22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara10°C
  • İzmir17°C
  • Berlin2°C

DÜNYA YAZARLARINDAN ÖZETLER

Dünyanın önde gelen basın organlarında 24-25-26 Ekim 2009 tarihlerinde öne çıkan güncel köşe yazıları...

Dünya Yazarlarından Özetler

27 Ekim 2009 Salı 11:40

Dünya Yazarlarından Özetler (24-25-26 Ekim 2009)

FOREIGN POLICY

Edward Luttwak: Amerika kendine Roma’yı değil, ondan sonra sekiz yüz yıl daha yaşayan Bizans’ı örnek almalı. İşte ondan çıkarabileceğimiz stratejik dersler:

1) Savaştan her zaman kaçın ama her zaman savaş başlayacakmış gibi hazır ol. Savaşmak için çok istekli değil ama idmanlı ol. Böyle olursan savaşmak zorunda kalma ihtimalin azalır.

2) Düşman ve zihniyeti hakkında istihbarat topla, davranışlarını sürekli gözle. Bu çabalar her zaman meyve vermeyebilir ama yine de hiçbir zaman boşa harcanmış sayılmaz.

3) Seferde güçlü ol ama çok uygun zamanlar hariç savaştan kaçın. İkna edilebilir olana karşı gücü mümkün olan en düşük dozda kullan.

4) Yıpratma savaşları ve işgal yerine manevra savaşını tercih et. Düşmanların yarın müttefikin olabilecekleri için amaç onları yok etmek değildir. Çok sayıda düşman tek bir düşmana yeğ olabilir çünkü onları birbirine saldırmaya ikna edebilirsin.

5) Savaşları güç dengesini değiştirerek bitir. Savaşta diplomasi barıştan daha önemlidir. “Silahlar konuştuğunda diplomasinin susacağı” safsatasına inanma. En iyi müttefikler düşmana en yakın olanlardır çünkü onunla nasıl savaşılacağını bilirler.

6) Fesat zafere giden en ucuz yoldur. Savaşın risk ve maliyeti ile kıyaslanamaz. Dini fanatiklere bile rüşvet verilebilir. Fanatikler davalarına ihaneti meşrulaştırmakta çok yaratıcıdırlar.

7) Diplomasi ve fesat yeterli olmadığında ve savaş kaçınılmaz hale geldiğinde, düşmanın zayıflıklarını kullanacak yöntemler seç, kuvvetlerini boşa harcamaktan kaçın ve rakibin gücünü yavaş yavaş yont. Bu çok zaman gerektirebilir. Ama aceleye gerek yok çünkü nasıl olsa bir düşman yok olunca yerine başkası gelecek.

FINANCIAL TIMES

Clive Crook: Bush ülkeyi sekiz yıl içgüdüleriyle yönetti. Şimdi Obama okuyup, uzmanlara danışıp düşünüp tartarak karar almak istiyor. Harika. Ama bu metot sağlık reformu konusunda uygulanabilir. Bir savaşı başlatırken de. Ama hali hazırda bir savaşın içindeysen bu kadar bekleme lüksün yoktur.

Stratejini bir an önce belirle, kendi halkına ve Afganlılara sat ve hızla uygula. Yoksa zemin kaybederiz, işin ucunu bir daha toplayamayız ve bozgun önce yavaş sonra aniden geliverir.

THE NEW YORK TIMES

Ross Douhat: Papa’nın kiliselerinden soğumuş Anglikanlara yaptığı açılımının arkasında yükselen İslam tehdidi yatıyor olabilir. İki kilise de Avrupa’da seküler çoğunlukla İslam arasında sıkışmış durumda. Anglikan Kilisesi’nin güçlü olduğu Afrika’da da İslam yayılıyor.

Papa İslam’la mücadele etme yanlısı. Canterbury Başpsikoposu ise İngiltere’de Müslümanlar için şeriat yasalarının uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu söylemişti. Vatikan’a karşı tarihi ve teolojik nedenlerle mesafeli olsalar da, kendi kilise liderlerinin İslam’a karşı çok yumuşak olduğunu düşünen çok Anglikan var.

THE WASHINGTON POST

David Ignatius: Dün Bağdat’ta yüzün üstünde insanı öldüren ve yüzlercesini yaralayan bombalar patlamadan önce Gen Petreaus’la beraber Bağdat üzerinde helikopterle turlarken aşağıdaki şehir giderek normalleşiyor gibi görünüyordu:

Okullar, polis karakolları, stadyumlar, tren istasyonları, parklar, pazarlar, nehir kıyısındaki lokantalar, inşaatlar ve sıkışık trafik. Her şeye rağmen Iraklılar geriye dönüş olmadığını söylüyor.

“Seçimden sonra Irak’ı kim yönetecek diye tartışıyoruz, bunu başka bir Arap ülkesinde yapabilir miyiz” diyorlar. Petraeus’a “Iraklılar yeniden ABD askerleri şehirlere dönsün isterler mi” diye sorduğumda “Irak egemen bir ülke. Buna onlar cevap verecek” diyor.

Fareed Zakaria: Afganistan’da asker artırımına gitmeden önce iyi düşünmeli. Obama “sert Başkan” imajı vermek için acele karar vermemeli. Son 18 ay içinde asker sayısı üçe katlandı. Şimdi 40 bin asker daha isteniyor.

Irak’taki artırımda sadece 20 bin ilave asker gönderilmişti. Yeni askerlerin neyi çözeceğini düşünüyoruz? Önemli olan strateji ve metot değişikliğidir. Zor coğrafyalarda, küçük ve saldırıya açık üsler bulundurmak akıl karı değil. Bırakalım böyle yerleri Taliban’a ve görelim bakalım onlar yerel halkla nasıl problemler yaşayacak?

Onlar bize vur-kaç yapacağına aynısını biz onlara yapalım. Yeni kuvvet göndermeden önce askerlerimizin ne yapacağına ve Afganistan’ın ne kadar kısmında aktif olacağımızı belirlememiz lazım.

Büyük nüfusu olan şehirlerde Petreaus’un Irak’ta yaptığı gibi emek-yoğun yöntemleri, geri kalan yerlerde ise Biden’ın önerdiği uzaktan mücadeleyi tercih etmeliyiz.

THE WALL STREET JOURNAL

Fener Patriği Bartolomeos: Küresel ısınma konusuna hem siyasi hem de ruhani açıdan yaklaşılmalı. Hayat kutsal olduğu gibi onu mümkün kılan ağ da öyledir.

Atlantik’teki su molekülleri Avrupalı ya da Amerikalı değildir. İngiltere’nin üzerindeki atmosfer parçacıklarının Muhafazakar ya da İşçi Partili olmadığı gibi.

Bütün dinlerin liderlerine ve takipçilerine bu konuya önem vermeleri çağrısında bulunuyoruz. Her şeyin bir ve birbirine bağlı olduğunu düşünen bizlerin sesi önemli.

THE NATIONAL INTEREST

Ted Galen Carpenter: Uluslararası diplomatik satrancı oynamasını bilmiyoruz.

Çin’in Asya’daki en büyük kabusu bir nükleer yarış yaşanması. Eğer Çin’in Kuzey Kore konusunda yardım etmesini istiyorsak Japonya ve Güney Kore’ye sağladığımız şemsiyeyi kaldırma tehdidinde bulunmalıyız.

Nasıl biz nükleer Kuzey Kore’den korkuyorsak, Çin de nükleer Japonya ihtimalinden çekiniyor. Bunu kullanmamız gerek.

THE DAILY STAR

Barry Eichengreen: Mark Twain bir keresinde “öldüğüm konusundaki haberler biraz abartılıyor” demişti. Merkez bankaları dolar alımlarını yavaşlatmış olsalar ve kriz Amerikan finans kağıtlarına olan ilgiyi azaltmış olsa Amerika bile doların ölümüyle ilgili haberler de abartılı.

Dolar artık değer kaybedecekse kendisinin de büyük problemleri olan Avrupa’nın parasına karşı değil Çin’in ve diğer benzer gelişen ekonomi paralarına karşı olmalı. Modellerimiz özellikle kısa vadede geleceği çok iyi tahmin edemiyor. Kriz başlayınca ben de doların değeri düşer demiştim ama arttı.

Uzun vadede OPEC dolar yerine bir sepet para ile satış yapmaya geçecektir. Herkese petrol sattıkları için tek bir para birimine bağlı çalışmaları artık mantıklı değil. Merkez bankaları da rezervlerini tuttukları paraları çeşitlendirecekler ve bütün yumurtaları tek bir sepete koymayacaklar. Ama bunun ötesinde doların yerini başka bir para alacak değil.

Avrupa ve Japonya’nın ekonomik sorunları bizden daha küçük değil. Çin parası, Şangay’ın birinci sınıf bir finans merkezi olacağı 2020’den önce sahneye çıkmaz. O zaman bile ancak sahneyi dolarla paylaşır onun yerini almaz.

Eğer ABD fütursuz politikalar uygular ve bunu kronik enflasyon izlerse tabii müspet olmak zorlaşır. Ama bu yüksek ihtimal değil. Amerikan Merkez Bankası (Fed) bir süre sonra faizleri arttıracaktır. Para basıp yabancıların elindeki dolarları değersizleştirmek fikri akla gelebilir ama kamu borcunun büyük bölümü Amerikalıların elinde ve onlar bu tür bir şeyi engellemek isteyeceklerdir.

Açıklar yüksek seyrederse bu vergilerin de artmasını gerektirir. Gevşek mali politika ile sıkı para politikasının birleşimi yüksek faizler, durgun yatırımlar ve düşük büyüme demektir. Bu durumda yabancılar da yerliler de dolardan kaçabilir. Şu anda hastanın durumu durağan. Ama hayat tarzını değiştirmezse o zaman işler kötü.

Khaled Diab: Filistinlilerin durumu trajedi ile fars arasında gidip geliyor. Sanki ezici bir işgal, ambargolar, ablukalar, yerleşim bölgeleri ve Gazze ile Batı Şeria’nın fiziksel kopukluğu yetmezmiş gibi bir de Hamas’la Fetih arasında kanlı ve dar görüşlü bir bölünmüşlükle yaşıyorlar.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.