EMEKLİ KOMUTANLAR: İNKÂR POLİTİKALARINA ARTIK SON VERİLMELİDİR

Çözüm süreci kapsamında STK’larla biraraya gelen emekli komutanlar, izlenimlerini anlattı: Kürtler kucaklaşmaya hazır, çözüm için inkâr politikalarına artık son verilmelidir.

Güneydoğu’daki çözüm sürecine destek vermek amaçlı çalışmalarını tamamlayan emekli askerlerin bu seferki adresi İç Anadolu ve Ege bölgeleri. Bir dönem operasyon için mesken tuttukları Güneydoğu’ya barış için giden emekli komutanlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve kanat önderleriyle biraraya geldi. Buradaki izlenimlerini kapsamlı bir raporda toplayacak emekli komutanlar, söz konusu çalışmayı ilgili kurumlara iletecek. Bünyesinde binden fazla emekli TSK mensubu bulunan Adaleti Savunanlar Derneği (AS-DER) çözüm sürecine destek vermek ve gözlemede bulunmak için Diyarbakır, Batman ve Mardin’de bir dizi etkinlik düzenlemişti. AS-DER yönetim kurulu, 9-15 mayıs tarihleri arasında Balıkesir, Manisa, İzmir, Denizli, Isparta, Konya ve Kütahya’da çözüm süreci kapsamında çalışmalar yapacak. Derneğin bir sonraki adresi ise Akdeniz ve Karadeniz bölgeleri olacak.

Kürt kimliği ve anadil

AS-DER Yönetim Kurulu Üyesi emekli Albay Mustafa Hacımustafaoğulları, Güneydoğu izlenimlerini anlattı. Üç gün süren program kapsamında binlerce kişiyle görüştüklerini belirten emekli Albay, yoğun bir ilgiyle karşılaştıklarını belirtti.



Yeni bir sayfa açmak için inkâr politikalarına son verilmesi gerektiğini belirten emekli asker, şu tesbiti yaptı: “Hiçbir şekilde bölünme talep ve kaygısının olmadığını, aksine eşit şartlarda birlikte ve kardeşçe yaşama arzusunun kuvvetli olduğuna şahit olduk. Temel insan hak ve özgürlüklerine aykırı uygulamaların, ırkçı dayatmaların, başta Kürt kimliği olmak üzere inanç, kültür, ana dil ve tarihle ilgili inkâr politikalarının terk edilmesiyle sorunun büyük oranda çözülebileceğini yerinde tespit ettik. Çözüm sürecinin bölgede heyecan ve umutla karşılandığını, olumlu sonuçlarının şimdiden görülmeye başlandığını ve büyük oranda desteklendiğini görmekten memnun olduk.” Hacımustafaoğulları, AS-DER heyetinin çözüm sürecine destek programları çerçevesinde Türkiye genelinde çalışmalarına devam edeceğini sözlerine ekledi.

Gönüllere de bahar gelmiş

Emekli Albay Abdullah Kaplan da bölge halkının kendilerini bağırlarına bastığını belirterek, “Bir dönem çatışmalara mahkûm edilen bölge halkının barışa duyduğu özleme şahit olduk. Onlar eşit vatandaşlık ve insanca yaşamak istiyorlar” ifadelerini kullandı. Bölgeye dair hazırladıkları raporu birkaç gün sonra kamuoyuna sunacaklarını belirten emekli albay şunları kaydetti: “Öncelikle beklediğimizden fazla bir ilgi gördük. Sadece dağlara değil, gönüllere de yüzlere de bahar gelmiş. ‘Sivil toplum kuruluşları’, ‘asker’, ‘barış’ ve ‘Kürt’ gibi olgular Diyarbakır’da biraya gelince ilk başta tuhaf karşılanıyor. Ancak bölge insanı bizlere kendi dünyalarını açtı. Barışı çağrıştıran her sürece etkin ve gönüllü olarak dâhil olmak istediklerini söylediler. Bölgede küçük çıkar gurupları dışında herkes barış sürecine destek veriyor. Bu çok net, kimse karnından konuşmuyor. Geçmişteki kazalara benzer bir olay yaşanması durumunda bile tereddütsüz sürecin devam etmesine yönelik çaba içinde olacaklarını bildirdiler. İnsana yakışır bir yaşam, eşit haklar ve bunların anayasayla güvenceye alındığı bir Türkiye istiyorlar.”

Doğal talepler söz konusu

Kaplan, bölge halkının yeni anayasa çalışmalarını yakından takip ettiğini, bunu çok önemsediklerini belirterek, “Ulus devlet paradigmasının tamamen kaldırıldığı, ötekileştirme anlayışının olmadığı, var olan kardeşlik bağlarını yeniden yeşertecek bir anayasa talebi var. Modern bir devlette olması gereken güvenceler, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, demokratik kültürün yaygınlaştırılması gibi doğal ve insani talepler söz konusu” ifadelerini kullandı.

Kürtler kucaklaşmaya hazır

Emekli Havacı Astsubay Osman Kaçmaz da diğer isimler gibi bölgede öngördüklerinden fazla bir ilgiyle karşılaştıklarını söyledi. Barışa ve kardeşliğe duyulan özlemi bizzat yerinde gördüklerini belirten Kaçmaz, şunları söyledi: “Irkı, dili, dini ne olursa olsun oradaki kardeşlerimizin kucaklaşmaya hazır olduklarını gördük. Uzun zaman iki ateş arasında kalan bu kardeşlerimiz, çektiklerinin artık bitmesini istiyor. Askeri aklamak için oraya gitmedik, gezimiz sırasında onları anlayan, onlarla ortak bir yaşanmışlığı olan bizim gibi askerleri görmelerinin mutluluğu da vardı. Barışa, çözüme, kardeşliğe duyulan özlemi bizzat onlardan dinledik. Bizler de onlara kendimizi anlattık, onları görüşlerini aldık, son derece verimli bir süreç oldu.” (Taraf)