BAYKAL: BAŞBAKAN YARGILANSIN MI?
CHP lideri Deniz Baykal, canlı gaste'ye konuk oldu ve Anayasa değişiklik paketiyle ilgili Can Dündar'ın sorularını yanıtladı.
29 Nisan 2010 Perşembe 10:25
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anayasa değişiklik paketinin ilk tur görüşmelerinin son gününde NTV'ye konuk oldu.
canlı gaste'de Can Dündar'ın sorularını yanıtlayan Baykal, olası bir referandumda AKP'yi şaşırtacak bir sonuç çıkabileceğini söyledi.
Baykal, referandumda halka 'Başbakan yargılansın mı yargılanmasın mı?' diye sorulacağını kaydetti.
Can Dündar'ın soruları ve Baykal'ın yanıtları şöyle:
Can Dündar: Maddeler 331-340 aralığında geçti. İkinci tur için Meclis'e çağrı yaptınız. 'Şahsiyet şahlanması' beklediğinizi söylediniz. İkinci turda 330’un altına düşülebilir mi?
Deniz Baykal: Bunun olması gerekir. Ancak bu istihbarata dayalı bir şey değil. Ortadaki tablo kişilik sergilenmesini zorunlu kılıyor. Parlamentomuzda da bu potansiyel var. Bunu 1 Mart tezkeresinde gördük. O muhteşem bir olaydı ve şimdi o nitelikte bir tercihle karşı karşıyayız.
Can Dündar: Son olarak Cemil Çiçek’in yaptığı, ikinci tur öncesi uzlaşma çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Deniz Baykal: AKP yönetimi giderek artan bir tedirginliğe sürüklendi. Bunun nedeni sadece maddelerin geçişinde görülen sayısal oy durumu değil.
Bu AKP’nin tek başına yapmaya çalıştığı bir değişikliktir. Anayasa’nın 3 temel erkinden yargıyı alt üst edecek bir düzenmleme; sakıncalı ve vahim bir düzenleme. Ve bunu AKP dışında destekleyen kimse yok. Bütün yargı kurumları karşı, aklı başında ünivetsite hocaları karşı; dünyanın sayılı anayasa profesörleri karşı.
AKP yalnız kaldı. Bu kadar iddialı, ülkeyi sarsacağı açık, şidetle karşı çıkılan bir düzenlemeyi AKP’nin bıçak sırtı ve marjinalleşşen şekilde Türkiye’ye dayatması, onları da tedirgin ediyor. Yanlızlık duygusunu aşmaya çalışıyorlar.
Onların da cidi bir uzlaşma beklentisi yok zaten. İş işten geçtikten sonra ve yanlız kalınca, halkla ilişkilere dönük bir çalşma içindeler.
Can Dündar: Anayasa’nın gündeme geliş gerekçesi konusunda muhalefet, ‘yargıyı ele geçirme çabası’ diyor. Ama siz, hükümetin devrildikten sonrası için hazırlık yaptığını söylüyorsunuz...
Deniz Baykal: İkisi birarada aslında. Ben ana motifin, iktidar kaybedildikten sonra yargı konusunda güven hissdebilme ihtiyacı oldıuğunu görüyorum.
İktidardayken tehdit altında değilsin. Dokunulmazlığın var ve devam edecek. Sorumsuzluğun var, bakan ve başbakan olarak görevin dolayısıyla yaptığın suçlar dolayısıyla parlamento izin vermedikçe Yüce Divan’a gitmezsin.
Şimdi çoğunluğu kaybetme durumu olduğu görünüyor. Kamuoyu araştırmaları ciddi bir olasılık olarak bunu ortaya koyuyor. Konuşulan büyük dosyalar varken, bir iktidarın ‘düştüğümüzde ne olur?’ duygusuna girmemesi mümkün mü?
Amaç yargıyı kontrol altına almak ve en temel nokta hiç kuşkum yok ki budur. Ayrıca, Anayasa’nın ilk 3 maddesi kaygısı da var. Bu değişiklik niçin yargıyla doğrudan ilgili...
Can Dündar: Siz uzlaşma önerisini, bunları gözönüne alarak mı yani bilerek mi yaptınız? AKP’nin kabul etmeyeceğini biliyor muydunuz?
Deniz Baykal: Benimki kabul edilebilir bir öneriydi. Benim teşhisim, 3 maddeyle meşgul oldukları yönündeydi. Teklifin reddedilmesi çok güçtü. Kamuoyu da böyle düşündü. Ben hala samimiyim ve 3 madde ayrımını yapsınlar yine uzlaşmaya varız.
Önümüzdeki dönem ne olur bilinmez ama parlamentoda oylamalar var. Maddeler etrafında AKP saflarında da tedirginlik var. Eğer bu geçerse, eğer konu Anayasa Mahkemesi’ne giderse, oradan çeşitli kararlar çıkabilir. Ya ‘aykırılık yok referandum’ der ya da ‘Anayasa’ya aykırılık var, yürütmeyi durdurma kararı’ alabilir; ve esası inceleyeceğim der. Yürütmeyi durdurursa; herkesin yapmayın dediği 3 maddeyi ya da tümü olur.
Can Dündar: Anayasa Mahkemesi’nin görüşmeme ihtimali var mı?
Deniz Baykal: Sanmıyorum. Ama takdir mahkemenin.
Teorik olarak, 3 maddenin ayrılması ve yürürlülüğünün durdurulması halinde, geri kalan maddelerin refanduma gitmesi kaçınılmaz olacak. Ne kadar garip bir manzara ortaya çıkacak. Garabete dikkat çekiyorum. Türkiye gerekmediği halde, 50 trilyondan fazla parayı harcayacak. Herkesin desteklediği düzenleme AKP’nin inadı nedenilyle referanduma sunulacak. Bir tiyatro gibi, garip bir olay bu.
Başından beri Cumhurbaşkanı tarafından bu 3 madde ayrımının yapılmasını istedik. Hukuki konumu ayrı, mantıki ilişkisi olayan maddelerden oluşan bir düzenleme. Herkesin yanlış dediği konuyu ısrarla 'acaba halkı aldatabilir miyim?' diye, bir dayatmayla Türkiye’nin önüne getirdiler.
‘Cumhubaşkanı ayrım yapacağını ifade etsin, destek verelim’ dedik. Ortada iyi niyet varsa ve Cumhurbaşkanı’nın tavrı netleşrse aynı teklif geçerlidir.
Ama ben umudumu kestim. Cumhurbaşkanı insiyatif alabilirdi olmadı, hükümet ayırabilirdi... ‘Meclis Başkanı’yla konuşun’ dediler gittik konuştuk. Grup başkanvekillerine gittdik ‘döneceğiz’ dediler, dönmediler. Ayırmak işlerine gelmedi. Parlamento da ayırmadı. Belki Anayasa Mahkemesi ayırabilir. Bu olduğu zaman, bu senaryonun ne kadar saçma olduğu, gereksiz yere Türkiye’ye masraf ettirildiği görülecektir.
Asıl mesele; biraz önce ifade ettiğim yerden devam edersem, bunlar yargıya yöneldi. Yargı ilk adım. Bunlar tüm Anayasa’yı değiştirmek istiyorlar aslında. Bu Anayasa’yı allak bullak etme projesi. Birinci aşama da yargıyı kontrol altına alma, karşı çıkışları engeleme ve Anayasa Mahkemesi’ni ele geçirme... Böylece Yüce Divan konusu da aşılmış olacak.
Can Dündar: Anayasa Mahkemesi 3 maddeyi ayırır ya da ayırmaz. İki ay içinde bu karar çıkar mı?
Deniz Baykal: Yürütmeyi durdurma kararı da çıkabilir. Referanduma gitmeden aydınlığa kavuşturmak gerekecektir. Anayasa Mahkemesi bunu değerlendirecektir.
Referanduma gitmesi halinde sonuçla ilgili bir şey söylemek istemiyorum. Ama AKP için bir sürpriz yaşanacağına inanıyorum. Çok şaşıracaklar...
Referandumda ‘Başbakan yargılanacak ya da yargılanmayacak’ diye sorulacak. Vatandaşa 'yolsuzluklar nedeniyle Başbakan yargılansın mı yargılanmasın mı?’ sorusu sorulacak. Halk buna oy verecek.
İktidar, referandumun, kendisiyle ilgili bir değerlendirmeye dönüşeceğini bilmek durumundadır. Olay maddelerden çıkacak, 'gidiş iyiye mi kötüye mi’ye dönüşecektir. Ekenomik ve sosyal durum belirleyici olacaktır. Krizler ve sorunlar referandum sonucuna yansıyacaktır.
Kendi kendilerine güven vermek için yüksek sesle şarkı söylüyorlar. Söylesinler, ciddi bir sürpriz bekliyor onları. Rakam veremem. Güvenilir kamuoyu araştırmaları da yok ortada. Belli şartlar altında yapılan araştırmalar ise ciddi tepkiyle karşılaşacaklarını ortaya konuyor. İlk sondajlar umut verici gözüküyor.
Baykal'ın dikkat çeken diğer açıklamaları şunlar:
Son açıklamasında Başbakan'a Hitler mi dedi?
"Ben orada büyük mücadele kararlılığımı ifade etmeye çalıştım. Bu kararlılığa zaman zaman tarihte de tanık olunmuştur. Gerçek demokrasi, faşizme, dayatmaya, zorbalığa karşı... Daha demokratik bir dünyayı gerçekleştirmek için, her şeyi göze alan büyük bir kararlılık örneği olarak verdim o örneği. Umarım sert de olmuştur..."
Ne Menderes, ne Demirel, ne Özal, ne Erbakan ne de... Niye Erdoğan'la böyle oldu?
"Benim için Başbakan'a yönelik duygusal bir blokaj söz konusu değil. Başbakan'ı gördüğüm zaman sinirlenmiyorum, kızmıyorum, iç dünyamda bir dalgalanma olmuyor. Ama yapılanı çok yanlış ve sakıncalı buluyorum..."
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın kapatma davası açacağı iddiaları...
"Ben bu konunun AKP'yi, dengeli bir değerlendirme yapma şansından yoksun bırakacak kadar etkilemiş olduğunu düşünüyorum. Türkiye seçime giderken, en ciddi gerekçeler oluşsa dahi, kapatma davasının söz konusu olamayacağı açıktır. Kesinlikle böyle bir beklentim yok.
Yargıtay Başsavcılığı incelemelerini, araştırmalarını herkes için yapar. Olan da budur. Kapatma noktasına gelindiğine dair resmi bir bilgi ve bulgu da yok. 1 yıl sonra seçim varken, 'bizi kapatacaklar' anlayışı sağlıklı değildir. Olmaması da gerekir; siyasi aktör olarak böyle bir şey istemeyiz. Biz seçime gideceğiz, kimse karışmasın. Türkiye bu işi seçimle halledecek..."
Referanduma gidilir ve evet çıkarsa ne olur?
"Çok kötü olur. Gerçekten çok kötü olur... Cumhuriyet'in güçlükle geliştirdiği, uluslasmış, belli bir modernleşmeyi sağlamış, çağdaş hukuku benimsemiş, çağdaş yaşam tarzını benimsemeye çalışan bir toplumun kazanımlarının, dayatmacı bir iktidar odağının denetimine girmesi, ciddi sıkıntılar ortaya çıkarır. Türkiye bunu kaldıramaz...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.