22 Kasım 2024
  • İstanbul16°C
  • Diyarbakır15°C
  • Ankara16°C
  • İzmir20°C
  • Berlin3°C

'DAVUTOĞLU'NA SORUYORUM, MÜSLÜMAN'IN MÜSLÜMAN'A CİHADINI NEREDE OKUDUN'

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu.

'Davutoğlu'na soruyorum, Müslüman'ın Müslüman'a cihadını nerede okudun'

22 Ekim 2013 Salı 16:51

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Kurban Bayramı’na değinen Demirtaş, Rojava halkının, Van'da bayramı açlık grevinde geçiren depremzedelerin bayramını kutladı.

20. yıldönümü nedeniyle Lice Katliamı’nda yaşamını yitirenleri de anan Demirtaş, "O dönemin hükümeti dahi Lice'ye giremiyordu. Bir ülkenin bir ilçesi günlerce devlet güçleri tarafından bombalandı. Tam 401 ev tahrip edildi. 17 sivil katledildi. Bu katliama dair dava bile açılamadı. Çözümden, demokratikleşmeden söz ediyoruz ya bakın bu katliam yakın tarihin acı olaylarından biridir. Bahtiyar Aydın bizzat devlet tarafından öldürülmüş ve bu bahane ile Lice halkı katledilmiştir. Lice'nin direniş tarihinden hesap sorulmak istenmiştir" dedi.

AKP VE PARALEL DEVLET İÇİÇE

Demirtaş, aradan geçen 20 yılın 12 yılının AKP iktidarı dönemi olduğunu da hatırlattı. Ve faillerin AKP döneminde terfi ettirildiğine dikkat çekti.



"Gazi, Dersim ve Lice ile hesaplaşılmadığı müddetçe, Türkiye'de şeffaf bir devletten söz edemeyiz. Sayın Öcalan görüşmelerde ısrarla hükümete paralel devlet mesajını veriyor. Türkiye'de bir paralel devlet yapılanması vardır. Türkiye'de iki devlet her daim yönetimdedir. Eğer AKP bu paralel devleti tasfiye ettiğini samimiyetle ortaya koymak istiyorsa, bunun tek göstergesi Ergenekon davaları değildir. Bu kirli geçmişle yüzleşmek ve hesap sormaktır. AKP ve paralel devlet iç içedir. Yeri geldiğinde bunu kullanan bir anlayış vardır. Paralel devlet barış ve çözüm süreçlerinde önümüzü en fazla kesen ve AKP'nin de çok rahatsız olmadığı bir durumdur"
dedi.

HAKİM SAVCI CÜPPESİ VAR AMA İKTİDARIN EMRİNDELER!

Paralel devlet anlayışı tasfiye olmuş olsaydı Özel Yetkili Mahkemeler olmazdı, vurgusunda bulunan Demirtaş, “tutuklu vekillerin ve 10 bine yakın siyasetçimizin tutuklanmasını bunlar yaptı. Talimatı siyasi iktidardan aldı. Yeni döneme başladık ama 7 arkadaşımız parlamento çalışmalarına katılamıyor" ifadesini kullandı. Tutuklu vekillere yönelik hükümetin açıklamalarını da eleştiren Demirtaş, "Daha yargı kararını vermeden bunların gözünde bu arkadaşlar suçludur. Bizim faaliyetlerimiz neyse Hatip Dicle'nin Kemal Aktaş'ın Faysal Sarıyıldız'ın faaliyetleri odur. Yargılanma nedenleri de budur. Savcı şiddeti örgütlemekle suçlamıyor. Dosyada tek bir çakı veya tırnak makası yoktur. Yaptıkları yürüyüşler ve mitingler vardır. AKP özel yetkili mahkemelerden memnun diye biz buna saygı göstermek zorunda mıyız? O mahkemelerde görev yapanların çoğu bizden daha politik. Yargıç ve savcı cübbeleri var ama kimi cemaatin kimi de iktidarın emrindedir. Çıkarları neyse dosyaya ona göre bakıp karar veriyorlar. Bu mahkemeler siyasi bir partinin hukuk komisyonu gibi ise biz bunların verdiği karar saygı duyabilir miyiz? Vekillerin tutuklu olmasının tek nedeni budur" diye konuştu.

BU ORTAM BAŞBAKANIN İKİ DUDAĞI ARASINDA DEĞİL

AKP’nin demokratikleşme paketi açıklanmadan önce Başbakan Erdoğan’ın kanal kanal gezerek paketi pazarlamaya çalıştığını belirten Demirtaş şöyle konuştu:

“Bu kadar pazarlamanın ardından bu kadar ucuz ürün çıkınca herkes şok oldu. Kendisi bile paketi hazırlarken, sürpriz yumurta kadar heyecan yaratmadığının farkında olacak ki, 'Daha bekleyin sürprizler olacak' dedi. Sanki pazarda ürün pazarlayan işportacıdır. Anadilde eğitimin kamusal alanda veya anadilde bütün hakların kamusal alanda serbest kalmasının önünde ne engel vardı ki bu pakette açıklanmadı.

Oluşan ortamı heba ettiler. Bu ortam başbakanın iki dudağının arasında değil. Bugünlere gelene kadar insanların canı ve kanı var. Şimdi adım atması için sunulan fırsatların kendi eli ile bitirilmesidir bu. Ne olacak şimdi? Bu kadar fırsatı ucuz ve çıkarcı şekilde değerlendirir, aylardır halka verdiğin sözleri yerine getirmeme ile Türkiye'yi nereye götüreceksin. 'Bizim amacımız siyasetin güçlenmesidir' diyen kendisi değil miydi? Seçim barajını bile kendi çıkarlarını gözeterek düzenlemeye çalıştılar. TMK, CMK, TCK bütün bunlara ilişkin madde veya fıkra var mı? Yok. Avrupa Yerel Özerklik Şartı önemli bir şeydir. Sorunu çözmeyecek ama iyi niyet için önemliydi. Buna ilişkin hiçbir şey yok. Alevi yurttaşlara ilişkin bir şey yok. Sorsanız Hacı Bektaş Üniversitesi yaptı diyecekler. Hakaretin daniskasıdır. Yavuz Sultan Selim'e karşılık yaptılar. Nevşehir Üniversitesi'nde Alevi kültürü veya edebiyatı mı anlatılıyor. Hayır. Gidin ilahiyat fakültesine bakın Alevilik yok. Şimdi Hacıbektaş adı altında Alevileri asimile edecekler. 

Beğenmiyorlar diye eleştiriyorlar. Gece gündüz kendilerine biat etmemizi istiyorlar. Paketin reklamını yapacağına taraflarla oturup müzakere edecektin. Heyetlerimiz defalarca hükümet ile yapılan görüşmelerde paket konusunda ortaklaşma istemiştir. Buna rağmen ısrarla paket AKP'nin siyasi rantına dönüştürülmeye çalışılmıştır. Paket kamplaşmayı derinleştiren bir pakete dönüşmüştür.”

SİZE BAĞLI OLAN SADECE SOĞUK DUVARLARDIR

Demirtaş İmralı’ya giden heyete müdahalelerle ilgili de konuştu.

İmralı Adası'nın hükümetin yetkisinde olabileceğini ancak onun içindeki kişinin halkın önderi olduğunu ve kimseye bağlı olmadığını belirten Demirtaş şunları söyledi:

"Size bağlı olan adanın soğuk duvarlarıdır. Bize bağlı olan Öcalan'ın sıcak yüreğidir. Bizim derdimiz akan kanının kalıcı olarak durmasıdır. Siz başka bir parti biz başka bir partiyiz. Sizin tabanınız var da bizim ki yok mu? Biz AKP sevdalısı değiliz barış sevdalısıyız. Gidişatınız iyi değil, inşallah Allah sonunuzu hayırlı eder. Seçimde sizin başınıza ne gelir, gelmez o halkın kararıdır. İnşallah bu sefer çıkacak şeyden büyük ders alırsınız. Bütün bu imkanlara rağmen kalıcı barışı getirmediğinizi için halk bunun hesabını soracak size.”

SADECE GÖZÜNÜ OYNATABİLEN TUTSAĞA SAĞLAM RAPORU

Demirtaş, hükümetin insani bir konu olan hasta tutsaklar konusunda bile tavrının belli olduğunu söyledi. "O günden bu yana hasta tutsaklar yaşamını yitiriyor. Bayram günü Diyarbakır'da Halil Güneş fenalaştı. Kendisini ziyaret ettiğim için biliyorum. Hasan Kaçar sadece gözlerini oynatabiliyor. Elini ve kolunu kullanamıyor. Bu halde. Kendisine Adli Tıp Kurumu sağlamdır raporu veriyor. Bunun gibi 526 tutsak var. Bunlarla ilgili defalarca görüşme yaptık. Süreçle ilgili değil insani bir şeydir diye. Sadece gözünü oynatan tutsağa sağlam diyorsan senin hekimlikle ilgin yok" diyen Demirtaş, bütün bu gelişmelerin paketle ilgisinin olmadığını ancak yapılmadığını söyledi.

Demirtaş, hükümetin Suriye politikasına dönük de eleştirilerde bulundu.

ÇETE SİLAHI ARTIK KENDİLERİNİ VURMAYA BAŞLADI

"Önce NATO'yu göreve davet ettiler. Müdahale istediler. Bu olsaydı Türk askeri Kürdistan bölgesinde işgal yapacaktı” diyen Demirtaş bu olmayınca çetelerin devreye koyulduğunu belirtti. “Türkiye çetelerle gayri resmi askeri müdahale yaptı. Silahı bitince mermisi, parası bitince parası gönderildi. İnkar edecekler. Hangi devlet bu suçu üstlenebilir. Bu çeteler orada sivil katliam yaptılar. Kendi toprağında kendini savunan bir halka karşı katliam girişimi yaptılar. Öyle bir noktaya gelindi ki AKP bile savunamaz oldu. Bu silah geri dönüp kendilerini vurmaya başladı. Şimdi tekrar politikalarını gözden geçirme kararı aldılar. Halen çeteler siyasi olarak destekleniyor. İslam hukukunu bilen Davutoğlu'na soruyorum. İslam coğrafyasında Müslüman'ın Müslüman'a cihadını nerede okudun. Kürtler orada Türkiye'nin toprağına göz mü diktiler. Kimin toprağını kime karşı koruyorsunuz. Çeteleri orada desteklerken içerde yürüyen süreci dinamitlediğinizi fark etmiyor musunuz?" diye sordu. 

2 KASIM’DA SINIRA YÜRÜYECEĞİZ

Konuşmasının devamında Rojava sınırına örülen duvarı da eleştiren Demirtaş şunları kaydetti: "Kürt bölgesi ambargo altında. Gazze gibi. Bu tarafta AKP'nin öbür tarafta Semelka'da Kürt tarafının. Bunun kırılması için gücümüzü kullanacağız. Güney Kürdistan hükümeti politikalarını gözden geçirecektir. Bundan kuşkumuz yok. AKP şunu iyi bilmeli biz Rojava sınırındaki duvarı asla kabul etmeyeceğiz. 100 yıl önce tel örgüler ve mayınlarla böldüğünüz Kürt halkını bir kez daha bölemeyeceksiniz. 2 Kasım'da Nusaybin'de sınıra yürüyeceğiz. Ambargo kalkmalıdır. Sınırlar insani yardıma ve günlük ticarete açılmalıdır. Duvar örülmesine son verilmelidir. Çetelere desteğe son verilmelidir. Eğer bu konularda hükümet samimi adım atarsa biz bunun güçlenmesi için elimizden geleni yapar ve o gün Nusaybin'de büyük bir şölenle bunu destekleriz."

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.