GANDİGATE
Siyasi görüşler, duruşlar, anlayışlar farklı olabilir, olmalıdır da. Ama bütün bu farklı görüşlerin üstünde durduğu “zemini” oluşturan “değerlerde” anlaşamamak ciddi sorun yaratır.
11 Mart 2011 Cuma 12:44
Siyasi görüşler, duruşlar, anlayışlar farklı olabilir, olmalıdır da.
Ama bütün bu farklı görüşlerin üstünde durduğu “zemini” oluşturan “değerlerde” anlaşamamak ciddi sorun yaratır.
O zemini oluşturan ortak değerlerden biri ahlak kurallarıdır.
Eğer siyasi değerlerimiz kadar ahlaki değerlerimiz de farklıysa, tartışmanın, mücadelenin, siyasi rekabetin sınırsız bir ahlaksızlığa kapı açması da mümkün hale gelir.
Son günlerde, CHP-OdaTv ilişkileriyle ilgili neredeyse “şakacı” yorumlar yapıldığını görüyoruz.
Bazı gazeteler ise, OdaTv muhabiri İklim Bayraktar ile CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşmaya, o konuşmanın içeriğine neredeyse hiç değinmiyorlar.
Bir parti lideriyle, bir gazetecinin “kırk dakika” rakip partiden bir politikacıya kurulacak tuzak hakkında konuşması, parti başkanının “Git kendi imkânlarınla yap bunları” demesi ahlaka çok mu uygun görünüyor?
Bu ülkedeki gazetelerin ve gazetecilerin “ortak ahlaki değerleri”, böyle bir konuşmayı olağan ve sıradan mı buluyor?
Siyasi ve mesleki ahlaka uygun mu bunlar?
Buna hiçbir tepkileri, itirazları yok mu?
Üstelik bu konuşma birçok açıdan “ahlaka aykırı” davranışlar içeriyor.
Muhabir, sadece rakip bir politikacıya tuzak kurmuyor, bu tuzakta “işbirliği” yapmasını Kemal Kılıçdaroğlu’na teklif ederek onu da “suç ortağı” yapacak ve şantaja açık hale getirecek bir öneride bulunuyor.
Kılıçdaroğlu kendine kurulan tuzağa düşmüyor.
Ama rakip partideki politikacıya tuzak kurulmasına da karşı çıkmıyor.
“Kendi imkânlarınla yap” diyor.
Birisine bir tuzak kurulacağını, şantaj yapılacağını öğrendiğinizde, buna yeşil ışık yakmanız ahlaki mi?
Ahlaklı birinden, sadece işbirliğini reddetmesini değil, o ilişkiyi hemen kesmesini ve tuzak kurulacak politikacıyı ya da o politikacının üyesi olduğu partinin başkanını uyarmasını beklemez misiniz?
Böyle bir ahlaki beklenti, Türkiye’deki siyasetin ve gazeteciliğin ortak ahlak değerlerinin çok mu üstünde kalır?
CHP Genel Başkanı’nın odasında böyle bir kumpas konuşması, hiç kimseyi rahatsız etmez mi gerçekten?
CHP Genel Başkanı’nın ve CHP’nin OdaTv ile kurduğu bu yakınlığı kimse sorgulamaz mı?
Kırk dakika sürüyor konuşma.
Bu konuşmada bir “röportaj” yapılmıyor.
Siz, bir parti genel başkanının, röportaj bile yapmadığı genç bir muhabirle “kırk dakika” konuştuğuna kaç kere tanık oldunuz?
Kılıçdaroğlu’nun, “bir tuzak kurmaktan” konuşulduğunu kabul etmesine rağmen bu konuşmanın ayrıntılarını anlatmamasını doğal mı buluyorsunuz?
Bunu hiç sorgulamıyor musunuz?
Başbakan Erdoğan’ın ya da BDP lideri Demirtaş’ın ya da MHP lideri Bahçeli’nin aynı tür ilişkilerine ve konuşmalarına tanık olsaydınız, gene böyle gülerek mi karşılayacaktınız?
Şimdi herkes İlker Bayraktar’a yükleniyor.
Yaptıklarının hiçbir şekilde hoşgörülecek bir yanı yok ama bu işte tek suçlu o mu?
OdaTv bile, bu muhabirinin yalnız bırakıp, onun “psikolojik sorunları” olduğunu ima eden yazılar yayınlıyor.
Belki psikolojik sorunları vardır.
Ama bu gazeteciyi Kılıçdaroğlu’na da, Ankara’daki birçok siyasetçiye ve gazeteciye de, OdaTv’ye destek bulması için gönderenler OdaTv yöneticileri.
Konuşma kayıtlarında var bütün bunlar.
“Gazetecilik dışında ricalarımız oluyor, kusura bakma” diyerek “Ona git, şöyle yapmasını söyle, buna git destek iste” diyenler o muhabirin yöneticileri.
Onu böyle taleplerle oraya buraya göndermeleri, şimdi de “Psikolojik sorunları var” diyerek bütün suçu onun üstüne yıkmaları, ahlaka ve gazeteciliğe uygun mu?
Böyle bir ahlak anlayışını, Kılıçdaroğlu’nun “yalçın bir gazetecilik” diye göklere çıkarmasını nasıl açıklıyorsunuz peki?
Kılıçdaroğlu’nun ve Gürsel Tekin’in OdaTv ile ilişkilerinin hukuki bir boyutu olup olmadığını sonra anlayacağız ama bu ilişkide ahlaki bir sorun olduğu çok açık.
Ve, siyasette ahlak, hukuk kadar önemli bir ölçüdür.
Eğer biz, siyasette ve gazetecilikte ortak ahlaki bir “zemin” oluşturamazsak, bundan sonra komplo, tuzak, şantaj, iftira, belaltı vuruşlar alır başını gider.
Hiçbir şeyde anlaşamıyorsak, hiç olmazsa ahlak kurallarında anlaşalım.
Buna da, “tuzak kurmanın”, kurulan tuzağa yeşil ışık yakmanın “rezillik” olduğunu kabul ederek başlayabiliriz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.