DEMİRTAŞ: AYRILMAYI İSTESEK BUNU KORKMADAN SÖYLERİZ...
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş seçimler, çözüm süreci, özerklik tartışmaları ve Erdoğan’la ittifak konularında önemli açıklamalarda bulundu.
06 Mart 2014 Perşembe 14:36
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’la yoğun seçim çalışmaları arasında konuştuk. Demirtaş seçimler, çözüm süreci, özerklik tartışmaları ve Erdoğan’la ittifak konularında net cevaplar verdi.
İşte Demirtaş'ın Vatan gazetesinden Hüseyin Yayman'a verdiği cevaplar
- Demokratikleşme paketi beklentilerinizi karşılıyor mu?
Birçok başlıkta kapsamlı düzenleme yapılması gerekiyordu. Başta Terörle Mücadele Kanunu (TMK) olmak üzere, siyasi partiler yasası, seçim barajı, ifade özgürlüğüyle ilgili düzenlemeler bu pakette yok. Paketin içeriği ve kapsamı yetersizdir. Olumlu yönleri var ancak bunlar yetersiz düzenlemelerdir.
- Demokratikleşme paketi çözüm sürecinin olmazsa olmazı mıdır?
Hükümetin hazırladığı bir paket. Dolayısıyla müzakere edilerek, muhataplarla birlikte hazırlanmış bir paket yok. Bizim cephemizden bakıldığında müzakerelere destek vermek veya müzakereleri güçlendirmek amacıyla yapılmış bir paket değildir.
- Türk solunun çözüm süreci için Erdoğan’la ittifak yaptığınız eleştirilerine ne diyorsunuz?
Bu soruya sosyalist sol ve gerçek sosyal demokratlarla, ulusalcıları ayırarak cevap vermek istiyorum. Bu eleştirileri daha çok CHP çevrelerinde kendilerine sosyal demokrat diyen ulusalcı çevreler yapıyor. Onların derdi barış da değil, çözüm de değil. Tam tersine, çözüme en çok yaklaştığımız anda çözüme en çok karşı çıkan ve kıyamet koparan bir yapı olduğunu görüyoruz.
Bu kesimlerin barıştan anladığı Kürtlerin devlete boyun eğmesidir. Bunlar görüşmeye karşı, müzakereye karşı. Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin iade edilmesine karşı. İktidarda AKP değil başka bir parti olsa da bunlar müzakerelere karşı olup, eleştirilerine devam edecekler.
Onların karşı oldukları BDP, AKP değil çözüm sürecidir. Onlar barıştan, insanların birbirini kucaklamasından korkuyorlar.
- Sizce bu kesimlerin amacı ne?
Görüşmeler başladığı günden bu yana süreci bozmak için bilinçli propaganda yapıyorlar. Biz bunları dikkate almıyoruz. Ancak Türkiye solu ve sosyalist hareketinin iyi niyetli eleştirileri var o eleştirilere de hak veriyoruz. Dostça eleştirileri ayrı tutarak söylüyorum. Geri kalan tekçi, ırkçı, ulusalcı, faşizan çevreler süreci bozmak için elinden geleni yapıyorlar.
Belediye sayımızı ikiye katlayacağız...
- 30 Mart hedefiniz nedir?
Parti olarak belediye sayımızı ve oyumuzu artırmak hedefimiz var. Belediye sayımızı ikiye katlayacağız. Batıda HDP, doğuda BDP ile etkili olmaya çalışıyoruz.
- Seçimden sonra yerel özerklik mi ilan edeceksiniz?
Bunlar çarpıtma ve kara propagandadır. Benim söylemimi çarpıtıp ülkede bir kamplaşma ve kampanya yürütüyorlar. Seçimden sonra ülke bölünecek şeklinde bir algı yaratmak istiyorlar. Böyle bir amacımız olmadığını defalarca söyledik. Ülkeyi belediyeler veya mecliste çıkarılan yasalar eliyle kim bölebilir. Parlamento oylama yapacak ve ülkeyi ikiye mi bölecek. Belediye karar alacak ülkeye sınır mı çekecek. Belediyelerin ne böyle yetkileri vardır, ne de var olan yetkilerini bu şekilde kullanabilir.
Pasaport konulacak diye çarpıtma yapıyorlar...
- Peki siz ne vaat ediyorsunuz?
Biz halkın daha fazla yönetime, karar alma mekanizmalarına katıldığı, belediye meclisini denetleyebildiği, dil, ve kültürlerin, sağlık, sosyal ve eğitim başta olmak üzere yerel inisiyatifin daha fazla kullanıldığı bir yerel hizmet vaat ediyoruz.
Bizim projemiz yerel yönetimlerin güçlenmesidir. Biz arzu ediyoruz ki MHP, CHP, AKP’nin de belediyelerinde bu uygulansın. Sadece yol, kanalizasyon değil, eğitim, kültür alanında kendi yaşam tarzımıza, tarihimize uygun bir belediyecilik hizmeti vereceğiz diyoruz.
Sınır çekeceğiz, pasaport koyacağız, kan gövdeyi götürecek, özerklik ilan edeceğiz, böleceğiz diye yazıp çizenler bilinçli bir çarpıtma faaliyeti yürütüyorlar. Seçim öncesi milliyetçi çevreleri hareketlendirip CHP’nin etrafında toplama kampanyası yürütülüyor.
- Sizin talebiniz nedir?
Elbette biz daha fazla demokrasi, özgürlük istiyoruz. Kürt’ün doğuştan gelen haklarına kavuşmasını talep ediyoruz. Ancak bunları Türkiye’nin sınırları içinde istiyoruz.
Takiye mi yapıyorsunuz...
- Aslında ayrılmak istediğiniz ancak takiye yaptığınız iddia ediliyor?
Ayrılmayı, bölünmeyi savunsak bunu açıkça söyleriz. Kimseden korkmayız. Bunu herkes böyle bilsin. Ayrılmanın kalıcı çözüm olacağına inansak bunu söylemekten korkacak insanlar değiliz. Takiye yaptığımız veya korktuğumuz için bunları söylemiyoruz. Gerçek düşüncemiz bu olduğu için söylüyoruz.
- Hevsel Bahçeleri ve Diyarbakır Stadı’nın TOKİ’ye verilmesi konusu ne olacak?
Bu kararı hatalı bir karar olarak görüyoruz ve bu hatadan dönüleceğini düşünüyoruz.Kimden kaynaklanırsa kaynaklasın bunun düzeltilmesi lazım.
Öcalan karar verir...
- Müzakereler yasal statüye kavuşmazsa şiddet başlar mı?
Siyasetçiler olarak bizler şiddetin başlamaması için elimizden geleni yapmak durumundayız. Şiddetin yeniden gelmemesi için hepimizin vicdani, ahlaki sorumluluğumuz var. Buna Abdullah Öcalan ve KCK yönetimi karar verecektir. Müzakereler yasal altyapıya kavuşmazsa gelen sinyaller o yöne evrileceğini gösteriyor. Ancak buna şimdi değil, o zaman karar verilecek.
‘Kasetlerin alanlarda hiçbir karşılığı yok’
- Öcalan kasetleri hakkında ne diyorsunuz, bunların halkta bir karşılığı oldu mu?
Alanlarda kaset montajının hiçbir karşılığı bulunmuyor. Öcalan bu sorulara net cevaplar verdi. Kasetler bağlamından kopartılmış, parça parça bir araya getirilmiş, konuşmanın bütünlüğü bozulmuş dedi. Öcalan ayrıca devlet yetkilileriyle yapılan konuşmalarının tamamı verilmesini istiyor.
Öcalan ‘dün ne söylediysem bugünde aynısını söylüyorum. Türkiye’nin bütünlüğü içinde kardeşçe, eşitçe bir çözüm aradım ve aramaya devam ediyorum. Devletin demokratikleşmesi için uğraştım’ diyor.
‘Gülen-CHP el ele kuyruklarında MHP’
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.