DEMİRTAŞ: KÜRT ALLAH BİRDİR DESE BUNLAR YOK DİYECEKLER
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında sıcak gündemle ilgili konulara değindi.
19 Kasım 2013 Salı 16:27
BDP Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş, cezaevlerinde yaşanan sürgünlere değinerek, "Gerekçesi nedir? Neye yer açıyorsunuz? Bu kadar siyasi tutsak yetmedi mi? Yeni operasyonlar ve tutuklamalar için yer mi açıyorsunuz? Başbakan'ın cezaevlerinin boşalacağını söylemesi bu mudur? Cezaevleri boşalacak' demek kolaydır. Ama lafla cezaevleri boşalmıyor" dedi.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demirtaş, konuşmasına 16 Ekim 2000 tarihinde Paris'te sürgünde yaşamını yitiren Ahmet Kaya'yı anarak başladı. Demirtaş, "Ahmet Kaya şahsında yürütülecek tartışmalar var. Sembolleşmiş bir isim olması vesilesiyle ve yakın tarihte gerçekleşen trajik yaşam hikayesi ile Ahmet Kaya dostumuz Başbakan'ın gündeminde. Ahmet Kaya bu ülkede yaşanan benzeri trajedilerin ne ilki ne de sonuncusudur. Şimdi deniyor ya uzun yıllardır vatanına hasret olan sürgün olan sanatçılar, 37 yıldır vatanına gelemeyen sanatçılar diye tabi bunlar trajedidir. Bunların acısından yaşadığı trajediden utanç duymak ve özür dilemek elbette ki bir erdemdir. Bunların bir gün yaşanması gerekiyordu. Ahmet Kaya ve onun gibiler bu ülkede onuru ile sanatını yapan herkes gibi bu ülkenin demokrasi harcına katkı sunmuş herkes gibi bu devletten bir özür alacakları var. Başbakan ya hesap hatası yapıyor ya matematiği zayıf. 37 yıldır hasret koyanlar nasıl hesap verecek diyor. Bunun 12 yılı senin döneminde geçmiştir. Bu nasıl bir hesap anlamadı. Sen bu üçte birin hesabını ver" diye konuştu.
'Sürgündeki gazeteciler dönebilecek mi?'
Demirtaş, AKP hükümetinin 12 yıllık iktidarı döneminde Avrupa'da binlerce Ahmet Kaya ve Şivan Perwer'in olduğunu belirterek, "Koma Berxwedan, Amed meydanında konser verebilecek mi? İşte bunlar samimiyet testinin parçası olacak. Ahmet Kaya sürgünde yaşamını yitirdi ama gazeteciler ve aydınlar gibi on binlerce Kürdistanlı kendi vatanına dönmenin hasretini yaşıyor. Mesela Gazeteci Baki Gül, Erdal Er, Cahit Mevran, Günay Aslan dönebilecek mi? Orada çocuğu olmuş ve 30 yıldır köyüne gelememiş aileler var. Ahmet Kaya için yüreğimiz yanıyorsa Aran Tigran'ın cenazesi vasiyetiydi ama halen getirilemedi" ifadesini kullandı.
Seyit Rıza vurgusu
Demirtaş, Seyit Rıza'yı anarak konuşmasına şöyle devam etti: "Dersim ile ilgili gerçekleri konuşacaksak, Dersim'in yaşadığı acılarla konuşacaksak Seyit Rıza'nın başına gelenleri ve onun şahsında Dersim'de Aleviliğe ve Kürtlüğe yapılan hakareti konuşmadan Dersim'i anlayamayız. Yüreği Dersim ile atanların içindeki tarihsel yaralardan biridir. Seyit Rıza ile ilgili parlamentoda defalarca girişimde bulunduk. En azından mezar yerinin tespit edilmesi, itibarının iade edilmesi ve devlet adına özür dilenmesi için girişimde bulunduk. Parlamentodan tık yok. Hepsinde AKP iktidardadır. Seyit Rıza'yı yok sayarak bir özür olur mu? Bunların hepsi acıların ve yaşanan trajedilerin siyasete alet edilmesinden başka bir şey değildir o zaman. Seyit Rıza meselesi de budur. Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edilmesi meselesi özür dilenmesi ve onurunun iade edilmesi gereken meselelerden birisidir. Alevilerle ilgili bir rahatlama ve açılım yapmak istiyorsanız bu önemli fırsattır. Torununuza Ali ismi koymanız önemlidir, fakat bu Alevilerin sorunlarına çözüm değildir."
'Bu toplum aptal bir toplum değildir'
Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da olduğu zamanlarda cezaevlerinden sürgünlerin de yaşandığını hatırlatan Demirtaş, "Bu toplum aptal bir toplum değildir. Sürgünler için Diyarbakır'da ağlarken, 300 mahkumu binlerce kilometre uzaktaki bir cezaevine gönderiyorsan, senin sürgün anlayışında yanlışlık ve bir sakatlık var. Bir yandan sürgünler gelsin diyorsun bir yandan kendi elinle cezaevine koyduğun insanları sürüyorsun. Adalet Bakanlığı'ndan bu konuda açıklama bekliyoruz. Gerekçesi nedir? Neye yer açıyorsunuz? Bu kadar siyasi tutsak yetmedi mi? Yeni operasyonlar ve tutuklamalar için yer mi açıyorsunuz? Başbakan'ın cezaevlerinin boşalacağını söylemesi bu mudur? Yeni siyasi operasyonlarla mı bu çözüm sürecini yapacaksınız" dedi. Demirtaş, sürgüne 322 tutsağın aniden gönderildiğini belirterek, bunun iktidarın güvenilirlik konusunu tuzla-buz ettiğini söyledi.
'160 ölümcül hasta tutsak serbest bırakılmayı bekliyor'
"Kürt olduğu için, Kürdistan dediği için tutsaklar içerdedir" diyen Demirtaş, "Sen onların kullandığı sözcükleri Diyarbakır'da kullanırken onları da sürüyorsun. Özellikle hasta tutsaklar açısından en büyük gerilimi yaratacak sonuçlar doğurabilir. 160 ölümcül hasta tutsak serbest bırakılmayı bekliyor. Cezaevleri toplumun en hassas olduğu yerlerdir. Cezaevleriyle ilgili somut bir şey yapılmazsa hiçbir şey ilerlemez. Bu nutukların hepsi suya yazılmış yazı gibidir. Cezaevinden cenaze çıkarsa yaratmaya çalıştığınız umut tuzla buz olur" dedi. Demirtaş, cezaevlerinde yapılan uygulamaların savaş uygulaması olduğuna işaret ederek, iki eli ve ayağı olmayan tutsakların hücrede tutulduğunu söyledi.
'Hasta tutsaklara ilişkin taahhütlerini bile yerine getirmediler'
Demirtaş, Başbakan'ın hasta tutsakların serbest kalmasına ilişkin bir mesaj vermesi durumunda savcıların hemen görevini yapacağını belirterek, "İktidar buna ilişkin tek bir cümle kurmadığı için bu insanlar yaşam mücadelesi veriyorlar. Sürecin başından beri konuştuğumuz en hassas konular hasta tutuklular ve siyasi tutuklulardır. Hükümet bu konuda kimseye taahhütte bulunmadım diyemez. Bu yerine getirilmesi gereken bir meseledir. Bu konudaki taahhütlerini yerine getirmediler. Defalarca bu konu Adalet Bakanlığı ile görüşülmüştür. Cezaevlerindeki bu drama artık sona verilmeli. 'Cezaevleri boşalacak' demek kolaydır. Ama lafla cezaevleri boşalmıyor. Hasta tutsaklara ilişkin bir iyi niyet can çekişen süreç açısından olumlu olacaktır. Bunları görmezden gelen hükümet cezaevlerini nasıl boşaltacak. Genel af tartışması Başbakan'ın iradesi dışında çünkü kendisinin böyle bir isteği yok. Hasta tutsaklar bile çıkamıyorken kim senin lafınla heyecanlanacak ki" ifadesini kullandı.
'Devlet neyse cezaevlerinde ortaya çıkar'
Demirtaş, cezaevlerinin bir devletin aynası olduğuna işaret ederek, "Devlet ve vatandaşın aracısız, doğrudan yüz yüze temasa geçtikleri ender yerlerden birisidir cezaevleri. Devlet neyse cezaevlerinde ortaya çıkar. Devlet cezaevlerinde kendini saklayamaz. Türkiye'nin hangi cezaevine giderseniz gidin orada insan onurunun ayaklar altına alındığını görürsünüz. Biz vatandaş kanunlar karşısında cezaevine özgürlüğünü kaybeden şekilde düşmekle devlet karşısında onurunu kaybetmez. Türkiye cezaevlerinde işte bunlar yaşanıyor. Pozantı'da çocuklara yapılanlar bir devletin ne kadar alçalabileceğinin göstergesiydi. Oradaki yöneticiler ve gardiyanlar şahsında bir yönetimin ne kadar alçalabileceğinin göstergesiydi. Bunlar asla bir toplumda göz ardı edilmeyecek hassas konulardır. Bunu görmeyelim, onların ailelerinin yaşadığı dramı unutalım diyenler kendini kandırmış olur" dedi. Demirtaş, cezaevleri konusunda partililerin de çok daha fazla duyarlı olması gerektiğini söyledi.
Rojava vurgusu
Rakka'da yönetim ilan eden İŞİD'in uygulamalarını sıralayan Demirtaş, "Buna karşı kaygılıyız diyen yok. Neye karşılar? Rojava'da kurulan ortak meclise karşı çıkıyorlar. Bunlardaki zihniyet bu. 'Oldu bittiye izin vermeyiz' diyorlar bir yandan 'Kadınlar sandalyeye oturamaz' diyenlere izin veriyorlar. Kürt Allah birdir dese bunlar yok diyecekler. Bu kadar tarihsel korkularla hareket ediyorlar. Başkasının malını, mülkünü gasp mı ettiler. Kendi topraklarında kendilerini yönetmek istediklerini söylediler. Şimdi bundan kaygı duyuyorlar. Afganistan'dan, İngiltere'den, Bağdat'tan gelip orada kelle uçuranlar, kadın ve çocuk kesenler bunlarda kaygı uyandırmıyor. Onlara para veriliyor, buradaki kamplarda eğitim yapmalarına izin veriliyor. Diyarbakır'a ahkam kesmek kolay. Demokrasi mikrofonda konuşurken kolay, Rojava sınırında 3 kişi geçerken infaz etmenin hesabını vermek zor. Mikrofonda geçmiş 80 yılın hesabını başka iktidarlardan sormak kolay ama kendi iktidarın döneminde sadece 72 kişi yürüyüşlerde öldürülmüştür bunun hesabını vermek zor. Tek biriyle ilgili ceza alan yok. Yahya Menekşe, Aydın Erdem, Şerzan Kurt, Halil İbrahim Oruç, Murat İzol, Medeni Yıldırım, Ethem Sarısülük gibi tam 72 kişi sokakta devlet eliyle katledildi. Tıpkı Rojava sınırında olduğu gibi" dedi.
'Sizin döneminizle ilgili kim hesap soracak'
72 kişinin listesini elinde kaldıran Demirtaş, "2 kişinin hesabını sorun biz tamam diyelim. Bunlarla ilgili ne özür dileyen ne hesap soracağız diyen var. Varsa yoksa CHP şunu yaptığı diyorlar. Siz de bunları yaptınız. Bunlarla ilgili kim özür dileyecek. Sizin döneminizle ilgili kim hesap soracak" ifadesini kullandı. Demirtaş, anayasa konusuna değinerek, AKP'nin artık Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda yer almayacağını ifade ettiğini söyledi. Demirtaş, "'Biz her şeyi yaptık' diyorlar ya. Uzlaşma komisyonu dediğin şeyde kimin kaç kişi ile temsil edildiğinin önemi yok. İçiniz rahatlayacaksa bizsiz anayasa olur Sayın Başbakan. İçiniz rahatlasın korkmanıza gerek yok. Ama o anayasa sizin anayasanız olur. Bizsiz anayasa yapamazsınız demiyoruz. Ama bizim içinde olduğumuz hepimizin anayasasını yapmak istiyorsanız hepimizin orada olması lazım. Sizin anayasanızı yapmak için o masayı deviriyorsunuz" diye konuştu.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.