22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara14°C
  • İzmir19°C
  • Berlin3°C

DİYARBAKIR CEZAEVİNDE YAŞANANLAR İÇİN ÖZÜR DİLENEMEZ Mİ?

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Elazığ'da gazetecilerin gündemle ilgili sorularını yanıtlladı

Diyarbakır cezaevinde yaşananlar için özür dilenemez mi?

22 Eylül 2010 Çarşamba 08:18

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Elazığ'da gazetecilerin sorularını yanıtlarken, tartışılan konulardan biri olan başkanlık sistemine ilişkin soruları şöyle yanıtladı:

''Konu aslında tam gündemde mi değil mi anlamış değilim. Esasen başkanlık sistemi de olsa, parlamenter sistem de devam edecek olsa, her halükarda bizim anayasa yapış biçimimiz ve anayasa içindeki üç bölenin üç birleştiren haline gelmesi noktasında çalışmamız lazım. Bence bunun öncelikli olan kısmı budur. Çünkü Türkiye'nin hala üstünde tam olarak uzlaşmadığı noktalar var. Onları çözemezsek parlamenter sistem veya başkanlık sistemi bence şu anda ikincil konu. Biz önce bizi bölen konularda nasıl uzlaşacağımızı çözelim. Yani kimlikler konusu, vicdan özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı, anayasanın nasıl bir süreçle yapılacağı, anayasanın içinde hangi ilkelerin bulunacağı... Bence Türkiye buralarda tartışsın. Başkanlık sistemi bildiğimiz bir sistem değil. Türkiye parlamenter sisteme alışkın. Parlamenter sistemin de hem temsil adaleti açısından hem yasamanın çalışması açısından hem çoğulculuk üzerine kurulu olmasından yana sıkıntılarımız var. Bu başkanlık sistemiyle giderilebilir mi emin değilim.''

Ümit Boyner, Kürt sorununa ilişkin bir soru üzerine de artık bu sorunun çözülmeme imkanının olmadığını, toplumun belli bir duyarlılığa geldiğini, herkesin çözüm istediğini ifade etti.

Sorunun çözümünde büyük uzlaşmaları beklemek gerekmediğini belirten Boyner, ''Küçük adımlar da atılabilir. Hem Kürtler bıktı şiddetten hem batıda yaşayanlar bıktı. Çözüm için çok iyi bir ortam var. Eylemsizlik sürecinin uzaması da önemli bir şey. Şiddet söylemi artık tüm söylemlerin dışına çıksın'' diye konuştu.

Başka bir soru üzerine de Boyner, referandum sonrasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile henüz bir temaslarının olmadığını ancak anayasa çalışmaları içinde tüm siyasi partilerle görüşmek istediklerini, siyasi iradeyi tartışmaların içinde tutmanın büyük önem taşıdığını vurguladı.

''ŞİDDET KÜLTÜRÜNE İSYAN EDİYORUZ''

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Boyner, Tunceli Girişimci Kadınlar Derneği'nin düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmada ise, yeni anayasa çalışmalarına değinerek, ''Laik Türkiye Cumhuriyeti bir din devleti değildir. Aynı şekilde Cumhuriyetin bir devlet dini ve devlet mezhebi de olamaz. Yeni anayasada devletin tüm inançlara eşit mesafede durması, her vatandaşa bireysel özgürlükleri çerçevesinde hizmet vermesi esas olmalıdır'' şeklinde konuştu.

Yıllardır kaynakların, birikimlerin büyük bölümünün her alanda daha iyi, daha yenilikçi, daha verimli üretmek yerine çatışmak için kullanıldığını ifade eden Boyner, şöyle devam etti:

''Bireylerin haklarını garanti altına almak kadar bu hak ve özgürlüklerden en etkili şekilde yararlanacak yenilikçi, üretken bakış açısına sahip nesillerin yetiştirilmesini sağlayan köklü bir eğitim reformuna da çok ciddi ve acilen ihtiyacımız var. Özgürlüklerin garanti altına alındığı bir ortamda nitelikli eğitime sahip, küresel düşünen ve hareket edebilen, sürekli sorgulayan genç nesiller bizi daha ileriye taşıyabilir. Bu sebeple uzun yıllardır yaşadığımız şiddet kültürüne isyan ediyoruz. Bu ülkeyi hedeflediğimiz gelişmişlik düzeyine taşıyacak birer bilim adamı, sanatçı, girişimci, siyasetçi, sporcu olacak, pırıl pırıl küçücük beyinlerin bu şiddet ve kaos ortamında heba olmasına, nefret kültürü içinde kutuplaşmalara itilerek yetişmelerine isyan ediyoruz. Bu atılımı gerçekleştirecek gencecik beyinlerin hayatını kaybetmesine, ailelerin yaşadığı acılara isyan ediyoruz. Şiddetten beslenen hoşgörü ve uzlaşı kanallarını baştan tıkayan zihniyetleri reddediyoruz. Bugüne kadar gelen ve devam edeceğini ümit ettiğimiz eylemsizlik sürecinin artık sürelere ve mühletlere bağlı olmadan devamı esastır.

Bu eylemsizliğin artık bir kalıcı barış ve huzur ortamına dönüşmesini sağlayacak şiddetten arındırılmış söylem ve tutumun bir bütünlük içinde sürdürülmesi şarttır. Ben şahsen içimde şiddetin bitmesiyle ilgili daha derin bir ümit beslemeye devam ediyorum. Kürt sorununun hiç şüphesiz kalıcı çözümü büyük adımlar, büyük uzlaşmalar gerektirebilir. Yine de çözüm için adım atmaya kararlı olduğumuzu gösteremez miyiz? Örneğin eylemsizliğin yarattığı göreceli huzur atmosferi ilk adımların atılmasına yardımcı olabilir. En azından küçük adımları hayata geçiremez miyiz? Özalp'teki Muğlalıpaşa Kışlası'nın adı hemen değiştirilemez mi? Diyarbakır hapishanesinde yaşananlar için özür dilenemez mi? Tüm bu zorluklar çerçevesinde bu güzel coğrafyada umudunu yitirmeyen, hoşgörü ortamını canlı tutmaya, üretmeye, istihdam yaratmaya çabalayanların çoğalmasını ümitle karşılıyoruz.''

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.