BALUKEN: HÜKÜMET, ÖCALAN'IN 'DAVET EDECEĞİM' SÖZÜNÜ 'DAVET EDİYORUM' YAPMAK İSTEDİ
İdris Baluken hükümet yetkilileri ile birlikte yapılan silah bırakma çağrısına ilişkin konuştu.
07 Mart 2015 Cumartesi 11:16
İmralı Heyeti üyesi ve HDP Milletvekil İdris Baluken hükümet yetkilileri ile birlikte yapılan silah bırakma çağrısına ilişkin konuştu. Baluken 'Hükümet, Sayın Öcalan’ın ‘davet edeceğim’ şeklindeki sözünü ‘davet ediyorum’ şeklinde heyetimize yaptırmak istedi. Sayın Öcalan’ın rolünü heyetimize vermek istedi. Bunun bir halkın iradesini boşa çıkarmak anlamına geldiğini söyledik ve kabul etmedik' dedi.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, 28 Şubat tarihinde PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından hazırlanan ve hükümet ile İmralı heyetinin ortak bir şekilde açıkladığı çağrıyı Med Nuçe TV’de değerlendirdi.
Baluken, “Hükümet, Sayın Öcalan’ın ‘davet edeceğim’ şeklindeki sözünü ‘davet ediyorum’ şeklinde heyetimize yaptırmak istedi. Sayın Öcalan’ın rolünü heyetimize vermek istedi. Bunun bir halkın iradesini boşa çıkarmak anlamına geldiğini söyledik ve kabul etmedik” dedi.
Baluken “bir saatlik bir toplantıya ihtiyaç var onun dışında isimler beli sayı olarak 16 kişilik liste üzerinde anlaşılmıştı zaten” dedi.
Baluken’in açıklamalarından satır başları şöyle:
10 MADDE
“Kandil, Hükümetle yaptığımız görüşmelerin sonucunu aktardık, 4 saatlik görüşmenin tamamını perde arkası görüşmeleri kendisine aktarmakla geçti. KCK bu tarihi niyet beyanının önemli olduğunu, hükümetin adım atması halinde üzerlerine düşen her şeyi yapmaya hazır olduklarını söyledi.
“Beli mutabakatlar sağlanır ve bu da bağımsız bir gözlemci heyet tarafından taahhüt altına alınırsa niyet beyanı çağrısının bir üst aşamasına geçilmiş olacak. Sayın Öcalan bu çağrıyı iki aşamalı olarak belirledi. Birinci aşaması niyet beyanı olarak tanımladı. Bunu heyetimizin kendisi adına yapabileceğini söyledi. Eğer bu çağrıdan sonra 10 madde de hükümet müzakere masasında bir mutabakat arayışına girerse ve biz ilkesel düzeyde beli ilerlemeler sağlarsak ikinci aşamayı onama aşaması olarak ben yapacağım dedi. Bunu yapabilmesi için beli mekanizmaların yaratılması için görüşmelerin yapılması gerektiğini söyledi.
İZLEME KURULU
İzleme kurulu, sekreterya ile birlikte mecliste bir komisyon kurulması gerek. Bunun için iki yöntem var. Herhangi bir partinin verdiği bir önerge ile böyle bir komisyon kurulabilir, ama bunun handikapları var.
“Bu yolla bir komisyon kurulursa sandalye sayasına göre bir dağılım olacak o zaman hakimiyet AKP’de olacak. İkinci yöntem bu kadar önemli bir meselede, bu komisyonun kanun teklifi ile kurulması teklifidir. Bu kanun teklifi ile böyle bir komisyon kurulursa üye vermek isteyen partilerin temsiline dayalı bir komisyon oluşacak.
“Bu komisyon hakikatleri ortaya çıkarma, yüzleşme ve helalleşmeyi sağlamaya çalışacak böyle bir komisyonun ilk işi Sayın Öcalan’ı dinlemek olacak. Tabii bunun yöntemi tartışılabilir, komisyon mu İmralı’ya gidecek, Sayın Öcalan mı meclise gelecek, ya da görüntülü mü konuşacak. Bütün bunlar tartışılabilir. Ama bu komisyonun ilk mesaisi Kürt meselesinin bütün dinamiklerini Sayın Öcalan olacak.
UZLAŞILMIŞ KOMİSYONLAR
“Sayın Dicle ve Bağrıyanık sekreteryada yer alacaktı. Heyetin genişletilmesi için kimlerin heyette yer alacağına ilişkin isimleri hükümetle paylaşmıştık. Hükümet müzakere mekanizmalarını pazarlık haline getiriyor. Adımlar atılmış olsaydı genişlemiş bir heyet tamamlanmış bir müzakere heyeti, tamamlanmış bir sekreteryanın bu görüşmelere katılması gerekiyordu.
“İzleme heyeti konusunda 6-7 ay önce anlaşmamız olmuştu. Bunun gerekleri yerine getirilmedi. Bundan sonraki toplantıda izleme heyeti, sekreteryanın tamamlanmış olması gerekiyor. Sonraki toplantılarda da 10 başlıkta uzmanlaşmış komisyonların dahil olmasında fayda var.
DEVLET HEYETİ
“İmralı’daki son iki görüşmeye devlet heyetinden 3 kişinin katıldı. Son Bakanlar Kurulu’nun almış karar sonrasında yetkilendirilmiş kurumların temsiliyetleri var orada. KGM yetkilendirilmiş… Hükümetin doğrudan yetkilendirdiği temsiliyetler ile devlet kurumlarından kimi yetkililerde bu görüşmelerde yer alıyor. Aynı masada oturuyoruz. Sayın Öcalan’da aynı masada oturuyor. Toplantı formatımızı diğer toplantılardan son iki görüşmede devlet heyetinin biraz daha genişlemiş olması ve aynı masada biraz üst düzeyde yürütüyor olmamızdır.
TASLAK METİN
“Dolmabahçe’deki toplantıda açıklanan metin hükümetle ortaklaşılmış ortak bir metindir. Sayın Öcalan bu taslağı orada (İmralı’daki masada) defalarca okudu, heyetimizin görüşlerini ve önerilerini aldı, ortak açıklamayı yapabileceğini söyledi. Oradaki tartışmalarla şekillenen, devletin ve hükümetin kaygılarının paylaşıldığı bir taslak. Hükümetin ve devletin kaygılarının da dikkate alınarak hazırlanmış bir taslaktır. Bu taslağı biz her iki tarafından bu tartışma ve toplantılardan sonra ortaklaştığı bir taslak olarak değerlendiriyoruz.
“Taslağın yeterince açık olmadığına yönelik eleştirileri hayretle karşılıyoruz. Devletin bölüneceğine yönelik paranoid yaklaşımlar vardı. Bunun Kürdistan versiyonu vardı, orada da Kürtlerin herhangi bir kazanım elde etmeden Kürtlerin kandırıldığı yönünde bir yaklaşım vardı.
“3’üncü bir yaklaşım da bu iki anlayışın harmanlanmış bir versiyonudur. Bu da Kürtler halklarını kazanmak için AKP ile anlaştılar, Türkiye’nin geri kalan kısmını Erdoğan’a teslim ettiler gibi bir yaklaşımdı. Bu üç korku üzerinden yaratılan bir algı vardı. Metin bu 3 korkuyu tamamen berhava eden, sadece Kürt halkı açısından değil bütün ezilmiş dışlanmış kesimleri açısından bir umut olarak bir araya getiren bir özü içerdi.
“Sayılan 10 başlık Türkiye’nin 78 milyonun ihtiyacı olan demokrasi sorunlarını içeriyor. Özgür yurttaşlık demokratik kimlik üzerinden şekillenen bu 10 başlıkta bütün farklılıkların temel sorunlarını çözmeye yönelik bir yol alındığını görüyoruz. Alevilerin sorunları, Lazlar, Çerkezlerin, Süryanilerin kimlik sorunlarını garantiye alan değerli tanımlamalar var.
“Cumhuriyetin tamamını demokratikleştiren çok güçlü bir perspektif var. Bu eleştirileri metin üzerinde yeterince bir yoğunlaşma olmamasına bağlıyoruz. Metnin tamamını okursanız, bütün ezilen kesimleri için İmralı adasında devletin ve hükümetin bütün sekter tutumlarına rağmen ne kadar fedakarca ve sabırla orada bir mücadele yürütüldüğü ortaya çıkacaktır.
“Sayın Öcalan başından beri şunu ifade ediyor. Ben Anadolu ve Mezopotamya’daki bütün haklar için demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürütüyorum diyor. Sadece Kürtler değil bütün farklı kesimleri katliamdan kurtarmaya çalışan bir çalışmadır.
İMRALI GÖRÜŞMELERİ
“Şimdiye kadar İmralı’da yapılan bütün görüşmelerde, kadın katliamları, doğa katliamları, Alevilerin hak ve özgürlük talepleri, bütün ötekileştirilen kesimlerin haklarının gündeme geldi.
“Ancak müzakere başlıklarını tartışmaya açtığımızda bu konularda temel bazı önermeler açığa çıkacak ve biz bunları gelip kamuoyu ile paylaşacağız.
“Sayın Öcalan’ın Hükümetin alevi çalıştayları üzerinden kamuoyu propagandası ve popülizm üzerinden yürüttüğü çalışmaların İmralı’daki görüşmelerin bir dış yansıması olduğunu belirtiyor. Ama hükümetin bunu bir siyasi ranta çevirmeye çalıştığını bizimle paylaştı.
“Orada bütün toplumsal kesimleri ilgilendiren bir proje tartışılıyor. Tartışmanın bir yanında 90-100 yıldır bütün bu kesimleri tekleştirmeye çalışan, kimlikleri kabul etmeyen bir anlayış var öte yanında da Kürt halkının özgürlük mücadelesi veren, bütün bu dinamikleri güç haline getirmeye çalışan Sayın Öcalan var.
'MÜCADELE YÜKSELTİLMELİ'
“Biz müzakerelerin geldiği aşamada mücadelenin yükseltilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Eğer AKP’ye karşı yeterince mücadele verilmezse hükümet kendi hegemonyasını gerçekleştirmek için otoriter yasalarını geçirmek üzere bazı arayışlar içerisine girebilir bu da tarihi süreç açısından risk teşkil eder.
“Bundan sonraki süreç açısından en geç bir hafta içerisinde yeniden İmralı’ya gitmeliyiz. Adaya gitmeden önce bir Kandil ziyaretimiz söz konusu olacaktır. Sayın Öcalan adaya gitmeden önce kendi hareketiyle görüşülmesini önemsiyor, Kandil de, görüşlerinin Sayın Öcalan’a iletilmesini talep ediyor.
“İzleme heyetinde kimlerin yer alacağı belli. Bir saatlik bir toplantıya ihtiyaç var onun dışında isimler belli, sayı olarak 16 kişilik liste üzerinde anlaşılmıştı zaten.
“Öcalan karar verirken de bazı karar mekanizmalarını işletiyor. Bizden siyasi partilerden STK’lardan ve kendi hareketinden bağımsız kararlar geliştirmiyor. Sayın Öcalan karar verirken, şunu söylüyor, kendi parti organlarınızda tartışın STK’lara danışın Kandil’e gidin diyor ondan sonra kararını şekillendiriyor.
KADIN MESELESİ
“Kadın meselesi gündeme gelince devlet heyeti onun bu sorunla ne ilgisi var dedi, Sayın Öcalan bunu yadırgadığını söyledi. Sayın Öcalan kadın sorununu çözmeyen hiç bir devletin gerçek bir barış yaratamayacağını toplumsal barış oluşturamayacağını, böylesi bir devlet ile kendisinin de hareketinin de asla barış yapmayacağını belirtiyor. Kadın meselesini bu kadar önemsiyor… İş cinayetleri iş katliamları konusunda muazzam bir çaba gösteriyor. Soma katliamından sonra yarım saat boyunca Sayın Öcalan’ın legal siyasetine yönelik eleştirilerini dinledik. Bir tek iş cinayeti beni kahrediyor ve bunun sorumlusu sizsiniz diyor.”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.