CEMİL BAYIK: KÜRT ULUSAL KONGRESİ’Nİ TÜRKİYE, İRAN VE ABD ENGELLİYOR
KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, Özgür Gündem'den Oğuz Ender Birici'nin Kürt Ulusal Kongresi merkezli sorularını yanıtladı.
09 Kasım 2013 Cumartesi 08:57
KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, Türkiye, İran ve ABD, KDP ile birlikte demokratik bir tarzda Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanmasını istemediği için kilitlenme yaşandığını fakat bunu aşmaya çalıştıklarını söyledi.
Kongre’yi Türkiye, İran, ABD engelliyor
KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’a söyleşinin bu bölümde yıllardır üzerine çok söz edilen ve son dönemlerde toplanması için somut adımları atılan ve fakat bir türlü toplanamayan Kürt Ulusal Kongresi’nin neden yapılamadığını sorduk.
- Bu coğrafyada yaşanan bu kadar cangılın arasında elbette Kürtlerin de bir masa etrafında oturup konuşması başta Sayın Öcalan olmak üzere Kürdistani tüm siyasal güçler tarafından sıkça dile getirilen bir konu. Sayın Öcalan’ın da bu konudaki ısrarı biliniyor.
Evet
- Bunun için çok yollar denendi. Çerçevesiyle ilgili olsun Konferans veya Kongre biçiminde o tür bir masanın kurulması için çok uğraşıldı. PKK’nin de toplanması için çok uğraştığına tanık olduk.
Evet
- Ama yılan hikayesine döndü. Bir biçimde Kürtlerin bir masa etrafında oturup sizin 3. Dünya Savaşı dediğiniz süreci kafa kafaya verip bunları değerlendirmesinden doğal hiçbir şey olamazken bu yapılamıyor. Bunun yapılamamasıyla ilgili PKK’ye de suçlamalar yöneltiliyor.
Doğru
- Kimi şahsiyetler işte ‘Bu toplantıya PKK damgasını vurmak istiyor da ondan dolayı toplanamıyor Kongre’ gibi birçok sebebin yanında bu tür suçlamalar da yapıyor. Nedir durum? Kürt Ulusal Kongresi neden toplanamıyor? Ya da toplanması elzem değil mi? Sorun ne?
Böyle bir Kongre’nin gerçekleşmesinin zamanı gelmiştir. Hatta geçiyor da. Gecikilmiş bir adımdır. Biz böyle bir Kongre’nin gerçekleşmesi için büyük çaba yürüttük ve hala da yürütüyoruz ve bundan sonra da yürüteceğiz. Çünkü Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının çıkarı bunu gerektiriyor. Sadece Kürtlerin çıkarı değil Ortadoğu halklarının da çıkarı Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanmasını ve başarıyla gerçekleşmesini istiyor. Çünkü Ortadoğu’nun en önemli sorunudur. İstikrarsızlığın, savaşın gerginliğin temelidir. Bu sorun çözülmedikçe Ortadoğu’da kesinlikle savaşlar bitmeyecektir. Gerginlikler çelişki çatışmalar tahribatlar bitmeyecektir. Çünkü Kürtlerin doğal hakları verilmedikçe Kürtler mücadelesini sürdürecektir. Dolayısıyla bu sorun çözülmeden Ortadoğu’ya istikrar gelemez. Nasıl ki Ortadoğu dünyanın belkemiği ise Ortadoğu’nun belkemiği de Kürdistan’dır. Bugün Kürdistan, Türkiye-Suriye-Irak-İran arasında parçalanmış bir ülke ve halktır. Elbette ki buradaki gelişmeler bu devletleri yakından ilgilendiren gelişmelerdir. Dolayısıyla Ortadoğu’yu yakından ilgilendiren gelişmeler.
Kürtler yürüttükleri mücadeleyle belli bir düzey kazandılar ve Ortadoğu’nun en belirgin gücü haline geldiler. Artık yeni statünün Kürtlere dayalı geliştirilmesi gerekiyor. Kürtlerin hem sorunlarını çözmesi gerekiyor, hem de komşu halklarla devletlerle olan devletlerden kaynaklı sorunlarını çözmeleri gerekiyor. Kongre’nin buna hizmet etmesi gerekir. Eğer Kongre bu temelde gerçekleşirse o Kongre hem Kürt sorununun çözümüne hizmet edecek hem de Kürtlerle komşu devletler ve bu devletlerin yine halklar arasında yarattığı sorunların çözümüne hizmet edecektir. Ortadoğu halklarının demokrasi ve özgürlük sorunlarının çözmesine hizmet edecektir. Burada Kürtler buna öncülük yapacaktır. Ortadoğu’ya barış istikrar demokrasi özgürlük adalet bu temelde gelecektir. O çokca iddia edildiği gibi varolan rejimlerle veya dış kapitalist modernizmin müdahaleleriyle onların yarattığı yeni bir iktidar ama yeni olmayan milliyetçi dinci karakterli devletlerle bu olmayacaktır.
Ortadoğu’da klasik devlet onun siyaset tarzı bitmiştir. Yine ulus devlet onun siyaset tarzı önemli ölçüde aşınmıştır, bitmiştir. Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bir süreç dünyada gelişmeye başladı. Özellikle de ulus devlet ve onun siyaset tarzının sorgulanması gelişti. Bugün Ortadoğu’da en çok sorgulanan da bu devlet anlayışı ve bunun siyaset tarzıdır. Ortadoğu halkları artık özgürlük için demokrasi için mücadele ediyor, bunun arayışı içerisinde. Ne var olan yönetimleri iktidarları kabul ediyor, ne onların yerine geçirilmek istenen kapitalist modernite tarafından işte milliyetçi dinci iktidarları kabul ediyor, ne de dış müdahaleleri kabul ediyor. Ama hala bu halkların öncülüğü zayıftır. Kapitalist modernist sistem bundan yararlanarak halkların bu enerjisini kendi amaçları temelinde değerlendirmek istiyor. Önder Apo Ortadoğu gerçekliğini, devlet gerçekliğini, ulus devlet gerçekliğini, onun siyaset tarzını çözümledi. İşte ‘4. Savunması’nı bu temelde geliştirdi. Dolayısıyla Ortadoğu halklarının eline nasıl mücadele edecekleri yönünde büyük bir düşünce gücü verdi. Hangi düşünceyle, hangi stratejiyle, hangi sistemi alternatif olarak geliştirirse başarılı olabilir, onun bütün araçlarını ellerine verdi. Dolayısıyla Ortadoğu’da en hazırlıklı güç, en donanımlı güç PKK hareketidir. Bir kere şu bir gerçek; herşey zihniyette kazanılır veya kaybedilir. Doğru olan bir zihniyet başarı getirir. Yanlış olan başarısızlık getirir. Bugün Önder Apo’nun geliştirdiği zihniyet yani ideoloji ve felsefe, dünyanın en güçlü ideoloji ve felsefesidir. Bu düşünce gücü doğru kullanılırsa Ortadoğu halkları zayıflıklarını giderebilir. Doğru bir mücadele yürütebilir. Amaçlarını gerçekleştirebilir. Ulusal Kongre işte bu ortamda geliştirilmek istendi ve hareketimiz buna oldukça önem verdi. Bunu sadece Kürt sorununun çözümü için değil, Ortadoğu sorunlarının çözümü için de önemli gördü. Çünkü Kürt sorununun çözümü demek Ortadoğu halklarının demokrasi özgürlük sorunularının da çözümü demektir.
Bu Kongre’nin böyle bir gerçekliği var. Onun için bu Kongre’yi biz önemsedik. Gerçekleşmesini istedik. Bu herhangi bir partinin Kongresi olamaz. Ne PKK’nin Kongresi, ne KDP’nin ne de başka bir partinin Kongresi olamaz. Bütün partilerin kendi kongreleri vardır, kendi kongrelerinde istedikleri kararları alabilirler. Buna kimsenin herhangi bir diyeceği de olamaz. Bir partinin kararı Ulusal Kongre kararı olamaz. Adı üzerinde Ulusal Kongre. Bütün Kürt toplumunu kapsayan onun bütün eğilimlerini kapsayan bir Kongre olmak zorundadır. Kararların da bu temelde çıkması gerekiyor. Yine bu Kongre’nin demokratik bir modelde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Kararlarını demokratik tarzda geliştirmesi gerekiyor. Tamamen Kongre’nin demokrasi stratejisini kendisine esas alması gerekiyor. Çünkü bu stratejiyle Kürtler kendi sorunlarını çözebilir, katliamdan kurtulabilir, özgür yaşayabilir. Bu kongrenin yeni sorunlar yaratmaması gerekiyor. Zaten Kürtlerde bazı sorunlar var. Bölünmüş bir toplum farklı farklı sömürgeci devletlerin sömürgeciliğine tabi tutulmuş bir toplum.
Parçalanmış bir toplum ve kişilik yapısı var. Dolayısıyla sorunları ağırdır. Bunları gidermek Kürtler arası bir birlik yaratmak kolay değildir. Kürtler arası birliği yaratmak demek; Ortadoğu halkları arasında birlik yaratmak demektir. Bu kadar ağır sorunlar yaşayan bir toplum. Bütünlüğünü kaybetmiş bir toplum yapısı var. Mücadeleyle bu yeniden sağlanmaya çalışılıyor. Elbetteki parçalar arasında sorunlar var, her parçada kendi aralarında sorunlar var. Bu sorunları çözmek kolay değil. Diğer taraftan bir de sorunlara farklı farklı yaklaşan örgütler var, ideolojiler var, siyaset yapma tarzları var. Yine uluslararası kapitalist modernist sistemin o sistemle ilişki içerisinde olan sömürgeci güçlerin Ortadoğu’daki despotik faşist iktidarların Kürt sorununun çözülmemesi için yürüttüğü çabalar var. Özellikle de özgür Kürt’e dayalı bir çözümüm geliştirilmemesi için yürüttükleri çabalar var. Onun için bu Kongre’ye müdahaleleri var. Kongre yapılacaksa da bizim çizdiğimiz çerçevede olmalıdır diyorlar. Eğer o çerçevenin dışına çıkarsak kabul etmeyiz diyorlar. Kürdistan’da da bazı güçler var ki mesela bunların başında da KDP geliyor. Bu çerçevede Kongre’nin gerçekleşmesini istiyor. Oysa ki biz bu Kongre’yi Türk devletini, İran devletini, Amerika devletini memnun etmek için geliştirmiyoruz. Bunların istediği tarzda bir Kongre’yi biz geliştiremeyiz. Biz Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının insanlığın hizmetine girecek bir Kongre’nin yapılmasını istiyoruz. PKK’nin istediği budur. PKK onun için şu önerilerde bulundu.
1- Kararlar herhangi bir partinin kararları olmamalı. Bir karar eğer bir örgüt tarafından kabul edilmiyorsa o Kongre’nin gündemine getirilmemeli. Kongre’nin kararı olmamalı. Kongre’de azınlık çoğunluk diye bir şey olmamalı. Kararlar mutabakatla alınmalı. Bütün parçalar gözetilerek, bütün hareketleri, toplumu gözeterek bu kararlar alınmalı.
2- Model demokratik olmalı. Eşbaşkanlık olmalı. Eşbaşkanlık olduğunda biri bir parçadan diğeri öbür parçadan olmalı. Herhangi bir parçanın egemenliği herhangi bir örgütün egemenliği olmamalı. Ve de eşbaşkanlık sistemi de dönüşümlü olmalı. Yani öyle sürekli aynı kişilere dayandırılmamalı. Mesela Avrupa Birliği var. 6 ayda bir değiştiriliyor. Belki Kürtlerde 6 ay erken olabilir. 1 yıl olabilir veya 2 yıl olsun. Ama dönüşümlü olsun. Demokratik olsun. Yani bu hem varolan Kürtler arasındaki sorunları çözer, hem de uluslararası alanda Kürtlerin itibarını artırır. Çünkü Kürtler adalet yüzü görmemiş bir halktır. Hep adaletsizliğe uğramış. Kürtler adaletli olmak zorunda. Adaleti de ilk önce kendi içinde yaratmak zorunda ki adaletli bir hareket Ortadoğu’da geliştirebilsin. Bunun öncülüğünü yapabilsin; Kürtlerden beklenen istenen doğru olan da budur. Onun işte Kongresi’ni gerçekleştirirken kararlarını doğru geliştirmeli modelini doğru geliştirmeli ki adalet gerçekleşsin. Adaleti de Ortadoğu’da geliştirebilsin. Biz Kongre’nin bu temelde yapılmasını istedik bunları çeşitli dönemlerde kamuoyuna yansıttık. Ama KDP, eşbaşkanlık sistemini kabul etmiyor. Başkanda ısrar ediyor. Güney ve Kuzey Kürdistan’ın delege sayılarının eşit olmasını istiyor. Bunun bir mantığı yoktur. Bu adaletli olamaz. Biz bütün kararların mutabakatla alınması gerektiğini söyledik. Çoğunlukla olsun demedik. Madem öyleyse neden delegeler Kuzey delegelerin sayısıyla eşit tutulmak isteniyor. Demek ki burada farklı hesaplar var. Bunlar doğru şeyler değil. Bakın esasta böyle bir Kongre’nin yapılmasını istemeyenler var. Uluslararası, bölgesel ve Kürtler içerisinde. Olacaksa benim istediğim gibi olmalı ya da olmamalı. Yaklaşım budur. Biz de diyoruz ki; bu güçlere göre Kongre olamaz. Kongre’nin Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının çıkarlarına hizmet edecek tarzda yapılması gerekiyor; mutlaka bu temelde yapılması gerekiyor. Bizim ısrar ettiğimiz budur. İşte Kongre’nin bu tarzda yapılmasını istemeyen çevreler, ‘PKK’den kaynaklı sorunlar olduğu için Kongre yapılamıyor’ biçiminde şaya yayıyorlar. Toplumun gerçekleri öğrenmesini önlemek istiyorlar, işleri tersyüz ederek sunuyorlar, çarpırtma yapıyorlar. Burada siyasetin ilkelerine bağlı kalmama, ahlaki olarak ahlaklı davranmama durumları vardır. Aslında Kongre’yi istemeyen kendileri ama bunun sanki PKK tarafından istenmiyormuş gibi yansıtılması var.
- Kararlar mutabakatla alınacaksa delegenin nereden geldiğinin önemi azalıyor. Burada mümkün olduğu kadar geniş katılımı sağlamak önemli, esas olan bu olması gerekmez mi? Buna ne diye itiraz ediyorlar ki?
Evet biz bunu sağlamaya çalışıyoruz. Geniş katılım olsun, sadece partiler de katılmasın, sivil toplum örgütleri, değişik çevreler, hatta aşiret kesimleri, toplum içerisinde ağırlığı olan herkes katılsın ve herkesi kapsasın, demokratik olsun, herkes kendini özgürce ifade etsin ve kararlar da mutabakatla alınsın. Burada azınlık çoğunluk diye bir şey olamaz. Biz azınlık çoğunluk kavramlarına bile karşıyız. Bunlar ulus devlet anlayışının ortaya çıkardığı kavramlardır. Ulus devlet anlayışına dayalı demokrasi anlayışıdır. Bütün dinler, mezhepler, kültürler eşit haklara sahiptir.
KDP, tek başına aldığı kararlarla ipe un seriyor
- Kürt Ulusal Kongresi çalışmalarıyla ilgili an itibariyle temaslar sürüyor mu, yoksa şu aşamada beklemede mi?
Şimdi aslında Hazırlık Komitesi oluşturulmuştu. O komitenin de içerisinde 3 kişiden Sekretarya oluşturulmuştu, Sekretarya çalışıyordu. Sekretarya hazırlık komitesini çalıştırıyordu. Dolayısıyla işte Kongre için karar tasarıları hazırlanacaktı, onun komisyonları oluşturulmuştu. O komisyonların bazı çalışmaları olmuştu, bazı tasarılar da hazırlanmıştı. Son şeklini Sekretarya verip Hazırlık Komitesi’ne götürecekti, Hazırlık Komitesi de onayladıktan sonra artık resmen Kongre’ye gidilecekti. Bu mekanizma belli bir döneme kadar çalıştı. Ne zamana kadar; Güney’deki seçimlere kadar. Seçimler gündeme girince bu mekanizma durduruldu. Neden olarak seçimlerin olduğu söylendi. Neden o değildi; neden Kongre’nin bir takım güçlerin istediği tarzda gelişmemesiydi. Bunun bu güçler tarafından tehlikeli görülmesiydi. Bu güçlerin bu tarz bir Kongre’nin yapılmasını öneleme girişimlerinden kaynaklandı. Doğrusu buydu. Bu da daha çok model üzerinden, delegeler üzerinden ortaya çıktı. Şu dayatıldı PKK’ye; ya bizim istediğimiz gibi bir Kongre olur ya da yaptırtmayız. Biz kesinlikle şu veya bu gücün istediği Kongre’yi doğru görmedik, görmeyiz. Öyle bir Kongre’nin olması Kürt halkına hizmet etmez. Hatta zarar verir. İşler işte bu noktada düğümlendi. Sekretarya’da YNK, KDP ve PKK var. Sekretarya’nın ortak karar alması gerekirken, Sekretarya’da KDP tek başına karar alıyor. Toplantıları erteliyor. Ve Hazırlık Komitesi’nin de bu karardan bilgisi yok, Sekretarya’nın da haberi yok. Tek taraflı bir erteleme, ipe un serme söz konusudur ve giderek bu tarzda Kongre’yi yaptırmama eğilimi oldukça gelişmiştir.
- Şuan bu noktada diyorsunuz.
Durum budur. Elbetteki biz bu durumu kabul etmiyoruz, doğru görmüyoruz. Bu durumdan çıkarmaya çalışacağız. Bunun çabasını sürdürüyoruz. Kamuoyunun bunu bilmesi gerekiyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.