DEMİRTAŞ: ‘PARÇALANMIŞ BEDENLER ARASINDA ÇOCUKLARIMI ARADIM’
Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik’ iddiasıyla yargılandığı davada ifade veren HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, partisinin Diyarbakır’da düzenlediği mitinge IŞİD tarafından düzenlenen bombalı saldırı sırasında yaşadıklarını anlattı.
23 Şubat 2017 Perşembe 17:02
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) tutuklu Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla açılan davanın duruşması, İstanbul Kartal’da bulunan Anadolu 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Demirtaş, duruşmaya tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi’nden SEGBİS sistemi ile katılırken, çok sayıda avukat da duruşmada hazır bulundu.
Avrupa Sosyalistleri Partisi (PES) Genel Başkanı Sergey Stanishev, İsveç Sol Parti Başkanı Jonas Sjöstedt ve beraberlerindeki heyet ile HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ve HDP’li vekiller de duruşmayı takip etti.
‘Adresin?’ diye soran mahkemeye yanıt: TBMM
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, mahkeme heyetinin adresini sorduğu Demirtaş “Türkiye Büyük Millet Meclisi” diyerek yanıt verdi.
Diyarbakır’daki saldırıyı anlattı
Demirtaş savunmasında 5 Haziran 2015’te HDP’nin Diyarbakır’da düzenlediği mitinge IŞİD tarafından düzenlenen bombalı saldırı sırasında yaşadıklarını da anlattı.
Demirtaş’ın savunmasından bazı bölümler şöyle:
‘Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik’ ettiğim iddia edilmiş. İddianamede bu suçu somut olarak nasıl işlediğim anlatılmamış. Bir gazeteye karşı hakaret ve aşağılama söylemi, nasıl TCK-216’ya denk geliyor ben bunu çözemedim. Selahattin Demirtaş hakkında başlatılmış olan siyasal linç kampanyasına benim de katkım olsun diye hazırlanmış olan bir iddianamedir.
Ben bir siyasetçiyim ve savunmamı siyasi kimliğimi de göz önünde bulundurarak yapmak zorundayım. Söz konusu iddianamede müşteki avukatları şikayet dilekçelerinin başlığının değiştirilmesinden oluşturulmuş. Şikayet dilekçesinin başlığı değiştirilmiş ve iddianame diye yazılmıştır. Biraz önce cezaevinden odamdan çıkarılıp, buraya getirilene kadar baktım iddianameye. Gerçekten yasama organının bir üyesi olarak bu iddianameden üzüntü duydum. İddia makamı ve savcılar partime ve siyasi görüşlerimize değer vermek zorunda değiller ancak saygı duymak zorundalar. Şikayet dilekçesinin tek bir cümlesini değiştirmeden iddianameye dönüştürmek iddianame değildir.
Partimin Diyarbakır mitinginde benim konuşma yapmaya çıkacağım esnada bir patlama yaşandı. Korumalarım araçtan inmeme izin vermediler. Ama ben korumaları da iterek araçtan indim ve orada ki vahşeti gözlerimle gördüm. Benim yanımda onlarca parçalanmış beden, birçoğu da tanıdığım arkadaşımın cenazesi taşındı. Makam aracım ve koruma aracım da dahil ambulanslarla birlikte yaralıları taşıdılar. Patlamanın olduğu noktaya 20 metre mesafeye iki küçük kızım, eşim, annem, babam ve bütün ailemde vardı. Çocuklarım ve ailem o mitingde katledilen hiçbir insandan kıymetli değil. Ama ben parçalanmış bedenlerin arasında çocuklarımı da aradım. Evet, bir vahşet tablosuna tanıklık ettim. O gün mitingde patlama oluncaya kadar bütün seçim kampanyası boyunca parti binalarımıza, seçim binalarımıza toplamda 170 saldırı gerçekleştirildi.
Adana ve Mersin il binalarımız bomba ile havaya uçuruldu. Ve bu saldırılar devam ederken partime ve partililerime, dönemin Başbakanı Davutoğlu her mitingde bizi hedef gösteren söylemeler söylemeye devam ediyordu. Müşteki gazetenin de içerisinde bulunduğu iktidar yanlısı basın da bizi hedef gösterici yüzlerce yayın yapıyorlardı. Bütün bu saldırıların nedeni Başbakan’ın hedef göstermesi, güvenlik güçlerinin tedbir almaması ve gazetelerin bu hedef göstermeyi yaymasıydı. Şimdi, bu hedef göstermelerle ilgili ve saldırılarla ilgili, katledilen ve yaralanan arkadaşlarımla ilgili, toplamda iki kişi yargılanıyor. Biri Diyarbakır mitingimizi bombalayan kişidir, diğeri de benim. Burada ki garipliğe dikkat çekmek istiyorum.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.