GENELKURMAY BAŞKANI'NIN SEFERTASIYLA EVİNDEN GETİRDİĞİ YEMEK...
Rezaletin son perdesidir izlemekte olduğumuz... Herkes konuşmaya başlıyor ki;“Eğer bu belge doğruysa durum felaket.
17 Haziran 2009 Çarşamba 07:28
Öyle ya...
Biz zaten biliyoruz Ergenekon iddianamelerinin şusunda busunda ki, birileri AKP iktidarına ve Fetullah Gülen’e yönelik gizli, derin, buram buram darbe kokan bir şeyler planlamaktaydı...
Ergenekon davasının tartışılan yönü “birilerinin darbe planlayıp planlamadığı” değil ki...
Ergenekon’da, yaşın yanında kuru da yanıyor mu sorusundan muzdaripti bir kısım sivil?..
İktidara muhalefet edenler bir tarafından Ergenekon’a sokulup, susturuluyorlar mı acep diye eleştiriliyordu...
***
İlker Başbuğ dün Ertuğrul Özkök’ün “Bu belgenin hazırlanması talimatı sizin tarafınızdan mı verildi?..” sorusuna şöyle yanıt veriyordu:
“Bu soruyu sormak bile bana hakarettir...”
Peki ordunun içinde birileri hâlâ bir şeyler yapıyor olabilir mi?..
Onun cevabını henüz bilmiyoruz ama çok önemli bir anıyı anlatmanın zamanıdır şimdi...
2004 yılının Haziran ayındayız...
Beşiktaş’ta başkanlık ve yönetim seçimleri yapılmış ve seçilen yeni yönetim kurulu, Ankara’nın zirvelerine giderek resmi tanışma ziyaretleri yapıyor...
Ben de Beşiktaş’ın yeni sözcüsü seçilmişim, Başkan ve yönetici arkadaşlarla, devletin tepe noktalarını teker teker ziyaret ederken, Genelkurmay Başkanı’na gittik...
***
Tesadüf bu ya...
O günlerde gazetelerde “Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök yemeğini evinden sefertasıyla getirtiyor” yollu yazılar çıkıyor...
Koskoca Genelkurmay Başkanı’nın evinden sefertasıyla yemeğini getirtmesi hayra alemet sayılmıyor...
Dedikodu çarkı “suikastten çekiniyor” şeklinde işliyor...
Sevdiğim bir komutandı Hilmi Özkök...
İyi de bir Beşiktaşlı...
Biraz Beşiktaş’tan konuştuktan sonra, samimiyeti hissetirmek için, gazetelerde çıkan o haberi sordum...
***
Soruşumdaki niyet, bir gazetecilik merakından ziyade, komutanın duygusunu paylaşıp rahatlattırmaktı...
“Sefertasıyla da yemeğinizi getirttiğiniz haberleri çıkıyor Paşam” dedim...
Hani bekliyorum ki Paşa “Hiç olur mu öyle şey” diyecek, “Uyduruyorlar” diye kestirip atacak...
Yanıtına ağzım açık kalmıştı:
“Evet, Reha Bey” dedi Paşa, “Ben yağlı yemek yiyemiyorum... Karargahta çıkan yemek ise çok yağlı oluyor... Onun için evden getirtiyorum yemeklerimi...”
***
Görüşmeden çıktıktan sonra düşünmüştüm...
Koskoca Genelkurmay Başkanı, yağsız yemek isteyecek de ona yağsız yemek yapmayacak bir karargah olacak bu mümkün mü?..
Bütün orduların tepesindeki komutanın, yağsız yemek tercihi, her gün evinden sefertasıyla işyerine yemek getirmesine vesile olabilir mi?..
Uzun uzun düşündüm...
Mümkün değildi bu...
Paşa darbe günlüklerinin yazıldığını çok sonradan öğrendiğimiz o günlerde, kendisine yönelik bir şeylerin olacağından tedirgindi...
Ancak görevinin ağır sorumluluğu nedeniyle “bunu elbette söylemiyor” ve fakat, sefertasıyla evinden taşıdığı yemeği yediğini de saklamıyordu...
***
O günlerde darbe yapılmasını önlediğini sonradan anlayacağımız bir Genelkurmay Başkanı’nın, “sefertası hali” sonra içimi çok burkmuş, Hilmi Özkök’e yönelik sempatimi iyice artırmıştı...
Şimdi çok ağır, hassas, tehlikeli günlerden geçiyoruz...
Psikolojik harp bütün gücüyle yürütülüyor dört bir yandan...
Hislerimin beni yanılttığını hiç sanmam...
Ortaya çıkan bir “darbe belgeleri” nin bugünkü Genelkurmay’ın tepeleriyle bir ilgisi olduğunu hiç sanmıyorum...
Başka derinliklere girilmesi gerekir...
Ve bunu yapacak olan sivillerle beraber bizzat Genelkurmay’ın kendisidir...
Reha Muhtar
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.