29 Nisan 2024
  • İstanbul15°C
  • Diyarbakır28°C
  • Ankara17°C
  • İzmir22°C
  • Berlin16°C

BBC: TÜRKLER VE KÜRTLER RİSK ALIYOR

BBC: Ancak Abdullah Öcalan'ın 34 Kürt'ü sınırı geçerek Türk yetkililerin kucağına gönderme kararı, asi grubu hükûmetin barış girişiminin tam kalbine yerleştirdi.Bu riskli bir manevra.

BBC: Türkler ve Kürtler risk alıyor

23 Ekim 2009 Cuma 10:41

BBC (LONDRA) - 34 Kürt'ün pazartesi günü sınırı geçerek Irak'tan Türkiye'ye gelmesi, onbinlerce hayata mal olan bir çatışmadan muzdarip bir bölge açısından çok önemli bir olaymış gibi gözükmeyebilir.

Ancak bu, ağustos ayında hükûmetin başlattığı henüz detayları belli olmayan barış girişimine hayati bir ivme katabilecek önemli bir sembolik jest olabilir.

Pazartesi, Türk haber kanalları gün boyunca Habur'daki tozlu sınır kapısından görüntüler ve haberler yayımladılar. Görülecek çok fazla bir şey yoktu. Sadece ekipmanlarını kuşanmış onlarca polis ve uzakta sınır kontrolünün sağlandığı beyaz nizamiye binası...

Çoğunluğu Irak'ın Kürt bölgesinin 150 kilometre içerisindeki ıssız Mahmur mülteci kampından gelirken sekizi -son 25 yıldır Türk ordusu ile savaşan silahlı hareket- PKK'nın kalesi Kandil Dağı'ndan geliyordu.

--Talimatlar Doğrultusunda Hareket Etmek--

Türkiye topraklarına girdikten sonra gözaltına alınıp sınır karakolunda sorgulandılar. 29'u hemen, geriye kalan beş kişi 24 saat içerinde serbest bırakıldı.

Hepsi yasa dışı bir örgüte üye olmakla suçlanıp hapse atılabilirlerdi ki önceki yıllarda olsa muhtemelen böyle olurdu.

Bu küçük grubun medyanın bu denli dikkatini çekmesinin sebebi sınırı geçmelerinin bir barış jesti olduğunu deklare etmeleri ve bunun hükûmetin asilerle karşılıklı olarak savaş baltalarını gömmeye istekli olup olmadığının testi olması.

Bu 34 Kürt teslim olup PKK'ya bağlılıklarını inkâr edebilirdi ve çok düşük bir ihtimalle soruşturmaya maruz kalırlardı.

Ancak öyle yapmadılar. Israrla teslim olmadıklarını söylediler ve PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan'ın talimatları doğrultusunda hareket ettiklerini belirttiler. Abdullah Öcalan Türkiye'de o denli şeytanlaştırılmış ki kendisine saygı göstermek yahut adını anmak bile uzun yıllar hapis cezası ile sonuçlanabilir.

Neredeyse bundan 10 yıl önce sekiz Kürt'ten oluşan bir grup daha, aynı şekilde -bu olaydan birkaç ay önce yakalanmış olan- Öcalan'ın talimatları doğrultusunda aynı taktiği denemişti.

Sekiz kişi Türk ordusu ile silahlı çatışmaya girmeyenler arasından özenle seçilmişti. Ancak o dönemde Türk yetkililer hiç müsamaha göstermemişti. Suçlanmışlar ve 22 yıl gibi uzun hapis cezalarına çarptırılmışlardı.

Ankara'daki Bilkent Üniversitesinden Ergun Özbudun "Bunu yıllar önce 1999'da Öcalan yakalandığında çözebilirdik ancak o fırsatı kaçırdık." diyor.

Bu kez işler farklı olabilir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 11 Ağustosta Mecliste duygusal bir konuşma yaparak kan gölünün ve gözyaşlarının bitmesi çağrısında bulunmuştu.

Çatışmanın her iki tarafından da oğullarını kaybetmiş annelerin hissettikleri dayanılmaz acıdan dem vuran Başbakan, milletvekillerine "Mutabakatı burada aramayacağız da nerede arayacağız?" diye sormuştu.

Erdoğan'ın "Demokratik Açılım" olarak adlandırdığı bu girişim, Avrupa Birliği'ne katılım çabasının bir parçası olarak hükûmetinin verdiği daha geniş çaplı reform sözlerinin yerine getirilebilmesi için Kürt azınlığı kendi tarafına çekmeye dönükmüş gibi.

Kamuoyu yoklamaları halkın yüzde 50'sinin barış planını desteklediğini ve yüzde 50'sinin ise karşı ya da kararsız olduğu gösteriyor.

Can alıcı bir nokta ise üst düzey askerî çevrelerde bu hükûmete karşı derin bir güvensizlik olmasına rağmen Türk ordusunun da destekliyor olması.

Başlıca milliyetçi partiler CHP ve MHP iş birliği yapmıyor. Başbakanı teröristlerle müzakere yapmakla suçluyorlar. Dolayısıyla Erdoğan'ın planı iki aydır donmuş durumda.

Riskli Hareket

Bu da PKK'ya inisiyatifi ele alma imkânı tanıdı. Sağlığı hakkındaki şikâyetleri dışında son zamanlarda bir şey duyulmamış olmasına rağmen, Abdullah Öcalan, tutuklu bulunduğu hapishane adadan aylardan bu yana barış için kendi yol haritasını hazırlayacağını söyleyip duruyordu.

Ancak Abdullah Öcalan'ın 34 Kürt'ü sınırı geçerek Türk yetkililerin kucağına gönderme kararı, asi grubu hükûmetin barış girişiminin tam kalbine yerleştirdi.

Bu riskli bir manevra. Kendisi Türkiye'de o denli nefret edilen bir kişi ki hükûmet onunla müzakere ediyor görünme riskini alamaz.

Ancak Başbakan Erdoğan dün Mecliste olayın sadece olumlu yanlarına baktı: "Habur Sınır Kapısı'nda yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Bu bir umuttur. Türkiye'de iyi, güzel şeyler, umut verici gelişmeler oluyor."

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.