ERGİN: BEŞİKÇİ KÖHNE ZİHNİYET KURBANI
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yazar İsmail Beşikçi’nin “Q” harfi yüzünden yargılanmasını değerlendirdi.
15 Kasım 2010 Pazartesi 13:31
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Kandil’i “Q” ile yazan İsmail Beşikçi hakkında 7.5 yıl hapis istenmesini yargıdaki “eski zihniyete” bağladı. Taraf’a konuşan Bakan Ergin, AİHM standartlarında düşünce ve ifade özgürlüğü için önemli adımlar attıklarını belirterek, “Mevzuat değişikliklerinin uygulanması, mentalite değişikliğinin gecikmesi yüzünden zaman alabiliyor” dedi.
Referandumda kabul edilen Anayasa paketinin yürürlüğe girmesi için gerekli uyum yasalarının Meclis'ten geçirilmesinde bir gecikme yok mu?
Bakın HSYK yasa tasarısını, komisyondan geçirdik, muhalefet, bas bas bağırıyor. ‘Niye bu kadar acele ediyorsunuz’ diye. HSYK yasa tasarısını komisyona sevk etmeden önce, ‘Bunlar (AKP) geciktirecek, bu arada yargıyı kadrolaştıracaklar, ondan sonra yasayı getirecekler’ diye bağırıyorlardı. Şimdi ‘niye bu kadar erken getiriyorsunuz’ diye bağırmaya başladılar. Kamu Denetçiliği ve Anayasa Mahkemesi yasa tasarıları hazır, bayramdan sonra Meclis’e sevk edilecek.
Basın yasa tasarısında, hapis cezalarının öenmli ölçüde ortadan kaldırılacağı bir düzenlemeden söz ediliyor. Bu tasarının detayları nelerdir ve ne zaman kanunlarşır.
Pazartesi günü (bugün) Bakanlar Kurulu olursa ya da bayram ertesi orada değerlendirebiliriz. Ondan hemen sonra tartışmaya ve eleştiriye açacağız konuyu ama şu aşamada değişik seçenekler var, bunları, değerlendirmeler yapmadan paylaşmak doğru olmaz. Gazetecilere hapis cezalarının kaldırılmasından ziyade, basın çalışanlarının haber alma, haber verme özgürlüğünü sağlayacak bir çerçeve öngörüyoruz. Ama neticede, gerek adil yargılamayı etkilemek, gerek soruşturmanın gizliliğinin ihlali, bunların suç olarak yasada korunması gerekiyor. Diğer yandan da, basının kendi ilkeleri çerçevesinde haber alma, haber verme ve kamuya hizmet görevi de var. Bütün bunları sağlamak istiyoruz. Onun dışında toplumda insanların endişe duyduğu ‘dinleniyor muyum?’, ‘İllegal bir muameleye maruz kalıyor muyum?’ şeklindeki endişelerini de bir miktar bertaraf etme ihtiyacı var. Bütün bunları bir arada değerlendirip, bir düzenleme öngörüyoruz.
Ortam düzenlemeleri yasalara aykırı ama bazı kurumların çalışmaması nedeniyle bu uygulama meşru olarak algılanıyor. Ne diyeceksiniz?
Mahkeme kararıyla yapılan dinlemelerde bir problem gözükmüyor. Telekomünikasyon Başkanlığı, çok titiz bir çalışma, süzgeç görevi de görüyor. Problem ortam dinleme ve illegal dinlemeler. Buna dönük müeyyideler ile caydırıcı hale getirme seçenekleri üzerinde de çalışılıyor.
Türkiye'nin, AİHM'deki yargıcı Işıl Karakaş, tutukluluk sürelerinin azaltılması için sürekli Ankara'yı uyardıklarını belirtiyor. 2010 itibariyle, tutuksuz yargılamaya ağırlık verecek bir düzenlemeye geçilmesi gerekmiyor mu?
2004’de yapılan Ceza Usul Yasası, 2005’de yürürlüğe girdi. Orada zaten bunları öngören düzenlemeler vardı. 2010 sonu itibariyle bu süreler (tutukluluk sürelerinin azaltılması) işlemeye başlayacak. Yani bunun tedbiri 2004-2005 yıllarında alınmış durumda, ancak bu sorun bugün başlamış bir sorun değil. Çok öteden beri gelen bir problem. Önümüzdeki süreçte bunlar ortadan kalkacak.
Nasıl kalkacak?
Mahkemeler, tutuklanma süresini tamamlayamadığı takdirde, tutuksuz yargılamak zorunda kalacak. Buna ilişkin düzenlemeler 2004 yılında yapıldı. Ceza Usul Yasası’nda bu düzenleme var şu anda ama yürürlüğe girmesi ertelenmişti. 2010 sonu itibariyle bu süreler işlemeye başlayacak.
Ergenekon sanıkları için de geçerli olacak mı bu düzenleme?
Teknik bir konu bu. İki yıl ile sınırlıyor, kimi durumlarda üç yıla çıkabiliyor ama diğer yargılamalarda biraz farklı olabiliyor.
Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ı tahliye etmedikleri için dokuz hâkime tazminat cezası veren Yargıtay'a itiraz eden iki 12. Ağır Ceza hakimi, bu kararla ilgili sorunları dile getirdiler. Haberal olayının benzerinin yaşanmaması için yasal tedbirler alınabilir mi?
O, (Yargıtay’ın Haberal kararı) ciddi sorun içeren bir karar. Ciddi bir sorun var ortada. Yargıtay’da görev yapan hâkimlere karşı hangi şartlarda tazminat davası açılabiliyor ise ilk derece mahkemesindeki hâkimlere de aynı kriterler uygulandığı zaman problem kalmayacaktır. Yani Yargıtay’daki hâkim ise, ilk derece mahkemesindeki de hakimdir. Önümüzdeki süreçte gelişmeleri beraber izleyeceğiz demektir.
Biraz açabilir misini?
Şimdi açmayayım. Bu konu yargı bağımsızlığına ciddi bir müdahale içeriği taşır. Çünkü temyiz mahkemesi, ilk derece mahkemelerinin amiri, hiyerarşik üstü değildir. Dolayısıyla ilk derece mahkemelerinde görev yapan hâkimler ve savcıların, kendilerini hiçbir baskı altında hissetmeden anayasa, yasalar ve vicdani kaanatlerinin gereği yargılama görevlerini yerine getirmeleri gerekiyor. Bu ortamı sıkıntıya sokan her türlü sorunun telafi edilmesi, yargı bağımsızlığı açısından son derece önemlidir.
Yazar İsmail Beşikçi, Kandil'in ilk harfini Q şeklinde yazdığı için yargılanıyor. Hürriyet'ten Ferai Tınç'ın belirttiği gibi o zaman, Washintgon'un ilk harfini "W" şeklinde yazmak da suç teşkil etmez mi? Bu nasıl çelişki?
Şunu ifade ediyoruz: zaman, zaman Türkiye’de, mevzuat değişikliklerinin, mentalite değişikliklerinin gecikmesi yüzünden uygulamaya geçmesi zaman alabiliyor ve uzayabiliyor. Ama AİHM standardında düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması için önemli adımlar atıldı. Ama bunların tam anlamıyla yerleşmesi biraz zaman alıyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.