DEMİRTAŞ İÇİN AVRUPA KONSEYİ’NE BAŞVURU YAPILDI
Diyarbakır Barosu, Selahattin Demirtaş’a ilişkin AİHM Büyük Daire kararının yerine getirilmemesi gerekçesiyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne başvurdu.
19 Ekim 2021 Salı 01:17
Diyarbakır Barosu, HDP’nin tutuklu bulunan eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararının uygulanmaması üzerine Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi’ne başvuruda bulundu.
Yapılan başvuruda, AİHM’in Demirtaş hakkında 22 Aralık 2020’de verdiği karar hatırlatıldı. AİHM’in Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devam ettirilmesinin ihlalleri sürdüreceği ve Türkiye’nin Sözleşmenin 46/1. maddesi uyarınca Mahkeme’nin kararına uyma yükümlülüğünü ihlal edeceğinin belirtildiği hatırlatıldı.
Türkiye Hükümeti’nin bu bildirimin yapıldığı tarihe kadar AİHM karanında yer alan bireysel önlemleri uygulamadığını vurgulayan Diyarbakır Barosu, Demirtaş’ın halen Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutulduğunu kaydetti.
‘Bağlayıcı karar uygulanmadı’
30 Aralık 2020’de, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 6-8 Ekim 2014 olaylarına müdahil olmakla suçlanan Demirtaş ile aralarında eski HDP milletvekilleri de bulunan 107 kişi hakkında yeni bir iddianame düzenlediği bilgisine yer verilen başvuruda, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargı sürecinde, AİHM’nin derhal salıverilmeye dair ihlal kararının gereği yerine getirilmeyerek bağlayıcı mahkeme kararının aksine Demirtaş’ın tutuklu yargılanmasına devam edildiği kaydedildi.
Demirtaş’ın tutukluluğuna dayanak yapılan gerekçelerin, Daire tarafından ele alınan aynı gerçekler ve olayların yeniden vasıflandırılması niteliğinde olduğunun gözlendiğini belirten Baro, bu nedenle devam eden tutukluluk ile AİHM tarafından tespit edildiği gibi Demirtaş’ın haklarının ihlalinin sürdürüldüğüne dikkat çekti.
Diyarbakır Barosu, Bakanlar Komitesi’ne şu çağrılarda bulundu:
* Selahattin Demirtaş/Türkiye (No. 2) kararı nitelikli denetim prosedürü altında izlenmek üzere sınıflandırılmalı ve siyasi amaçlarla milletvekillerinin tutuklanmasına özgü Sözleşmenin 5. ve 18. maddelerinin ihlalleri başlığı altında öncü dava olarak kabul edilmelidir.
* AİHM’in kararının gereği olarak Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması için çağrıda bulunulmalı ve Büyük Dairenin de tespit ettiği gibi Demirtaş’ın devam eden tutukluluğunun Mahkeme’nin ihlal tespitinde bulunduğu haklarının ihlalini devam ettirdiği belirtilmelidir.
* Büyük Daire kararının Selahattin Demirtaş’ın devam eden tutukluluğunu da kapsadığı vurgulanmalıdır. Kararın AİHM tarafından da değinildiği gibi olgusal ya da yasal dayanakları ciddi ölçüde benzer olan gelecekte ileri sürülebilecek suçlamalara veya yapılabilecek tutuklamaları da kapsayacağı vurgulanmalıdır.
* Büyük Daire’nin, Demirtaş’ın tutuklanmasının yolunu açan Anayasa değişikliğinin Sözleşmenin yasallık standardını karşılamadığı ve değişikliği müteakiben başlatılan tüm işlemlerin hukuka aykırı sayılması gerektiği tespiti de dikkate alınarak, anayasa değişikliği ile dokunulmazlığının kaldırılmasından sonra Demirtaş’a yöneltilen tüm ceza yargılamalarının durdurulması ve düşürülmesi konusunda çağrıda bulunulmalıdır.
* Türkiye hükümetinden, AİHM’in Demirtaş’ın ifade özgürlüğünü kullanmasının hukuka aykırı şekilde ona karşı bir suçun delili olarak kullanıldığı ve Sözleşmenin 5/1. madde ile birlikte 18. maddesinin ihlal edildiği tespitlerine uygun şekilde Demirtaş’ın soruşturulmasında ve tutuklanmasında bulunan çoğulculuğu bastırma ve siyasi tartışma özgürlüğünü sınırlama örtülü amacını taşıyan tüm suçlamaların düşürülmesi de dahil olmak üzere, keyfi yargı süreçlerinin önüne geçmek adına önleyici yasal tedbirlerin alınması talep edilmelidir.
* Bu konu kapsamında AİHM kararının yerine getirilmesi için bir zorunluluk olan ‘eski hale iade’nin (restitutio ad integrum) Demirtaş’a yönelik siyasi faaliyetler ve ifadeler nedeniyle tutuklanma ve yargılanma biçiminde kendini gösteren yargısal tehdidin son bulmasını gerektirdiği vurgulanmalıdır.
* Türkiye hükümetinden, AİHM kararının gereğinin yerine getirilmesi ve adil bir yargılamanın yapılarak, keyfi yargı süreçlerinin önüne geçmek adına önleyici tedbirlerin alınması gerektiği belirtilmelidir.
* Selahattin Demirtaş’ın devam eden tutukluluğunun AİHM’in nihai kararlarının bağlayıcı niteliğine ilişkin Sözleşmenin 46. maddesini ihlal ettiği ve bunun Türkiye aleyhine Sözleşmenin 46/4. maddesini uygulanabileceği hatırlatılmalıdır. (Karınca)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.