BAHÇELİ'DEN ERDOĞAN'A ÇOK AĞIR SÖZLER!
İsrail'in savaş suçu işlediğini kaydeden Bahçeli, Erdoğan için 'aciz adam' dedi. Bahçeli, İsrail'e karşı çözüm önerisi de sundu.
01 Haziran 2010 Salı 11:49
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında, Başbakan Erdoğan için çok ağır ifadeler kullandı. İsrail'in savaş suçu işlediğini kaydeden Bahçeli, Erdoğan için 'aciz adam' dedi. Bahçeli, İsrail'e karşı çözüm önerisi de sundu.
Türkiye'de hemen hergün yeni bir skandalın yaşandığını belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye hükümetin çaresiz ve çapsız politikalarının sonucundan en bunalımlı günlerini yaşamıştır" dedi.
Bahçeli konuşmasında şunları kaydetti:
Her gün yeni bir iflasın ve skandalın toplumu sarstığı Türkiye’mizde, dün itibariyle iki çok önemli gelişme ülkemizin gündemine düşmüştür. Bunlardan birincisi, Gazze’ye yardım götüren ve tamamen sivil toplumun barışçı ve samimi girişimine İsrail’in yaptığı alçakça saldırı sonucunda, sayıları henüz resmi olarak açıklığa kavuşmamış çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ve yaralanmasıdır.
İkincisi ise tırmanan terör olaylarının son aşaması olarak İskenderun’da Deniz Üs Komutanlığı’na yapılan saldırı sonucunda yedi askerimizin şehit olması ve sekiz askerin yaralanması ile sonuçlanan olaydır. Sivil ve asker bütün şehitlerimize, bütün kayıplarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, aziz milletimize başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Türkiye, hükümetin çaresiz ve çapsız politikalarının sonucu yakın dönemin en ağır bunalımlarının sancılarını derinden yaşamaya başlamıştır.
Felaketin eşiğine geldik
Hayatın her alanında milletimizin karşısına çıkan felaketler, facialar, saldırılar ve zulüm artık tahammül edilemez boyutlara ulaşmıştır. Ve ne acıdır ki, geride kalan yıllarda yaptığımız bütün uyarı ve öngörüler birer birer çıkmaya başlamış; ülkemiz stratejik, siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel bir felaketin eşiğine kadar gelmiştir.
Hükümet bozgun yaşadı
Tamamen göz boyamaya, vicdanların istismarına, başarısızlığa bahaneler üretmeye ve rezaletleri sineye çekmeye dayalı ilkel, seviyesiz ve teslimiyetçi bir siyasetin yedi buçuk yılın sonunda geldiği ve Türkiye’yi getirdiği uçurumun kenarı burasıdır. Devletin varlığına, milletin birliği ve devamına, toplumun dirlik ve düzenine, tarihi şeref ve haysiyetimize yönelmiş en alçakça saldırılar karşısında, hükümet tam bir bozgun hali yaşamaktadır.
Nedeni Erdoğan
Ve daha da vahimi, daha da önemlisi, daha da tehlikelisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Başbakan Erdoğan bu bozgunun, bu hezimetin ve bu ricat halinin yalnızca sonucu değil, bizatihi nedenidir, gerekçesidir ve kaynağıdır. Yaşadığımız sancılı gelişmeler, içine düştüğümüz darboğaz ve yedi buçuk yılın ağır bedel ödenen tecrübeleri milletimize artık göstermiştir ki Başbakan Erdoğan adeta Türkiye’yi çökertmek ve Türk milletini bölmek için misyon üstlenmiştir.
Aciz adamlarla ulaşılacak hedef kalmadı
Bunca uyarıya, bunca olaya ve bunca derse rağmen yanlışta hala ısrar eden bu zihniyetin ve ekibinin, savaş mağlubu bir ülkenin elleri kelepçeli yöneticileri gibi yaşadıkları boyun eğmişlik halinin başka bir izah yolu ve anlamı kalmamıştır.
Bugün derinden hissettiğimiz ve yaşadığımız ağır tablonun tek ve yegane sebebi, sorumlusu ve sonucu Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. Bu hükümetle gidilecek başka yol, bu aciz adamlarla ulaşılacak başka bir menzil, varılacak mutlu, müreffeh, şerefli bir gelecek kesinlikle yoktur.
Brezilya'da çalım satıyor
Türkiye’yi AKP hükümeti değil, hükümet üzerinden küresel projeler ve kanlı küresel niyetler yönetmektedir. İsrail, yardım götüren vatandaşlarımıza hunharca saldırmaktadır. Başbakan Erdoğan ise “Medeniyetler İttifakının Eşbaşkanı” ünvanı ile Brezilya’da çalım satmaktadır.
Aklı ve vicdanı olanlara soruyorum. Eş başkanı olarak taşeronluk yaptığınız medeniyet hangi medeniyettir? Bu oyuna nasıl girdiniz, bu akıntıya nasıl kapıldınız? Eli kanlı PKK ve destekçisi Barzani, Mehmetçiklerimize saldırılarını artırmıştır. Bunlar yaşanırken, Başbakan Erdoğan ise Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olmaktan iftihar etmektedir.
Yine, içinde biraz millet ve mukaddesat kırıntısı kalmış olanlara soruyorum? Küresel zalimle el ele tutuşarak, İslam’a yapılan zulmün suç ortaklığını nasıl kabullendiniz? Kim sizi zorladı, kim sizi tutsak aldı, bu esarete nasıl düştünüz? Vatan sevgisini, millet sevdasını ve tarihe saygıyı zaten aramıyoruz da vicdanlarınızda hiç mi utanma duygusu yoktu? Bu teslimiyete nasıl sürüklendiniz?
Biz haklı çıktık
22 Temmuz seçimlerinden önce biz bunu gördük ve “ya milliyetçilik, ya teslimiyetçilik” dedik. Ve her alanda haklı çıktık. Peşmerge ile pazarlık yapmayın, terörü böyle önleyemezsiniz, bir gece Kandil’de görünün dedik. Azan terörle haklı çıktık.
“Van minut” diyerek sahte çıkışlar yapmayın, gerçek bir Ankara duruşu gösterin ve işe Musevilerden aldığınız başarı ödüllerini iade ederek başlayın dedik, yaşananlarla haklı çıktık. Milletimizin huzurunu, Mehmetçiğimizin hayatını, ülkemizin güvenliğini Amerika’nın merhametine terk etmeyin, çözemezsiniz dedik. Ödenmeye devam eden ağır bedellerle haklı çıktık.
AKP, Aciz, çaresiz ve etkisiz
Açılım ihanettir, PKK ile pazarlıktır; pazarlıkla terör durmaz dedik, ve maalesef haklı çıktık. Habur’da yaşanan alçaklıktır; PKK ile kucaklaşarak terör bitmez dedik, kayıplar son bulmaz dedik, haklı çıktık. Bölücülüğü ciddiye alın, kardeşliğimize zarar vermeyin, kimlikleri tahrik etmeyin, milletimizi bölmeyin yazık edersiniz dedik, haklı çıktık.
Ve AKP’ye, ülkemizi düşürdüğünüz zilletin sorumlusu sizsiniz, bahaneyi anayasalarda aramayın dedik ve bu düşüncemizde de mutlaka haklı çıkacağız. Başbakan tamamen tükenmiştir, hükümet tamamen bitmiştir, AKP tamamen aciz, çaresizdir ve etkisizdir.
Milletimizi daha büyük felaketlerle yüzleştirmeden, Başbakan Erdoğan ve hükümeti aklını başına almalı ve girilen tuzaklarla dolu yolun bu kavşağından bir an önce dönmelidir.
İsrail'in saldırısı
İsrail askeri güçlerinin, Gazze’de tecrit edilen Filistinli kardeşlerimize yardım malzemesi götüren sivil gemilerimizi hedef alan hunhar saldırıları bütün yurtta haklı infial uyandırmıştır. Tamamen insani amaçlarla ve sivil toplumun iyi niyetli ve samimi çabalarıyla yürütülen bir yardım faaliyetinin katliama varan tepki ile sonuçlanmış olması Türk milleti tarafından asla kabul edilmeyecek olan bir saldırganlıktır. Mazlum Gazzeli kardeşlerine insani amaçlarla yola çıkmış yardım gemimize yapılan saldırı Türk milletine karşı açık bir düşmanlıktır.
Siyasi kabadayılıkla örtülmez
İsrail devleti, bu kanlı eylemle, yıllardır mazlum Filistinlilere reva gördüğü zulme, bu kez Tük milletinin evlatlarını da dahil etmiş ve telafisi mümkün olmayacak yaranın açılmasına neden olmuştur. Bu katliam, sıradan mesajlarla geçiştirilerek, Büyükelçilerin birkaç günlüğüne geri çekilmesiyle, diplomatların cılız ve etkisiz kınama kararlarıyla, veya ucuz siyasi kabadayılıklarla, hamasetle örtülemeyecek kadar ciddi, son derece önemli ve hayatidir.
Saldırı Türk Milletine
Tamamen sivillerden oluşan ve kardeşlerine yardım etmekten başka bir amacı olmayan kadirşinas milletimin temsilcilerine karşı İsrail ordusunca yapılmış saldırı doğrudan Türk milletine yapılmıştır. Bu hunhar saldırıdan sonra, hiçbir özür, bahane, gerekçe olayı örtemeyecek, Türk milleti bu saldırganlığı hesap hanesine mutlaka yazacaktır. Olayın gerçekleştiği saatlerde, Başbakan Şili’de, Dışişleri Bakanı Brezilya’da küresel projelerin taşeronluğunun peşindedir. Günün ilerleyen saatlerine kadar hükümet suskun, aciz ve çaresizdir.
Millet sabırsız
Milletimiz, Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada yer verilen “sonuçlarına katlanırsınız” ifadesinin, ve ilerleyen saatlerde Başbakan’ın uyarısındaki “yetti artık” sözünün gerçek karşılığını görmek istemektedir. Sabırsızdır. Umarız ki, bu ikazlar, Başbakan ve hükümetinin geçmişte PKK’ya ve Barzani’ye karşı savurduğu kuru tehditler gibi boş sözlerden ibaret olmasın, bugün söylenenler yarın unutulmasın. Türk milleti, bu mütecaviz ve alçakça saldırıları durdurmaya da, cevabını vermeye de muktedirdir.
Türk devleti, kendinde güç vehmederek tarihi bir yanılgıya düşenlere gereken karşılığı vermeye kadirdir. Milletimizi haklı iken haksız çıkartacak duygusal tepkilerden uzak kalmaya; doğru zeminlerle ve doğru yöntemlerle İsrail’den soracakları hesabın arkasında durmaya, ancak sağduyuya çağırıyorum. Türkiye’nin sokaklarda taşkınlık yaparak bulacağı bir çözüm yoktur, tepkiler demokrasinin sınırları ve meşruiyet içinde olmalıdır. Konu bu aşamadan sonra siyasetin de üstünde milli bir konudur. Bu olayla birlikte, İsrail ile ilişkilerin geleceği hakkında derhal yeni bir strateji belirlenmelidir.
TBMM özel gündemle toplansın
Türkiye Büyük Millet Meclisi acilen özel gündemle toplanmalıdır. Bu toplantıda, yaşanan saldırılar, geride kalan diplomatik skandallar, karşılıklı restleşmeler de dahil olmak üzere Türkiye-İsrail ilişkileri değerlendirmelidir. Hükümet, geçmişte yaptığı gibi İsrail’le ilişkilerindeki ikircikli tavrından vaz geçmelidir. Bu konuda verilecek tepkilerin siyasi, hukuki ve diplomatik ve gerekirse askeri olmak üzere ayrıntılı esasları belirlenmelidir. İsrail taraftarlığı ve karşıtlığı üzerine magazinleştirilen ilişkiler süreci iç siyasetin ucuz malzemesi haline getirilmeden derhal en sert karşılık verilmelidir.
Geride kalan yıllarda olduğundan farklı; geçici, hamasi, oyalayıcı siyaset üslubundan kaçınılarak, vicdanı ve onuru yara almış Türk milletinin müsterih olacağı ve kabul edebileceği bir çözüm yöntemi oluşturulmalıdır. Süleymaniye’de askerimizin başına geçirilen çuval olayındaki gibi bir geri adım, yüz sürme, boyun eğme, alttan alma, idare etme gibi zaaflardan mutlaka kaçınılmalıdır.
İsraille askeri ilişkiler kesilsin
Bu çerçevede olmak üzere, meydana gelen olayla ilgili olarak dün yaptığım önerileri tekrarlıyorum. İsrail’deki büyükelçimiz geri çekilmiştir. Bu çekilme süresiz olmalıdır. İsrail’le askeri alandaki ilişkiler ve savunma sanayinde sürdürülen işbirliği kesilmelidir. Bir süredir geçici üyeliği Türkiye’de olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nezdindeki girişim yerinde ve doğrudur. Bu platformda kınama, çözüm ve tazminatlar için girişimde bulunulmalıdır.
İsrail’in alıkoyduğu, hayatını kaybeden, yaralanan ve tutulan vatandaşlarımız ile yardım gemileri acilen iade edilmelidir. Bu düşmanca tavrın sonucunda ortaya çıkan mağduriyetin ve kayıpların hakları ve hukuku mutlaka takip edilmeli ve İsrail’den tazminat talep edilmelidir. Türk milletine yönelik bu düşmanlığın özrü ve pişmanlığı, İsrail’in resmi ağızlarından mutlaka istenmeli, cinayetlere neden olan sorumluların ortaya çıkartılması ve adalete sevki talep edilmelidir. Bunlar hem insan olmanın bizlere tanıdığı imkanlardır, hem de uluslar arası hukukun meşru gördüğü taleplerdir.
Yeter ki bağımsızlıktan korkmayan bir hükümet, yeter ki yabancıların boyunduruğuna girmemiş bir Başbakan ve yeter ki küresel talepleri ayakta alkışlamayan çürümüş zihniyetler işbaşında olsun. Türkiye her sorunu mutlaka aşar. Türk milleti her sıkıntıyı atlatır. Yeter ki dik duracak, dik kalacak ve onurlu bir hükümet olsun.
İflasınızı verin
Benim önerim şudur: İflasınızı ilan edin, bunca yıldır yönetemediğinizi itiraf edin, bu gidişatın sizi felakete götüreceğini idrak edin ve emaneti ehline teslim edin. Demokratik siyaset sorunların çözümünde bütün kapıları açmaktadır. Makamlar, mevkiler geçicidir, önemli olan millete hizmettir. Yapamayan gidecektir. Yapamayacağı anlaşılan gidecektir. Tahrip eden gidecektir. Ayıran, bölen, parçalayan gidecektir. Başaracak gelecektir. Birleştirecek gelecektir. Yapacak olan gelecektir.
Milletim hiç korkmasın. Milliyetçi Hareket varsa umut vardır, çare vardır. Milliyetçi Hareket mutlaka gelecek ve muhakkak başaracaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.