biraz zor. Fransız Dışişleri Bakanı Laurent Fabius daha önce yaptığı açıklamalarda, bu beklentinin ‘pesimistçe’ olduğunu ifade etmişti.

Konferansa son anda katılma kararı alan SUK, Suriye’nin geleceğinde Beşar Esad’ın olmaması şartını dayatıyordu. Esad ise daha önce yaptığı bir açıklama ile Haziran ayındaki devlet başkanlığı seçimlerine katılabileceğin ima etmişti. Cenevre-2 konferansına katılacağını açıklayan Beşar Esad yönetimi asla iktidarı devretme gibi bir seçeneği kabul etmeyeceklerini son günlerde daha yüksek sesle dillendiriyor.

Bu durumda, ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeler ile SUK’un talep ettiği ‘Esadsız geçiş hükümeti’ şimdilik zor görünüyor.

Uzmanlar, Cenevre-2'de geçiş hükümeti önerisinin tartışılması durumunda, Moskova'nın ancak Esad’ın da dahil olacağı bir sisteme yeşil ışık yakacağını savunuyor. (anf)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.