BEŞİKCİ: 'DARBE GİRİŞİMİ AKP’NİN KURGUSU DEĞİL'
Sosyolog İsmail Beşikci, darbe girişimi ve sonrasındaki süreci gazeteci Hülya Yetişen'e değerlendirdi.
22 Temmuz 2016 Cuma 08:27
Darbe girişiminin emir-komuta zinciri içinde gerçekleşen bir süreç olmadığı için 12 Mart (1971) ve 12 Eylül (1980) darbelerinden ayrıldığını belirten Sosyolog İsmail Beşikci, başarısız bir girişim olmasına rağmen 27 Mayıs (1960) darbesine benzediğini söyledi.
Türkiye’de askeri darbe deyince akıllara hep ABD’nin geldiğini ifade eden İsmail Beşikci, “Bu darbe girişiminde ABD’nin rol aldığı kanısında değilim” dedi. ABD’nin emir-komuta zinciri içinde darbeleri planladığına değinen Beşikci, “Genelkurmay’ın, kuvvet komutanlarının, Jandarma Genel Komutanı’nın birinci planda olduğu, emir-komuta içinde gerçekleşen bir darbe… ABD, Genelkurmay’ı bu şekilde yönlendirme olanaklarına da sahiptir” dedi. Darbe girişiminin AKP’nin kurgusu olduğu görüşüne de katılmadığını belirten Beşikci, “Kanlı bir girişim olmuştur. 300’den fazla kayıp olduğu vurgulanıyor” dedi.
“Ulusalcılar ve Ergenekon ön planda”
“Darbe girişiminde, ulusalcıların, Kemalistlerin daha ön planda olduğu kanısındayım. FETÖcü denenlerin, orduda, poliste, yargı organlarında, istihbaratta adamları olabilir. Onlar da darbe girişiminde rol almış olabilir, ama ulusalcıların, Ergenekon’un, daha ön planda olduğu kanısındayım. Darbe girişiminde rol alan yargı bürokrasisi mensuplarının ulusalcılar olduğunu düşünüyorum. Ulusalcıların, Cemaatle, Ergenekon’la ilişki içinde olduğu söylenebilir.”
“Türkiye’nin geleceği kaos”
“Darbe girişiminin hazırlıksız yapıldığı anlaşılıyor. Belki de hükümet, darbeden haberdar oldu. Hazırlıkların tamamlanmasına fırsat vermeden gerçekleşmesini sağladı. Darbe girişimcilerinin kitle iletişim araçlarını verimli bir şekilde kullanamadıkları açıktır. Sabaha karşı değil, akşam gerçekleşmesi askeri darbe sürecine aykırı bir durumdur. Darbeciler, Cumhurbaşkanlığı’na, Başbakanlığa, Meclis’e, milletvekillerine yönelecekleri yerde, köprülerin başını tutmaları, havaalanlarını kontrol etmeye çalışmaları şaşırtıcıdır.
Darbeci askerlere karşı, azgınlaşmış kalabalıkların yer aldığı bir süreç yaşandı. Bunların önemli bir kısmı Hürriyet Gazetesi’ne, hükümeti eleştiren gazetecilere saldırı yapan gruplardan oluşuyordu. Bu azgınlaşmış grupların hiçbir insani değer taşımadığı, hiçbir insani kural tanımadıkları söylenebilir. Bu manzara Türkiye’nin geleceğinin bir kaos olduğunu da gösteriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu darbe girişiminde ders alıp daha ılımlı bir siyasal ortamın yaratılması için çaba gösterir mi, sorusu akla gelebilir. Bu azgınlaşmış gruplar bu düşüncenin oluşmasını engelliyor.”
“Federel Kürdistan Yönetimi'ndeki referandum ve bağımsızlık süreci desteklenmeli”
“Askeri darbe elbette kötüdür. Karşı çıkmak gerekir. En kötü bir sivil yönetim en iyi askeri darbe yönetiminden daha iyidir. Bu elbette böyledir. Ama muhalefeti bastırmak için hiçbir insani değere sahip olmayan kalabalıkları sistematik bir şekilde kullanan bir yönetim de iyi bir yönetim değildir. Darbe engellenmiştir ama bu, demokrasi doğuran, özgürlükleri geliştiren bir yapıda değildir. Kürdler kendi işlerine bakmalıdır. “Darbeye karşıyız, hükümetin yanındayız” diyerek, Kürdistan’da Türk bayrağı sallamak doğru değildir.
Kendi kendini yönetim konusunda çaba sarf etmek, Kürd dilini kamuda, toplum hayatında yaşanır hale getirmek, çocukların Kürd diliyle eğitimi konusunda kararlı olmak önemlidir. Güney Kürdistan’daki referandum, bağımsızlık sürecini desteklemek vazgeçilmez olmalıdır. Referandum, bağımsızlık sürecini seslendiren Mesut Barzani’nin ayağını çelmelemek aymazlıktır.”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.