‘ARANIZDAKİ KÜRTLER PARMAĞINI KALDIRSIN’
Gazeteci yazar Çetin Agaşe'nin 'Kurt Dalaşı TSK'nın saklı gerçekleri' adı kitabında bir dizi karanlık olayla ilgili iddialar var.
10 Eylül 2011 Cumartesi 11:02
Gazeteci yazar Çetin Agaşe'nin 'Kurt Dalaşı TSK'nın saklı gerçekleri' adı kitabında köylülere ait koyun sürüsünün dağ komanda taburunda kesilmesi, MİT muhbiri Tarık Ümit'in başka bir isim adı altında defnedilmesi ve daha bir dizi karanlık olayla ilgili iddialar var
Kanlı elbiseleri bulunmasına rağmen akıbetleri belirlenemeyen 5 çoban, kurşuna dizildikten sonra başı bedeninden ayrılan Nezir Tekçi, köylülere ait koyun sürüsünün dağ komanda taburunda kesilmesi, MİT muhbiri Tarık Ümit’in başka bir isim adı altında defnedilmesi ve daha bir dizi karanlık olay Gazeteci yazar Çetin Agaşe’nin yazdığı kitapta yer alıyor. ‘Kurt Dalaşı TSK’nın saklı gerçekleri’ adı ile Paraf Yayınlarından çıkan kitap Yüksekova çetesinin ortaya çıkmasını sağlayan emekli astsubay eski istihbarat astsubayı Hüseyin Oğuz ve dönemin tanıklarına dayanıyor. Kitaptan bazı bölümler şöyle:
Yaşlı çobanı beklemeden vurdum
Yüksekova Dağ Komando Tugayı’nın içerisinde iki astsubayın hayatını kaybettiği bilgisi gelir. Tugaydaki törenden sonra memleketlerine uğurlandı. Sonrasında olay basına şöyle yansımıştır: “PKK ile girilen çatışmada iki subayımız şehit oldu, 5 terörist öldürüldü.” Artık isyan noktasına yaklaşmıştı Hüseyin Oğuz. Çünkü içindeydi yaşanan tüm olayların ve şahitti herşeye. “Öldürülen 5 terörist’ dedikleri de Otluca köyünden yaşlı çobanlardı. “Peki tesbit edildi mi? Çobanların öldüğünü nereden biliyorsun? diye sordum. “Çobanların öldüğünü şuradan biliyorum. Karakol Komutanı (Hakkâri Jandarma Alay Komutanı) Necati Kılıçkaya, Yalçın Astsubay’a ısrarla ‘Bunlara terörist diye tutanak tut, işlem yap’ baskısı yapmıştı. Hatta beş adet de kayıt dışı silah konulmuştu kucaklarına. yalçın Astsubay tutanağı tutmamak için çok direnmişti. Kahraman Bilgiç (PKK itirafçısı) bir başka olayı da şöyle anlatmıştı Hüseyin Oğuz’a: ‘Yine bir operasyondaydık, bir silah sesi geldi, bizimkiler çobanı öldürmüşlerdi. Çobanı öldürünce Mehmet Emin Yurdakul (Tugay Komutanı Binbaşı) Kahraman gidin diğer yaşlı çobanı da öldürün, yoksa öldürdüğümüz adam için tanık olur, bizim başımızı yakar’ dedi. Adamın yanınaz gittim yaşlı çoban ‘İki rekat namaz kılayım öyle vur’ dedi. Ben beklemeden öldürdüm adamı.”
Nezir’i önce taratıp sonra patlattılar
Tekçi Ailesi 28 Nisan 1995 tarihinden sonnra çocukları Nezir Tekçi’den bir daha haber alamadı. Oğlu Nezir Tekçi’nin Bolu Dağ ve Komando Tugayı tarafından gözaltına alındığını öğrenen baba Halit Tekçi Vanlı bir asker sayesinde Yüksekova’ya geçici görevle gelen er Yunus Şahin’e ulaştı. Şahin tutanaklara yansıyan ifadesinde gözaltına alınan Nezir Tekçi’yi de beraberinde operasyona götürdüklerini kaydetti. Operasyona katılan rütbelileri ‘1. Bölüğün komutanı Yüzbaşı Ali Osman Akın, 2. Bölükten Kemal Teğmen ve 2.’inci Bölüğün komutanı bir yüzbaşı olarak sayan Yunus Şahin şöyle devam etti: “Ali Osman Akın adlı yüzbaşı Nezir’e ‘Bize PKK’nın yerin ve silahlarını göster’ dedi. Nezir onların yerini bilmediğini söyledi. Ali Osman Yüzbaşı bize hitaben ‘Aranızdakilerden hangisi Kürt ise parmağını kaldırsın’ dedi. Kemal Teğmen, Nezir’in kolundan tutup, onu bizden on metre uzağa götürüp, orada G-3 ile kendisine bir veya iki el ateş etti. Bu arada Ali Osman bize dönerek ‘Hapiniz ateş edin’ dedi. Herkes nezire doğru ateş etti. Nezir yere düşmüş ve ölmüştü. Kemal Tegmen ‘Mayıncı yanıma gelsin’ dedi. Bir süre sonra mayının patlama sesi geldi. Bizler, ölen Nezir’in elbiselerinin havaya uçuştuğunu gördük. Kemal Teğmen bu kişinin vücudundan kopmuş kafasını getirip bize gösterdiğinden beri, bu olayı ve adamın yüzünü hiç unutamıyorum.
Tarık Ümit’i başka bir isim altında gömdüler
Yeşil de önce polisteydi, daha sonra Jandarma ve JİTEM’e geçti. Daha sonra da MİT’e geçti. Tarık Ümit ile oradan bir hesaplaşma gibi bir durum vardı. Onları görünce, ‘Bir şeyler olacak, tedbir almam lazım’ demiş. Nitekim 3 Mart’ta oluyor bu olay, 5 Mart gibi de Marmaris çamlığında bir ceset bulunuyor. Arkadaşım gidiyor olay yerine. Oraya vardığında, yalnız o zamanlar Tarık Ümit kot elbiseliydi. Bağlı bulunduğu komutana giderek komutanım bu şahıs Tarık Ümit, yalnız Moruk’un (Mahmut Yıldırım) işi bu’ diyor. Komutan Eyüp’ü azarlıyor. Sana ne kardeşim diyor ve başka bir ekip gönderiyor. Bu sefer de Tarık Ümit değil de aklıselim olmayan birisi adına, Hüseyin Özer diye işlem yapılıyor; Hüseyin Özer olarak gömülüyor. Kaçırıldığında (Tarık Ümit) soruşturmayı yapan Ahmet de arkadaşımdı. Ahmet bu soruşturmayı bir yere kadar getirmişti. Olayın Kocaeli bağlantısına kadar gelmişti. Veli Küçük kanalı ile Yeşil’e teslim edilmesine kadar olan süreci Ahmet çözmüştü. Veli Küçük o zamanlar albaydı sonra Tuğgeneral oldu. Giresun’a bölge komutanı oldu ve Ahmet Astsubay’ı da Giresun’a tayin ettirdi Çünkü bu olay çözülmesin diye.”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.