ERDOĞAN'IN 2011 HEDEFİ YÜZDE 50
Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya, "2011'de nasıl bir AKP?" başlıklı köşe yazısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011 seçimlerindeki hedefini yazdı.
03 Ocak 2011 Pazartesi 17:59
Siyasi kariyerinde hiç kaybetmedi, sekiz yıl içinde dört seçim, iki referandum yaşadı, hepsini kazandı. Bir kez hayal kırıklığına uğradı, hedefinden 5 puan düşük oy aldı. Peki Erdoğan, 2011 seçimlerinde yüzde kaç hedefliyor?
Erdoğan, 2011 seçimlerinde Kılıçdaroğlu ile yarışacak.
Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya, "2011'de nasıl bir AKP?" başlıklı köşe yazısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011 seçimlerindeki hedefini yazdı.
Erdoğan'ın siyasi analizini de yapan yazı şöyle:
"Başbakan Erdoğan, bugüne kadarki bütün siyasi yaşamında 'en fazla 12 Eylül referandumunu önemsedi.' 3 Kasım 2002'de 'iktidara geleceğini zaten hissediyordu, biliyordu.' Kaderin ağlarını nasıl ördüğünü görmüştü. Sekiz yıl içinde dört seçim, iki referandum yaşadı, hepsini kazandı. Bir kez hayal kırıklığına uğradı: Mart 2009 yerel seçimlerinde hedefinden beş puan düşük oy aldı... Bir defa da beklediğinden daha yüksek başarıya ulaştı: 22 Temmuz'da yüzde 42 tahmin ediyordu, yüzde 47 elde etti. Şimdi, Erdoğan'ın siyasal kariyerindeki önem sıralamasında ikinci sıraya oturacak olan 'Haziran 2011 seçimi' geliyor. 'Üst üste üçüncü kez tek başına iktidar zaferi elde ederek tarihe geçmeyi düşlüyor.'
Yeni bir yılın ilk günlerinde olduğumuza göre Erdoğan'ın ve AKP'nin '2011 falına ve stratejilerine' yakından bakmanın tam zamanı...
Evet, kamuoyundaki genel havaya bakılırsa sanki AKP sandık yarışında önde, sanki favori...
En başta, ana muhalefetin başında, Erdoğan kadar çalışkan bir lider var. Eskiden öyle değildi.
Bugünden itibaren siyasal aktörlerin hedeflerine ve o uğurda sahneye koyacağı planlara, söylemlere mercek tutalım istiyoruz. İktidar partisiyle başlıyoruz.
Geçmiş Değil Gelecek Vurgusu
Kişisel gözlemlerimiz bir yana...
Öncelikle dün sabah Erol Olçak'ı aradım, AKP'nin siyasal stratejilerinde söz sahibi isimlerin başında gelir. Kampanyaları o yürütür, çok profesyoneldir.
Sordum, '2011'de AK Parti siyasal iletişim açısından neler yapacak?'
Bir an bile beklemeden yanıtını şöyle verdi:
'2011, Cumhuriyet'i 2023'e hazırlama yılı olacak. AK Parti kadrolarından bu söylemi duyacaksınız. Başbakan'ın talimatı böyle. Partinin yeni vizyonu her anlamda; demokratik, ekonomik, sosyal konularda Cumhuriyet'in 100'üncü yılını hedefleyecek. Kullanılacak dilin yüzde 70'i gelecek, yüzde 30'u bugüne kadar yapılanlar üzerine kurulacak. Seçimin ana teması bu olacak. Siyasetin merkezinde millet olacak. Dün değil, yarın ve ötesi konuşulacak... Topluma bunu anlatmak, bunu göstermek istiyoruz.' Görüyorsunuz değil mi?
Bugüne dek Erdoğan yönetimindeki AKP, 'korku değil umut, geçmiş değil gelecek, negatif değil pozitif' söylemlere başvurmuştu. Pratik uygulamalar tartışılabilir; ayrı ama kampanyalar hep bu doğrultudaydı.
Siyasette bunlar başarıyı getiren anahtarlar. Şimdi daha uzun geleceğin konuşulacağı yeni bir stratejinin devreye girdiğini görüyoruz. Bunu da CHP'deki gelişmelere ve rekabetin artık çetin hale gelmesine bağlayabiliriz. Çünkü Kılıçdaroğlu yönetiminde CHP'nin bu kanallara girmeye başladığını iktidar partisi de görüyor. Kılıçdaroğlu'nun sokağa çıktığı, yılbaşını madende geçirdiği ortada.
Temel parametrelere kısaca yakından göz atalım. Dış politika, Erdoğan'ın gönlüne göre şekillendi zaten. Günlük ve dönemsel değişiklikler beklenemez. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Gül'ün yakın gözetimi ve orkestrasyonu altında ana eksen faaliyetlerini sürdürecek. Erdoğan'ın buna itirazı yok. Yapılanlar Erdoğan'ın istediği diplomasinin teorik altyapısını oluşturuyor. Yalan yanlış analizler okuyoruz, doğrusu budur.
Erdoğan Test Edecek
Ekonomi belirleyici...
Orada belli sarsıntılar, görüş ayrılıkları oldu.
Ancak Erdoğan ağırlığını koydu. IMF ile ilişkiler, orta vadeli program, döviz ve faiz politikaları, kamu yatırımları...
Erdoğan 'hem seçim gerçeğini gözetti hem de tekrar iktidara geleceği perspektifiyle makro dengeleri...'
Seçim kampanyası dilinde ise 'milliyetçi vurguların' arttığını duyacağız.
Başbakan seçimi kazanmanın ötesinde, 'yüzde 50 çıtası' koymuş durumda.
'Her iki kişiden birinin oyunu almak' barajını aşıp aşamayacağını test edecek.
O sonuç, 2014'e kadarki siyasal mücadelenin rengini ve ruhunu oluşturacak."
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.