CEYLAN HEP ‘ADALETLİ BİR SAVCI OLACAĞIM’ DERDİ
Ceylan Önkol’un ölümünün ardından geçen 3 yılda katillerin ortaya çıkarılması ve yargılanması için bir arpa boyu yol alınamazken, Önkol ailesinin acısı hâlâ çok taze.
02 Ekim 2012 Salı 09:22
Bölge’de katledilen çocuklar içinde bir simgeye dönüşen Ceylan Önkol’un ölümünün ardından geçen 3 yılda katillerin ortaya çıkarılması ve yargılanması için bir arpa boyu yol alınamazken, Önkol ailesinin acısı hâlâ çok taze. Faillerin ortaya çıkarılması bir yana hazırlanan raporlarla bilimsel gerçekler hiçe sayılarak Ceylan’ın suçlanmaya çalışılmasına isyan eden ağabey Rıfat Önkol tek istediklerinin, başka çocukların ölmemesi için katillerin cezalandırılması olduğunu dile getiriyor. Ve ekliyor, “Katiller ortaya çıkarılıp cezalandırılana kadar bu davanın peşini bırakmayacağız.” 28 Eylül 2009’da Yayla Karakolu’ndan atıldığı düşünülen havan topuyla yaşamını yitiren 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ağabeyi Rıfat Önkol’la 3 yıl boyunca yaşadıklarını, Ceylan’ı ve adalet arayışlarını konuştuk. “Onu unutamıyoruz, evin prensesiydi” diyen Rıfat Önkol, “savcı olmak istiyordu. ‘Adaletli bir savcı olacağım ben’ deyip dururdu. Cenazesi yerde kaldığında ise altı-yedi saat savcı bekledik, gelmedi savcı. Ceylan’ın bedeni saatlerce yerde o savcıyı bekledi” dedi.
Ceylan’ın katledilmesinden bu yana geçen 3 yılda neler oldu?
Ceylan 3 yıldır yok. Failler açığa çıksın istiyoruz. Henüz net bir bilgi bile yok. Raporlardan olumlu sonuç yok. Failler açığa çıkana kadar biz mücadele etmeye devam edeceğiz. İsterse aradan 13 yıl daha geçsin. Kardeşimin katilleri bulunana kadar her türlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz, peşlerini bırakmayacağız.
MKE tarafından hazırlanan raporda Ceylan suçlandı ve ‘bulduğu mühimmata dokunduğu için hayatını kaybettiği’ ileri sürüldü...
O rapor sadece suçluları gizlemek içindir. İlk önce ‘yerde mayın vardı, basmıştır’ dediler. Yalanları ortaya çıkınca bu defa da ‘yerde bulduğu mühimmatla oynamış’ dediler. Yerde olsa ve Ceylan bununla oynasaydı eli, yüzü parçalanırdı. Ama Ceylan’ın gövdesinden başka bir yerde yarası yoktu. Yani havadan gelen bir bomba ile vurulmuştu. Devlet suçu PKK’nin üzerine atmaya çalıştı. Hâlâ da bunun için çabalıyor. Olayın olduğu yer evimizin 150 metre ilerisiydi. Yani kırsal bir alan değil, çatışmaların yaşandığı bir bölge de değil. 90’larda devlet bu bölgeyi boşaltmıştı, köylerimizi yakmıştı. 2000’lerden sonra tekrar dönebileceğimizi söylediler ve döndük biz de. Ceylan havadan gelen bomba ile öldü. Zaten bir uğultu eve kadar geldi saniyeler sonra patlama oldu. Kardeşimi böyle kaybettik.
Ceylan’ın 3. ölüm yıl dönümünde Van’da da bir çocuk askeri mühimmatın patlaması sonucu öldü...
Ceylan öldüğünde anam başına gitmişti. Ceylan’ın ölüsü başında ‘Başka Ceylanlar ölmesin’ diye saatlerce haykırdı. Ceylan parçalanmıştı, anam parçalarını eteğiyle topladı ve gömdü. Anam buna rağmen ‘çocuklar ölmesin artık’ dedi. Biz bu savaşa karşıyız. Savaş devam ettiği sürece yeni Ceylanlar ölecek, analar aynı acıyı haykırmaya devam edecek. Artık diliyoruz ki tek bir çocuk bile ölmesin, hayattan koparılmasın.
Olaya ilişkin yetkililerle neler görüştünüz?
3 yılda konuşmayı bırakın tek bir ziyaretleri bile olmadı. Telefon dahi açmadılar. ‘Bu cinayetin sorumlusu devletin kurumudur’ diye açıklama yaptık. Devlet bizi bu yüzden yargılamak istiyor. Bize hiç iyi bakmadıklarını biliyoruz. İşte duyuyoruz; ‘Ceylan’ın ailesinden bir sürü kişi dağdaymış’ gibi laflar ediyorlar. Sonra tazminat almak istediğimiz için devleti suçladığımızı söylediler. Bizim maddi anlamda açtığımız bir dava yok ki.
Ceylan’ın ailesi olarak talebiniz nedir?
Ceylan öldürüldü ama milyonlarca insan sahiplendi Ceylan’ı. Batı’dan, Bölge’den milyonlarca insan tanıdı onu ve yalnız bırakmadı, sahiplendi. Katledilenler ise ortaya dahi çıkmadı. Utançlarından kendilerini saklıyorlar. Biz aile olarak artık bu tür ölümlerin olmasını istemiyoruz. Çok kötü bir süreçteyiz; her gün savaş, ölüm haberleri geliyor. Artık kimse ölüm istemiyor. Barışı getirecek olanlar da Türk ve Kürt analarıdır. Yozgatlı, Diyarbakırlı, Erzurumlu analar hep birlikte bu savaşı durdurabilir. Biz aile olarak faillerin ortaya çıkarılması için direnmeye devam ediyoruz. Çünkü Ceylan’ın katilleri ortaya çıkmazsa bu ölümlerin devamının geleceğini biliyoruz. Sadece Ceylan’ın katilleri değil, tüm faili meçhullerin ortaya çıkarılması lazım. Biz hâlâ hepimiz kardeşiz diyoruz ve kimseyle düşman olmadan, ortak, eşit bir yaşam istiyoruz.
Bize Ceylan’ı anlatır mısınız biraz?
Ceylan evimizin en küçüğüydü. Dördü erkek, ikisi kız altı kardeşiz biz. Ceylan evin prensesiydi. En küçük diye herkesten çok seviliyordu. Çok çalışkandı ve zekiydi. 7 yaşında Kur’an okumaya başladı. Ölene kadar da okuyordu. Okulda da çok çalışkan bir öğrenciydi. Sürekli takdir, teşekkür belgeleri alıyordu. Yatılı okulda okuyordu. Hayvanları da çok severdi. O yüzden hayvanları otlatmaya kendisi götürürdü. O gün de öğleden sonra onu alıp, okuluna götürecektim ama bu kötü olay gerçekleşti, götüremedim. Saat 11.00 gibi oldu olay. Birkaç saat sonra eve gelecekti ve ben de okuluna götürecektim. Ceylan avukat ya da savcı olmak istediğini söylüyordu. Ama en çok da savcı olmak istiyordu. ‘Adaletli bir savcı olacağım ben’ deyip dururdu. Cenazesi yerde kaldığında ise altı yedi saat savcı bekledik, gelmedi savcı. Ceylan’ın bedeni saatlerce yerde o savcıyı bekledi. Cenazesi de karakolun içerisindeki harabe bir barakaya götürüldü. Otopsi yapmak içindi sözde. Elinde makas olan adamlar doktorum diye önümüzden geçip barakaya girip durdu sadece. (evrensel)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.