03 Mayıs 2024
  • İstanbul19°C
  • Diyarbakır22°C
  • Ankara17°C
  • İzmir26°C
  • Berlin24°C

ECE TEMELKURAN'A İLK DESTEK ONDAN GELDİ

Balçiçek İlter, Habertürk TV'den gönderilen Yiğit Bulut ile Gazete Habertürk'ten gönderilen Ece Temelkuran için neler yazdı?

Ece Temelkuran'a ilk destek ondan geldi

07 Ocak 2012 Cumartesi 16:08

Rüya
2012’ye merhaba... Nerede kalmıştık? 
Hafta başında böyle başladık ve geçen yıldan kalanlara devam ettik. Uludere, Kürt sorunu, unutmadık Emek Sineması derken yeni yıl kendi gündemiyle geldi... Önce bizim mahalleye uğradı... Yiğit Bulut ayrıldı, bizim kanaldan, gazeteden... İki canlı yayınım vardı, bir de evde taşınma telaşı derken, üzerinde durup düşünmeye bile vakit bulamadım. Çok değil bir gün sonra canlı yayının reklam arasında öğrendim Ece’nin gidişini... Rojin’le karşı karşıya durduk, baktık birbirimizin yüzüne... Zordur “bu yolların ayrılması” durumu... Bilirim... Kucağımda yeni doğmuş ikizlerimle, Coppola röportajı peşinde koşarken “Git!” demişlerdi bana da... 

İnsanın önce gücüne gidiyor, istenmiyor, beğenilmiyormuş gibi hissediyorsunuz... Sonra biraz zaman geçince... Sakinleşince... Durup şöyle bir düşününce... Belki de “Hayırlı oldu” diye bir cümle dökülüyor dudaklardan... Eminim ki Ece Temelkuran da yerleştiği Tunus’tan koltuğunun altında yepyeni bir kitapla dönecektir... Dönmeli, çünkü onun kelimelerine ihtiyacımız var... 

Acayip başladı bu yıl derken, hafta başı Söz Sende’de ağırladığım Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurulu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne’nin istifa haberini aldım. Tam da çocukların dolaplarını yanlış monte eden nakliyecilerle tartışıyordum ki... Kolilerin üzerinden atlayarak bulduğum ilk boş alanda aradım Türköne’yi... Ulaşamadım. Kim ne derse desin, kıvırmadan, yalan dolan beyanların arkasına sığınmadan dümdüz düşündüğünü söylemişti. “Atatürkçülüğü hakaret sayarım” deyişinin arkasında da bu tavır vardı, “19 Mayıs törenlerinde az mı dayak yedim; bu işkenceden çocukları kurtarmak lazım; hele o şiirler, nedir o çirkin Atatürk şiirleri” cümlelerinin altında da... İstifasına şaşırmadım, asıl şaşkınlığım bugüne kadar yazdıklarıyla böylesine çelişen bir makamı ilk başta neden kabul ettiği konusundaydı. Program çıkışı kendisine de söyledim. Gülümsedi. “Sizce o kurumu eleştirecek bir üyenin olması kötü bir fikir mi?” diye sordu. Bugün ise istifasının gerekçesi olarak “Türkiye hazır değilmiş” diyor. Katılmıyorum. Türkiye çok şeye hazır ama yol yordam önemli... Ne yaptığınızdan çok, nasıl yaptığınız kıymetli... Türköne’nin Atatürkçüler hakkındaki eleştirileri kesinlikle tartışılmalı... Ama o kurumun şapkası altında değil... 

Ve onca kutu boşalmış, kitaplar gelişigüzel yerleşmişken... Bir elimde Bertol Brecht, bir elimde Stephen King... “Bu kadar kitap nereye sığacak?” diye kara kara düşünüp dünyevi meselelere dalıp gitmişken, “Nedim Şener ile Ahmet Şık’ı bırakmadılar” diye bir mesaj geldi telefonuma... Ne yalan söyleyeyim, yoktu pek umudum zaten. Ama insan doğası işte, “Acaba mı?” diye düşünmeden edemiyor. Sevenleri içeride olanlara sabır diledim sadece... Bolca sabır! Ve taşınma kısmen bitmiş, kutular atılmış, yorgunluktan baş dönmeye başlamış, yer ayakların altından kayarken, eski Genelkurmay Başkanı’nın tutuklandığını öğrendim. İnsan düşünmeden edemiyor, “Zaten bir o dışarıdaydı, yerinde olsam ‘Beni de tutuklayın’ diyerek çoktan giderdim” diye ama... 

Darbe suçlamasını bir yere kadar anladık da, terörist iddiası? Biraz fazla olmamış mı? Adam bir devrin Genelkurmay Başkanı... Velev ki darbe planladı, şaşırmam... TSK’nın geleneğinde, kültüründe, adeta genlerinde var bu istek... Ama ya teröristlik? Yine elmalarla armutları karıştırmaya hazırlanıyor gibiyiz... Yani bende yarattığı his budur, naçizane... Annem Amerika’dan aradı ardından... “Yeni evde bakalım ne rüya göreceksin?” diye... Sesim çıkmadı!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.