CEYLAN'I ÖLDÜRENLER NEREDE?

Son yirmi yılda, Türkiye'de devam eden ‘düşük yoğunluklu savaş’ta, 342 Kürt çocuğu öldürüldü. İşte onlardan biriydi Ceylan Önkol, 14 yaşındaydı. Diyarbakır Mazlumder yayınladığı bir basın açıklamasıyla Ceylan'ı hükümete hatırlattı.

Basına ve Kamuoyuna

Lice’nin şenlik Köyü Xambaz mezrasında 28 Eylül 2009 tarihinde hayvan otlatırken karakoldan atıldığı sanılan bir mühimmatın patlaması neticesinde Ceylan ÖNKOL isimli bir çocuk yaşamını yitirmiştir.

Olay, küçük bir çocuğun karakoldan atıldığı sanılan bir mühimmat ile yaşamını yitirmesinin yanı sıra üç gün boyunca Cumhuriyet savcısının olay yerine gitmemesi, sözde delilerin toplanmasının ve soruşturmanın, birinci derecede şüpheli olan jandarma tarafından yürütülmesi, soruşturma dosyasında gizlilik kararının verilerek kamuoyunun ve mağdur vekillerinden bilgi ve belge gizlenmesi, olay yerine savcıyı üç gün boyunca götürmediği için hakkında soruşturma açılan kolluk kuvvetleri hakkında takipsizlik kararı verilmesi ve aradan geçen dört yıla rağmen soruşturma dosyasından bir arpa boyu yol alınmamış olması olaya ilişkin skandallar dizisinin bir kısmı olarak zikredilebilecektir.

Kamuoyundaki güçlü duyarlılığa rağmen son derece incitici, onur kırıcı ve lakayt bir soruşturma süreci yargı tarafından yürütülürken, hükümet tarafı ise adeta olaya kulağını tıkamıştır. Olaya ilişkin verilen soru önergelerine halen cevap vermeyen hükümet, Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı iddialarına 24 saat geçmeden “elimizde belge var!” açıklamalarıyla cevap yetiştirme telaşı içerisinde olmuştur. Yarım saate cevabı verilebilecek Roboski katliamındaki 34 canın ölüm fermanının kim tarafından verildiğinin üçüncü yılına yaklaşılırken halen verilmemesinde olduğu gibi...

Dünyanın bir çok yerindeki zalim yöneticilerin yönetimleri altındaki masum ve mazlum çocukların hamiliğine soyunduğunu iddia eden ve mağdurlar için göz yaşı döken yöneticilerin kendi idarelerindeki topraklarda hem de kendi yönetimleri altında işlenen cinayetlere/katliamlara sesiz kalmaları karşısında söylenecek çok fazla sözün olmadığını bilerek bizde bu tavrı kirlenmemiş masum ve mazlum vicdanların muhakemesine havale ediyoruz.

Ceylan ÖNKOL olayı ve Roboski katliamındaki yargının ve hükümetin tutumu, aynı zamanda yargının ve hükümetin hukuka inancının, adalet anlayışının ve sorunlara yaklaşımındaki samimiyetinin turnusol kağıdı olmuştur. Eski devlet ve zihniyet ile hesaplaştığını her defasında haykıran hükümet, maalesef eski zihniyetin sadece kaportasını değiştirebilmiş fakat reflekslerinden bir türlü kurtulamamıştır.

Ancak bilinmelidir ki hastalığa sebep olan virüs ölmediği sürece güçlenecek ve bir gün tedavi olmamakta direnen bedenin canına kastedecektir. On bir yılı bulan iktidarı döneminde sistemden kaynaklı hiç bir hastalığı tam tedavi etmemiş ve bu gün tedavi etmediği hastalıklar kendisinin varlığına kastetmektedir. Bu, tabiatın(sünetullahın) gereği, İlahi adaletin tecellisinden başka bir şey değildir.

Biz MAZLUMDER olarak, adaletin mutlaka tecelli edeceğine inanamıyoruz. İktidarın, Ceylan ÖNKOL olayını, Roboski katliamını ve faili meçhulleri aydınlatması yasal görevi olduğu gibi acılı yakınlarına karşı ahlaki sorumluluğu olarak da görüyoruz. hükümeti ve yargıyı incinen, rencide olan ve zedelenen adalet duygusunu tamamen köreltmeden adaleti tecelli etmeye ve failleri bulup yargılamaya davet ediyoruz.

Mazlumder Diyarbakır şubesi