BİRAND, ERDOĞAN'A SORDU: AÇILIM BİTTİ Mİ?
32 .Gün programınad Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtlayan Erdoğan, 'Kürt açılımı' bitti mi? sorusuna cevap verdi.
06 Haziran 2011 Pazartesi 07:54
32 .Gün programınad Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtlayan Erdoğan, Birand'ın "Nuray Mert, bir yazı yazdı, 'O'na bedelini öder' dediniz. Abbas Güçlü, 'Burada işler iyi gitmiyor' dedi. İnan Kıraç, bir şey söyledi. 'Bak, dikkat et' uyarısı geldi sizden. Bu noktada 'keşke, söylemeseydim' dediğiniz şeyler var mı?" sorusunu "Hepsini hesap ederek söyledim. Bayan Mert, Dersim'le bizim duble yolların mukayesini yapıyor. Bu fikir özgürlüğü değil. Bu ülkede bir hizmet ehlini siz kalkar da güvenlik harekatına indirirseniz bunun cevabını alırsınız" sözleriyle yanıtladı.
Erdoğan, "Mitingler esnasında çok etkilendiğiniz bir olay var mı?" sorusuna 'İzmir' yanıtını verdi.
Erdoğan'a yöneltilen sorular ve verilen yanıtlar şöyle:
— Seçim kampanyası döneminde parti liderlerinin kullandığı üslup sert. Niye bu sertlik? Bunca şeyden sonra, seçimden sonra el sıkışıp konuşabilecek misiniz bu insanlarla?
''Sert konuşma, üsluptan ziyade hakarete bakıyorum... Düşünün ki bir genel başkan çıkıyor, Tayyip Erdoğan için 'ben onun dişlerini sökeceğim' diyor. Bu nasıl bir siyaset? Sen hesap uzmanı mısın, bir siyasi partinin genel başkanı mısın, yoksa bir diş hekimi misin, nesin? Böyle bir yaklaşım olabilir mi?''
— Ama siz de sertsiniz, hakaret anlamında demiyorum ama uysal bir insan imajınız yok.
"Hayır. İmaj noktasında böyle birşey diyorsanız, bu doğrudur. Benim yüksek tonda bir üslubum vardır, böyle konuşurum. Ama ben kalkıp da Kılıçdaroğlu'na veya Bahçeli'ye 'bölücü başı' ifadesini kullanmam, 'Apo ile işbirliği yapıyor' demem.
Ama şunu derim; bana 'Apo ile işbirliği yapıyor' diyene 'Bunu ispat etmezsen, bunu açıklamazsan namertsin' derim. Aynısını Kılıçdaroğlu'na da derim. Benim aileme girerse, çoluğuma çocuğuma girerse buna benim birşey söylemem lazım.
Şimdi kalkıyor ikide bir birşey söylüyor; 'dünyanın en zengin liderlerinden bir tanesi'. Bu bir mükellefiyet getirir. Çık açıkla. Bizim bütün beyannamelerimiz mecliste. Meclisteki beyanname beni nereye oturttuysa ben oyum. Benim durumum o.
Hopa'da yaşananlar
Benim konvoyum taşlanıyor. Otobüsümün camları, çerçeveleri parçalanıyor. Taşlardan bir tanesi de benim korumama isabet ediyor... Bunu görünce benim kan beynime fırlıyor. Ben orada artık daha sessiz kalabilir miyim, sakin kalabilir miyim?
Bir tarafta CHP'nin orada dev pankartını görüyorum, o pankartın yanında 'Tek yol sokak, tek yol devrim. Halkevleri'. Hepsi onun etrafında toplanmış. Bu CHP'yi rahatsız etmemiş demek ki.
Niçin sen onlarla beraber anılıyorsun? Oradan pankartını kaldırtırsın veya onlarla beraber onlarla bulunmazsın. Biz orada 'Tek yol sokak, tek yol devrim' diyenlerin çok ciddi hışmına uğradık. Bunlar BDP destekli şeyler aynı zamanda. Burada yapılan bu olayda ister istemez oraya tepkim olmuştur."
— Otobüste kime kızdınız?
"Valiye kızdım, emniyet müdürüne kızdım. Nasıl kızmayayım? Çünkü kendileriyle bu noktada bir gün önceden ilgili arkadaşlarım tedbir alınması noktasında kendilerini uyardılar."
''İzmir farklıydı''
— Mitingler esnasında çok etkilendiğiniz bir olay var mı?
"İzmir'de yaşadığım olay çok farklıydı. Ben doğrusu dün İzmir'de böyle bir şeyi pek de beklemiyordum. Bir 2002 seçimlerindeki İzmir'i düşünüyorum, bir de bugünkü İzmir'i düşünüyorum. Şimdi gerçekten zirve yapmış vaziyette."
— Facebook veya twitter'da neden yoksunuz?
"Facebook çok sanal ve maalesef çok çirkin. İnsanların yaşam biçimleriyle istendiğinde çok çok farklı bir şekilde oynanabilecek... Ben bu şeyleri oralarda gördüğüm için bu tür şeylerin içinde olmuyorum..."
"Sayın Kılıçdaroğlu dağıtılan 'kitaplardan dolayı katılım payı alınıyor' diyor. Ben, ispata davet ediyorum, nerede katılım payı alınmış bunu ispat etsin. Dürüst değil, yalan söylüyor. Dürüst ol, dürüst. Kim veriyorsa bu aklı, aldatıyorlar seni."
— Bu kampanya, bundan önceki kampanyalarla karşılaştırıldığında, bize farklı bir Recep Tayyip Erdoğan gösterdi. Bundan önce, reformcu, tabuları yıkan, cesur ve liberal bir Recep Tayyip Erdoğan vardı. Bu kampanyada daha milliyetçi, daha katı imajı geldi. Bunun sebebi seçimler mi ve bu seçimlerden sonra değişir mi?
"Bizim, o reformist yapımız aynen devam ediyor. Sürekli kendini yenileyen bir parti imajı ve partimiz var... Biz, 8,5 yıllık iktidarımız döneminde Cumhuriyet tarihinde yapılmayanları yaptık. Anayasa değişikliğinden tutunuz, bu ülkede yargı reformuna varıncaya kadar...
— Amerikan Büyükelçisi 'bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu' demişti. Bir çelişki çıkıyor ortaya. Sizin, eleştirilere tepkiniz var. Nuray Mert, bir yazı yazdı, 'O'na bedelini öder' dediniz. Abbas Güçlü, 'Burada işler iyi gitmiyor' dedi. İnan Kıraç, bir şey söyledi. 'Bak, dikkat et' uyarısı geldi sizden. Bu noktada 'keşke, söylemeseydim' dediğiniz şeyler var mı?
Hepsini hesap ederek söyledim. Bayan Mert, Dersim'le bizim duble yolların mukayesini yapıyor. Bu fikir özgürlüğü değil. Bu ülkede bir hizmet ehlini siz kalkar da güvenlik harekatına indirirseniz bunun cevabını alırsınız. Bu özgürlük değildir. Özgürlüğün de bir de sınırı var. Onunki özgürlükse bu da benim özgürlüğüm. Bundan daha ağır bir hakaret nasıl olur. Bu yollardan sen de gidiyorsun, bu millet gidiyor. Halkımız için yaptığımız yolları Dersim'le eş tutarsan bunun cevabını alırsın. Kaldı ki benim bedel öder diye bir lafım yok. Abbas Güçlü konusunda da bedel öder lafım yok.
Daha önceki ÖSYM Başkanı, KPSS'nin içine etti.. Onunla ilgi bir dava açılmadı, yazı yazılmadı. Peki, bu adama niçin bu kadar yükleniyorsunuz? Lütfen, bunu bir araştırın. Ben, biliyorum o yüklenme sebeplerini..."
— General Alan için bir şey söylemiştiniz. 'Ayağa kalkmadı, onun için tutuklandı Silivri'ye gitti' gibi izlenim çıktı? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Ne alakası var. Öyle bir algı yok. Bazı gerçeklerin bilinmesi lazım. Ben, Sayın Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı döneminde 18 Mart kutlamalarına gidiyorum. Üstelik orada bir de yalan var.
18 Mart kutlamalarında neredeyse, fevkalade bir olay olmadığı sürece biz şehitliğe anında ineriz, dakik ineriz. Her şey orada programlandığı gibi yürür. Oraya, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı geliyor, protokolde olan herkes ayağa kalkıyor. Bu beyefendi ayağa kalkmıyor. Bunun bir defa, ön kabulleri var. Hele hele Türk Silahlı Kuvvetlerin içinde olan birisi, nasıl emir komuta zinciri içerisinde ayağa kalkıyorsa, orada ayağa kalkıp selam durur. Selam durmuyorsa, gereği yapılır."
— Bunun için mi terfi edemedi?
"Terfi kararı YAŞ içerisinde, zaten olsa öyle bir şey... Ben, Genelkurmay Başkanımızla bunları konuştum. Böyle bir şey olsa zaten, kesinlikle muhalefet şerhini bizler koyarız."
— Yani cezalandırırdınız
''Kesinlikle, engellerdik. Çünkü, böyle bir durum olduğu sürece, Türk Silahlı Kuvvetleri, sağlıklı bir geleceği üstlenemez. Kendi üssüne karşı davranışı ne ise Başbakan'a karşı davranışı, hayda hayda çok daha farklı emir komuta zinciri içinde olması gerekiyor.
Engin Alan daha sonra vakfın başına getirildi. Benim, bundan haberim yoktu. Çok açık konuşuyorum. Vakfın başına getirilme olayını bilseydim, ben onu da engellerdim. Çünkü, böyle bir insanın vakfın başına gelmesi yanlış bir olaydır. Oraya kazandıracağı da herhangi bir şey yoktur. Vakfın başına çok daha kalifikasyonu yüksek insanlar da getirilebilirdi. Mesela, ikinci uzatılma olayı gündeme gelmişti. Ben Sayın Işın Paşa'ya 'Hayır, O bir dönem yaptı, yeter' dedim."
— Artık bütün terfileri fiilen yapıyorsunuz?
"Benim ilgi alanım içinde ise, evet."
— Gazetecilerin üzerine karanlık bir bulut çökmüş gibi ortam var. Nedim'den bahsediyorum, Ahmet'ten bahsediyorum. Seçim sonrası bu konuyla yasal bir düzenleme yapılıp yapılmayacağı?
"Şu anda içeride olan yazar, çizer diye geçinen bunların içerisinde şahsen benim, Cumhurbaşkanımın, birçok arkadaşlarımla ilgili öyle kitaplar yazanlar var ki bu kitaplar şu anda ne fikir özgürlüğü, ne düşünce özgürlüğü içerisinde değerlendirilebilir. Burada hakaretin, yalanın daniskası var. Çok açık konuşuyorum belden aşağı her türlü vuruş var. Bunlar sizin çok iyi tanıdığınız bildiğiniz yazarlar, çizerler. Öyle karikatürler, öyle resimler var ki bu resimlerin anlatılması, izahı mümkün değil.
Mesela siz Ahmet Şık, şu, bu filan bunlar için bu kadar düşünüyorsunuz ama mesela Mehmet Metiner için bunu düşünmediniz, Mehmet Metiner için aynı kıyametleri koparmadınız. Mehmet Metiner ölümle tehdit edildi...
Cizre'deki yurtla ilgili hiç ciddi manada medyada bunlar manşete girmemiştir. Daha ne olacak? Bir yurt molotoflarla bombalanıyor ve bu örgütün şu anda arkadan desteklemiş olduğu parti hala yazılı ve görsel medyada ciddi destek alıyor. Bunları biz hala özgürlük planında mı değerlendireceğiz?"
— Açılım bitti mi?
"Hayır hayır asla."
— Seçimlerden sonra barıştan çok çatışma ortamına girecekmişiz gibi bir korkum var. Korkmakta haklı mıyım?
"Bunu şu anda konuşmak bana göre yanlış. Bunu seçimden sonraki Meclis aritmetiği ortaya çok daha net koyar."
— Çözüm için siz BDP'yi artık muhatap görmüyormuşsunuz gibi bir izlenim var bende.
"Yani çözüm noktasında çözüm yaklaşımları yok. Şu anda da görüyorsunuz, kendilerinin girmediği yerde oyunu CHP'ye... Eğer orada CHP güçlü değil MHP güçlü ise oyunu MHP'ye vermek gibi ses kayıtlarını, önümüze veya önünüze getirdiler. Bunlar çok açık net bazı gelecekle ilgili adımların hangi istikamette olduğunu gösteriyor."
— Seçimden sonra önceliğiniz, anayasa mı, Kürt sorunu mu, ekonomi mi?
"Bunların hepsini ayrı tahlil etmek lazım. Bizim ilk etapta atacağımız adım yeni anayasadır. Ama bu Meclis aritmetiğiyle alakalı bir konudur."
— Askerle ilişkiler artık rayına oturdu mu?
"Bizim 8,5 yıllık süreç içerisinde gerçekten TSK, anayasal tanımdaki konumuna diyebilirim ki oturmuş vaziyette. İlişkilerimiz gayet iyi bir şekilde devam ediyor."
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.