22 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Diyarbakır16°C
  • Ankara17°C
  • İzmir21°C
  • Berlin3°C

DİYARBAKIR 5 NO'LU CEHENNEMİ - SİLİVRİ 5 YILDIZLI OTELİ!

Yıllarca Diyarbakır 5 no'lu cehenneminde tutuklu kalan yazar Mesut Baştürk, Diyarbakır cezaevi ile Silivri cezaevini karşılaştırdı.

Diyarbakır 5 no'lu cehennemi - Silivri 5 yıldızlı oteli!

05 Haziran 2012 Salı 00:05

Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tahliyeleri nedeniyle gündeme gelen Silivri Cezaevi koşulları basında epeyce yazılıp çizildi.

Basının ve usta kalemlerinin Silivri Cezaevi’ndeki koşullarla ilgili yapılan yorumlar karşısında ben de Diyarbakır Cezaevi’nde yapılan uygulamaları hatırlatmak için, Silivri Cezaevi’ndeki uygulamalarla karşılaştırmak istedim.

İkisi de cezaevi, 5 No’lu Diyarbakır’da, Silivri Cezaevi Silivri’de.

5 No’lu cezaevinin kapısından içeri giren, bok dolu hücrelere gidinceye kadar kalas ve coplarla öldüresiye dövülürdü.

Silivride fiziki işkence yoktur.

5 No’lu da yatan her tutuklunun yediği cop ve kalasları birbirine eklerseniz Diyarbakır’dan Silivri’ye yol olur.

Silivri’de cop ve kalas yoktur.

5 No’lu da hücrelerde sabahtan akşama kadar esas duruşta beklemek bir kuraldı.

Silivri’de esas duruşta saatlerce beklemek diye bir kural yoktur.

5 No’lu da ırkçı içerikli 45 marşı, İstiklal Marşı’nın on kıtasını, Atatürk’ün hayatını, resmi tarihi, bir haftada öğrenmek mecburiyeti vardı. Öğrenemeyenler hergün ekstradan işkence görmekle karşı karşıyadı.

Silivri’de marş söyleme işkencesi yoktur.

5 No’lu da her gün sınav vardı. Tutukluların sorulan sorunun noktasından virgülüne kadar bilmesi zorunluydu. Örneğin; “İstiklal Marşı’nın dokuzuncu kıtasının, üçüncü bendi nedir?”

Tutuklunun soruyu bilmemesi durumunda başta kendisi, daha sonra tutukluya ders veren öğretmeni ve tüm tutuklular işkenceden geçirilirdi.

Silivri’de sınav yoktur.

5 No’lu da Türkçe bilmemek suçtu. Tutuklu kendisine yabancı olan bir dili en geç bir haftada öğrenmek zorundadaydı.

Silivri’de Türkçe’nin dışında başka bir dil bilmemek suç değildir.

5 No’lu da pencereler kışın açılırdı, yazın kapanırdı.

Silivri’de pencereler kışın kapanır, yazın açılır.

5 No’lu da kaloriferler kışın soğuklarında yanmaz ama yazın kavurucu sıcaklarında yanardı.

Silivri’de kaloriferler kış aylarında yanar, yaz aylarında yanmaz.

5 No’lu da geceleri esas duruşta yatılırdı.

Silivri’de tutuklular geceleri istediği gibi yatar.

5 No’lu da geceleri tuvalete çıkmak yasak ve suçtu.

Silivri’de geceleri tuvelete çıkmak suç değildir.

5 No’lu da tutuklular banyoya sürüne sürüne ve coplanarak giderlerlerdi.

Silivri’de tutuklular banyoya sürünerek ve coplanarak gitmezler. Silivri’de tutuklular banyoya, banyo havlusuyla giderler.

5 No’lu da banyo, esas duruştaki çırılçıplak tutukluların üzerine buz gibi tazyikli su sıkılarak yıkanma işlemi yapılırdı. Tutuklular koğuşlarına tekrar sürüne sürüne dönerken, üstlerinden askerlerin cop, kalas ve postal darbeleri eksik olmazdı.

Silivri’de tutuklular banyoda esas duruşta beklemezler. Gardiyanlar tutuklulara tazyikli soğuk su sıkmaz. Silivri’de banyoda haftanın iki günü sıcak su akar.

37906

5 No’lu da tutuklular hastalanıp doktora gidince kobay olarak kullanıldılar. Miadı geçmiş ilaçları içtiler. Sıhhıye erler ilaçları, kaynatılmamış kör demir iğnelerle yaptılar. Farklı ilaçları bir tek iğneyle onlarca hastaya enjekte ettiller.

Silivri’de tutuklulara mikrop enjekte etmediler.

5 No’lu da tutuklulara enjekte edilen mikroplardan, açlık ve susuzluktan yüzlerce tutuklu verem hastalığına yakalandı. 5 No’lu da veremliler koğuşu açıldı.

Silivri’de veremliler koğuşu hiç açılmadı.

5 No’lu da tutuklulara bir günde içmek için en fazla bir bardak su, yemek için her öğün bir lokma ekmek verildi.

Kuru fasulyeler fareli, ıspanaklar çamurlu, karpuz kabuğuyla, üzümler sapıyla zorla yedirildi. Yemekler fare pisliği ya da bilinmeyen maddelerle doluydu.

Silivrideki tutuklulara yemek olarak gayri insani menüler verilmedi.

5 No’lu da genellikle musluklardan su akmazdı.

Silivri’de musluklardan 24 saat su akar. Silivri’de ki tutuklular kantinden temiz su alıp içebilirler.

5 No’lu da görüşe giderken sıra dayağından geçirilirdi . Görüşme en fazla bir dakika sürerdi. Türkçe bilmeyen aileler bir dakika bile konuşamadan giderdi.

Silivri’de görüşmeler 45 dakika sürer.

5 No’lu tarihinde hiç bir tutuklu yakınlarına telefon açamadı.

Silivri’de haftada bir telefon etme hakkı var.

5 No’lu da bir kişilik hücrelerde yirmi kişi kalırdı. Oturacak yer kalmadığı için aylarca ayakta durmak zorunda kalınırdı.

Silivri’de koğuşlar üç kişiliktir. Her tutuklu bir yatakta yatar.

5 No’lu da işkence, zülüm, zorbalık, aşağılama, inkar, baskı, açlık, susuzluk, vahşet vardı.

Silivri’de koğuşlarda, mutfak, 21 kanallı televizyon, ısıtıcı, kitaplık, masa, sandalye vardır.

5 No’lu da tutukluların talepleri: “İşkence yapılmasın, mahkemelerde savunma hakkı olsun.”

Silivride tutuklu talepleri: “Kahve içmek için kahve makinesi, sıcak havalarda vantilatör, banyo için bornoz ve doğum günü kutlamaları için doğum günü pastası verilsin.”

5 No’lu da her gün, cumartesi, pazar dini bayram demeden, her gün havalandırmaya çıkılırdı, sabahtan akşama kadar işkence yapılırdı.

Volta atmak için yapılan havalandırmada sabah 9-12 arası ile öğlen 14-17 arası tüm tutuklular marş eşliğinde cop, kalas, demir çubuklarla dövülür, süründürülür, bok lağımına batırılır, bok yedirilir, çiş içirilir, çırılçıplak soyulur, makatlarının içi tek tek kontrol edilir, makata sigara ve cop sokulurdu.

Silivri’de havalandırmalarda volta atılır.

5 No’lu da tutuklulara mahkemelere giderken içlerinde binlerce bit bulunan montlar giydirilirdi.

Silivri’de bitli mont uygulaması yoktur.

5 No’lu da tutuklular mahkeme salonunda sabahtan akşama kadar esas duruşta bekletilirdi. Tuvalete çıkmak, sağa dönmek, sola bakmak, konuşmak, kaşınmak, yakınlarına bakmak yasaktı.

Silivri’de tutuklular mahkemelerde yakınlarına el sallayabilir, öpücük gönderebilir.

5 No’lu da geceler bile çok ürkütücüydü. Gecenin herhangi bir saatinde uyuyan tutuklular, askerler tarafından saldırıya uğrar, öldüresiye dövülürdü.

Silivri’de tutuklular gece baskınlarını ve korkusunu hiç bilmezler ve yaşamazlar.

5 No’lu da her hafta arama bahanesiyle bütün yataklar, döşeklerin pamukları ortaya saçılır. Her şey birbirine karıştırılır. Tutukluların bitli giysileri, asker postalların altında ezilirdi.

Silivri’de koğuş aramalarında eşyalar birbirine karıştırılmaz.

5 No’lunun dört bir tarafında işkenceden insan çığlıkları hiç eksik olmadı.

5 No’lu da, işkencelere karşı başta PKK olmak üzere Özgürlük Yolu, DDKD, Rizgari, Kava, Kuk, Tikko ve TKP’li tüm tutukluların ölümüne direnip, ölüm oruçları, açlık grevleri ve direnişlerde yetmişe yakın tutuklunun hayatlarını kaybetmesi, binlercesinin kalıcı sakatlıkları pahasına, zorbalığı ve zulmü yerle bir ettiler.

Dünyanın en kötü cezaevi seçilen, Diyarbakır Cezaevi’nde yapılan uygulamalar, neden Silivri’de uygulanmıyor diye bir isteğimiz asla olamaz.

Ama Diyarbakır Cezaevi’nde binlerce tutukluya karşı yapılanların hesabını sormak istiyoruz. İşkence yapın emrini verenlerle, işkenceyi yapanların yargılanmalarını istiyoruz.

Silivri Cezaevi’nde tutuklu olanların hiçbir düşüncesini benimsemiyorum.

Cezaevlerinde yatan tüm tutuklu ve hükümlülerin dili, dini, rengi, düşüncesi, ne olursa olsun kötü cezaevi koşullarında yaşamalarını ve insan haklarının ihlal edilmesini asla kabullenmiyorum.

Ahmet Şık ve Nedim Şener’in kayıp 375 gününün hesabını soranların ve tüm kamuoyunun Diyarbakır Cezaevi’nde onlarca ölü, yüzlerce yaralı, binlerce sakat, on binlerce mağdur kalan tutuklunun da kaybolan yıllarının hesabını sormaya davet ediyorum. (ilkehaber.com)

Mesut Baştürk- Yazar

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.