22 Kasım 2024
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara12°C
  • İzmir16°C
  • Berlin2°C

BEŞİR ATALAY: 'NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE' RAHATSIZ ETTİ

Bakan Atalay, Kürt açılımını anlattı devletin kendi eliyle kendisine düşman yetiştirdiğini söyledi.

Beşir Atalay: 'Ne Mutlu Türküm Diyene' rahatsız etti

29 Eylül 2012 Cumartesi 19:13

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Türk devletinin kendi eliyle kendisine düşman yetiştirdiğini söyledi. Laikliğin din özgürlüğü olarak algılanması gerektiğini de anlatan Atalay, bu konuda doğru adımlar attıklarını ve kendilerini kamuoyuna anlatmayı başardıklarını ifade etti.

Habertürk kanalında ''Doğru Açı'' programına konuk olan Atalay, soruları yanıtladı. AK Parti'nin Türkiye'nin en büyük ekonomik krizi yaşadığı 2001 yılında kurulduğunu hatırlatan Atalay, siyaseti iyi analiz etmeleriyle büyük bir oluşuma yer açıldığını söyledi.



Yeni kurulacak partide özellikle strateji ve dizayn konusunda çok çalıştıklarını ve mutfağı zengin bir AK Parti'yi kurduklarını ifade eden Atalay, o dönemde ciddi demokrasi sorunu yaşadıklarına işaret etti.

Başbakan Yardımcısı Atalay, ''Bizimle ilgili eskiden oluşmuş değer yargılarını kırmak için doğrusu kendimiz en iyi adımları attık ve bunda da başarılı olduk'' diye konuştu.

''Laiklik konusunda neleri yapıp neleri yapmadığınızı düşünüyorsunuz?'' sorusunu yanıtlayan Atalay, laikliğin düzenlemeden çok toplum genelinde algılara ve yaşamaya yönelik olduğunu dile getirdi.

 

''Bizim laiklikle ilgili çok özel düzenlemeler yapmamız gerekmiyor zaten. Ama biz neye gayret ettik. Laikliği mümkün olabildiğince din özgürlüğü olarak algılasın herkes. Bütün etnik yapılar, inançlar, dinler kendilerini daha iyi ifade etsin, daha rahat yaşasın. Bunu her alanda sağlamaya çalıştık. Cumhuriyet döneminin reflekslerinden dolayı endişelerden birisi laiklikle ilgilidir daha çok. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi'nin 6 okundan biridir laiklik, onların endişelerin de yerinde olmadığı görüldü.

"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE RAHATSIZ ETTİ"

Kürt açılımına ilişkin soruyu yanıtlayan Atalay, Kırıkkaleli olsa da akademik hayatını Erzurum'da geçirdiğini belirterek, tepelere ''Ne Mutlu Türküm Diyene'' yazmanın oradaki insanların psikolojini ne kadar olumsuz etkilediğini gördüklerini, devletin vatandaşını kendinden soğutmak için özel çaba sarf ettiği uygulamalara şahit olduklarını anlattı.

''Siz Kürtler gibi yaşamadınız ama siz de cumhuriyetin başka mağduriyetlerini yaşadınız. Bu, daha iyi anlamanızda kolaylık sağlıyor mu?'' sorusunu yanıtlayan Atalay, geçmişte, Türkiye'de düşünen, özgürlük arayan, düşünce çilesi çeken herkesle ortak kaygılar taşıdıklarını söyledi.



Kürtler ile ilgili yaşananların, sadece çekilmiş mağduriyetler olarak algılanmaması gerektiğini belirten Atalay, şöyle konuştu:

''Geçmişte insan hakları açısından bakarsanız pek çok acılar var, yanlışlıklar var, felaketler var. Ama Türkiye açısından baktığımızda da böyle bir devlet olamaz. Yani kendi vatandaşını, kendi eliyle, kendine düşman eden bir devlet olamaz. Hiçbir devlet bunu yapmaz. Devlet vatandaşını kazanmak için çalışır, hele bugünün dünyasında. Her devlet bunu yapmaya çalışıyor. En büyük devletler bunu en çok yapmaya çalışıyor. Aksi takdirde Türkiye'yi büyütemezsiniz, küçülür gidersiniz.''

"KOLAY OLMAYACAĞINI BİLİYORDUK"

Atalay, ''Habur'daki karşılama ve Oslo görüşmesi gibi birtakım riskler alarak gerçekleştirdiğiniz politika, sizin tabanınızda nasıl tepki buldu'' sorusu üzerine, şunları kaydetti:

''Bunlar kolay değildi, kolay olmayacağını da biliyorduk. Yani biraz siyaset ve sosyoloji çalışan herkes bilir. Bu tür değişimler çok ciddi risklerdir. Çok ciddi eleştiriler de alırsınız. Muhalefetin eleştirilerini biliyorsunuz, olağanca gücüyle seçim ortamında bunu kullandılar ama kendi partimiz içinde de birçok eleştiriler aldık o dönemde. Ama bunları da normal gördük, iknaya çalıştık. Ama eninde sonunda en duyarlısı, en makulünü kim gösterdi biliyor musunuz, seçmenimiz gösterdi. Tüm bunları yaşadıktan sonra 2011 seçiminde oyumuzu yüzde 50'ye çıkardı.''

''Askeri vesayetin bittiği kanaati olmakla birlikte, bunla ilgili henüz yapılması gereken düzenlemeler var. Mesela Genelkurmay'ın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması gibi. Bunlarla ilgili bir şey var mı'' sorusu üzerine, bunlarla ilgili de mesajlarının olduğunu bildirdi.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.