22 Kasım 2024
  • İstanbul9°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara9°C
  • İzmir17°C
  • Berlin2°C

ERGENEKON'DA ECEVİT İNCELEMESİ

Ergenekon davalarının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Başbakan Bülent Ecevit’in hastane belgelerini istedi.

Ergenekon'da Ecevit incelemesi

14 Şubat 2010 Pazar 11:10

Ergenekon davalarının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Başbakan Bülent Ecevit’in doktor raporuyla görevden uzaklaştırılmak istendiği iddialarını

Eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın da sanıkları arasında olduğu Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, merhum Başbakan Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde tedavi gördüğü Başkent Hastanesi’nden Ecevit’in tedavisine ilişkin tüm hastane evrakıyla rapor, film ve grafiklerin istenmesine karar verdi.

Mahkeme raporları inceledikten sonra, Ecevit’in “iş göremez” raporu verilerek başbakanlıktan uzaklaştırılacağı iddiaları ve fırtınalı dönemle ilgili tarihi kararlara imza atabilecek.

İlk teşhis ‘parkinson’

Mahkemenin odaklandığı tartışmalar, Ecevit’in rahatsızlığıyla başladı. Ecevit’in hastalığının ilk sinyali Nisan 2000’de Hindistan’a yaptığı ziyarette ortaya çıktı. Ağır gribal enfeksiyon geçiren ve gezi dönüşünde bir hafta evinde dinlenen Ecevit’e 2001’de “parkinson” teşhisi konuldu. Kortizon tedavisi uygulanan Ecevit’in rahatsızlığı, Başkent Üniversitesi Nöroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turgut Zileli’nin 13 Şubat 2002’de evinde muayene etmesinden sonra açığa çıktı.

4 Mayıs 2002’de belindeki ağrılar nedeniyle Başkent Hastanesi’ne kaldırılan Ecevit’i muayene eden Zileli ve diğer doktorlar “Kalın bağırsak normalden biraz uzun olduğu için gaz sıkışması olmuş. Tümör yok. Kortizon tedavisini yavaş yavaş kaldırıyoruz” açıklaması yaptı.

Kaburgasını kırmış

Rahşan Ecevit, taburcu edilen eşini Or-An’daki evlerine götürdü ve tedavisiyle bizzat ilgilendi. Zileli ve diğer doktorlar bu tedavi sürecini telefonla takip etti. Ecevit’in bir türlü evden çıkmaması üzerine Haberal “Evde dinlenmek istiyor. Kendi kararı” açıklamasını yapmak zorunda kaldı. Bu gelişmeler, borsada sarsılmalara, dövizde büyük dalgalanmalara yol açtı.

Ecevit’in neden evden çıkmadığı, Başkent Hastanesi’ne gitmesiyle yanıt buldu. Başbakan, düşerek 9. kaburgasını kırmış ve farkında olmadan bir hafta boyunca bu şekilde dolaşmıştı. Acılara dayanamayan Ecevit 17 Mayıs 2002’de acılara dayanamayarak hastaneye geldi.

Doktorlar Ecevit için “Kaburgada kırık ve yumuşak doku zedelenmesi. Sol bacakta başlangıç safhasında tromboflebit saptanmış olup, var olan nörolojik rahatsızlığı kontrol altındadır” şeklinde rapor düzenledi ve korse takıldı.

21 Mayıs 2002’de Başkent Üniversitesi Hastanesi, “Sayın Başbakan yarı mobilize durumdan ‘tam mobilize duruma’ geçmiştir” açıklaması yaptı. 11 gün hastanede kalan Ecevit’in kırılan kaburgası, doktorları evden uzak tuttuğu iddia edilen Rahşan Ecevit’in ağır biçimde eleştirilmesine yol açtı. Haberal ise Rahşan Ecevit’i savunuyor ve iddiaları yalanlıyordu. Makamına bir türlü dönemeyen Ecevit, koalisyon ortakları Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ı, kabineyle birlikte hastaneye davet etti. 28 Mayıs’ta “iş görebilir” raporu verilen Ecevit, yeniden evine döndü.

Rahşan Hanım resti

Ancak Ecevit, Or-An’dan alınıp yeni bir eve taşındı. Her gün 7 kişilik ekip tarafından muayene edilen Ecevit’e “ayağa kalkmaması, oturmaması” söylendi. Başbakan’ın MGK toplantısına da katılamaması, borsayı ve ekonomiyi olumsuz etkiledi.

Ecevit’in evde kaldığı dönem, Rahşan Ecevit’le, Ecevit’in sağ kolu Hüsamettin Özkan’ın da arasının açılmasına yol açtı. Aynı dönemde Ecevit’in artık başbakanlık yapamayacağı tartışılmaya başladı. Rahşan Ecevit ise, eşinin sağlık raporlarının Özkan ve Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Şağar’a verilmesi nedeniyle Haberal ile tartıştı.

İddianameye yansıyan ifadeler

Ecevitler, Başkent’ten gelen doktorları evlerine de kabul etmemeye başladı. Tedaviyi, eve gizlice getirilen Demiryolları Hastanesi’nden ortopedist Dr. Mücahit Pehlivan yürüttü. Pehlivan’ın 8 Eylül 2002’de, bir gezi sırasında yaptığı “Ecevit için normal tedavi yöntemleri uygulanıyor. Sağlığında herhangi bir problem yok” açıklaması iddiaları alevlendirdi. Rahşan Ecevit bu dönemi “Ne zaman Başkent Hastanesi’nden çıktık, Ecevit de ayaklandı” diye anlatıyordu. DSP Grup Başkan Vekili Emrehan Halıcı, Başkent Üniversitesi’ne yüklenerek, “Başbakan o randevuya gitseydi, ‘çürük’ veya ‘iş göremez’ raporu verilip Başbakanlık’tan düşürülecekti” dedi. 2007’de milletvekili seçilen yakın koruması Recai Birgün ise yaşananları “Dünyada tedaviyi kesip de ayağa kalkan tek insan Sayın Ecevit’ti. Yaşananlara 57. hükümete yapılan operasyonun parçası olarak baktık. Bunlardan biri Sayın Ecevit’in devre dışı bırakılmasıydı” diye açıkladı.

3 Kasım 2002 seçimlerinden hüsranla çıkan Ecevit, saldırıya uğrayan Danıştay 2. Daire üyesi Yücel Özbilgin`in cenaze törenine katıldıktan sonra, 19 Mayıs 2006 günü akşam saatlerinde beyin kanaması geçirdi. GATA’ya kaldırılan Ecevit solunum cihazına bağlandı, ancak yaşama tutunamadı.

Tüm bu gelişmeler, Haberal’ın tutuklanmasıyla Ergenekon iddianamesine de yansıdı. 3. Ergenekon iddianamesinde, Ergün Poyraz’da ele geçirilen bir belgede, Haberal için “Bülent Ecevit’in rahatsızlığında yanlış tedavi uygulamıştır” ifadesinin yer aldığı anlatıldı. Recai Birgün de Ergenekon savcılarına verdiği ifadede, Ecevit’in tedavi kesildikten sonra ayağa kalktığını açıkladığı için, Haberal ve doktorların hakkında dava açtığını anlattı. Ecevit’in Bakanlar Kurulu toplantılarına katılmasının engellendiğini kaydeden Birgün, eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’ın 2004’te Ecevit’ten DSP’yi kendilerine teslim etmesini istediğini de savundu. Haberal “Silahlı terör örgütü kurma, TBMM’yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle” suçlanıyor.

Rahşan Ecevit: Hiç bulaşmak istemiyorum

DSHP Genel Başkanı Rahşan Ecevit, mahkeme kararını Milliyet’e değerlendirirken “Ergenekon’a hiç bulaşmak istemiyorum. Çünkü Ergenekon’un ne olduğunu daha ben anlayamadım. O konuda kusura bakmayın. Hayat hikâyemi yazıyorum, o dönemi anlatıyorum” dedi. Ecevit “Eşinizin tedavisine ilişkin kaygılarınızı mahkeme ciddiye mi aldı?” sorusu üzerine de “Evet, olabilir” yanıtıın verdi.

Recai Birgün: Bu dönem araştırılmalı

Recai Birgün ise şunları söyledi: “Hep bu dönemin incelenmesini istedim. Çünkü 2001’de bana göre Türkiye’de bir darbe olmuştu. Kasım 2002’de sona erdi süreç. Umarım mahkeme bir sonuca varabilir. Kontrole giderse çalışamaz raporu verileceği yönünde bir duyum vardı. Bunun üzerine hastaneye tekrar gitmedik. Doktorlarla tüm irtibatımızı kestik. Kimseyi suçlamıyorum ancak hiçbir doktor da dönüp ‘niye gelmediniz? Kontrolünüz vardı’ demedi. Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila’nın yazdığı Sivil Darbe Girişimi ve Ankara’da Irak Savaşları kitabı var. Aslında mahkeme o süreci oradan okusa bile yeterli. Rahmetli Ecevit de hep ‘biz iç ve dış operasyonlarla yıkıldık’ derdi.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.