30 Nisan 2024
  • İstanbul13°C
  • Diyarbakır15°C
  • Ankara12°C
  • İzmir13°C
  • Berlin12°C

ANAYASA TEKLİFİNE GÜVENMİYOR!

Bahçeli, "Anayasada değişiklik kararı, genel seçimlerden sonra alınmalı. Hükümetin denemediği son istismar alanı anayasa kalmıştır" dedi.

Anayasa teklifine güvenmiyor!

19 Ocak 2010 Salı 12:21

Muhalefet, anayasa değişikliği tartışmalarını erken seçim tartışmaları ekseninde sürdürüyor. "AK Parti'nin değişiklik teklifine güven duymamız mümkün değil" diyen MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında önerilerini sıraladı. Bahçeli, "Anayasada değişiklik kararı, erken ya da zamanında yapılacak genel seçimlerden sonra alınmalı. Hükümetin denemediği son istismar alanı anayasa kalmıştır" dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "İhtiyaç duyulacak değişikliklerin, anayasanın, gerçek bir 'Toplum Sözleşmesi Belgesi' olması için mümkün olabildiğince geniş bir uzlaşmayla gözden geçirilmesi ve gerekli değişikliklerin iç dinamikler hesaba katılarak yapılması şarttır" dedi.

Devlet Bahçeli, Başbakan ve ekibinin son aylarda hakim olan duygularının, sürekli geçmişin konuşulduğu, başarısızlıklara mazeretlerin ve bahanelerin üretildiği, muhalefetin, iktidar yıllarının eleştirildiği, sıkışıldığı yerde de hakarete başvurulduğu ucuz demagoji olarak öne çıktığını ileri sürdü.

Bu emarelerin başarısız siyaset anlayışının ve yönetemeyen iktidar zihniyetinin işaretleri olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bu gelişmelerle beraber hükümetin ömrünü tamamlamış olduğu ve uzatmaları oynamaya çalıştığı da ortaya çıkmıştır. Bu itibarla AKP'nin artık daha yüksek sesle dile getirdiği anayasa değişiklikleri konusuna bu açıdan da bakılmasının yararlı olacağı düşüncesindeyim. Hükümet, yıllardır sağlayamadığı huzurun, refahın, kalkınmanın ve adaletin sorumlusunu 7 yılın sonunda bulmuş ve anayasayı işaret etmiştir" dedi.

Bahçeli, "Başbakan'ın ve hükümetinin çizdiği tabloda, yoksulluğun, yolsuzluğun, terörün, gerginliğin, kutuplaşmanın, işsizliğin ve çaresizliğin nedeni yıllardır ülkeyi açmaza sürükleyen AKP zihniyeti değil, anayasanın maddeleridir. Zannedersiniz ki, Anayasa değişince bolluk bereket yağacak, yolsuzluklar önlenecek, yandaşlar kayrılmayacak, terör ve bölücülük son bulacak, AKP zihniyetinin isteyip de bir türlü yapamadığı iyi şeylerin önündeki tek engel de ortadan kalkacaktır. Oynanmak istenen oyun budur. Bugüne kadar başarısızlıklarına maddi ve manevi bahaneler ve istismar alanları bulabilen hükümetin denemediği son istismar alanı anayasa kalmıştır ve şimdi de bu şansını denemeye çalışmaktadır" diye konuştu.

Anayasalara "iktidarların sıkıştığı yerde, çözümlerin tıkandığı anda demokrasiyi ve hatta Türkiye'yi kurtarma" misyonu yüklemenin abartılı bir talep olduğunu söyleyen Bahçeli, Anayasa değişikliğiyle ilgili 2002'de yaptığı grup toplantısındaki görüşlerini anımsattı.

"Anayasalar değişebilir"

Bir ülkenin işleyiş ve ilerleyişinin, toplumun bir arada yaşama iradesinin yazılı bir beyanı olan anayasaların, kutsal metinler olmadığını vurgulayan Bahçeli, anayasaların değiştirilebileceğini söyledi.

Partisinin, anayasaların değişmez kurallar bütünü olarak görmediğini, anayasayı değiştirme konusunda milli hassasiyetler haricinde menfi düşüncelere sahip olduklarını bildiren Bahçeli, anayasa değişikliklerine münferit bir girişim olarak değil, milletin hizmetine odaklanmış bir idari yapılanma ve toplumsal gelişim projesinin bir unsuru olarak yaklaştıklarını söyledi.

"Değişikliğe güven duymamız mümkün görülmüyor"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, anayasa değişikliklerini demokrasinin gelişmesi ve kurumsallaşması çerçevesinde ele aldıklarını da belirterek, "Ancak, bütün bu iyi niyetli yaklaşımlarımıza karşın, Anayasal ve yasal zeminini iyileştirip zenginleştirmenin yanında, ona hayat verecek seviyeli ve ilkeli siyaset kültürünü geliştirmek için de samimi ve kararlı olmak gerekmektedir ve bu konuda siyaset aktörlerinin mesafe aldıklarını söylemek zordur"dedi.

Siyasetin gerçek ve doğru bir süreç haline gelmesi, demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesinin, uygun bir zihni iklim ve aktörlerin varlığına bağlı olduğunu söyleyen Bahçeli, hem siyaset hem de fikir dünyasında zihniyet dönüşümü yapmadan verilecek kararların bir anlamı olmadığını ifade etti.

Bahçeli, "Ne kadar mükemmel anayasalar çıkarırsanız çıkarınız, siyaset, eğer ince rekabetten uzaklaşır, bölünme ve kavga üzerine kurgulanırsa, bunun toplumda kaos olarak yansıması kaçınılmazdır. Bu yönüyle siyaset kendi kuyusunu kazan bir siyasi organizmaya dönüşür. Bugün karşımızdaki tehlikenin adı budur ve AKP de bu açmaza sürüklenmiştir. Bir anayasanın neler getirip neler götüreceğinin, neleri önleyip neleri kazandıracağının sonuçları, bizzat anayasa metninin kendi meselesi değildir. Bu öncelikle onu uygulayacak siyasi ve sosyal aktörlerin bir meselesi, tecrübesi ve yeteneğidir" diye konuştu.

AK Parti'nin önceki yıllarda "uzlaşmaz ve itici tavırlarına, başına buyruk siyaset anlayışlarına, dayatmacı ve tehditkar üslubuna, milli kimliği tahribat arayışlarına, özürlü demokrasi algısına, bölücü terörle girdiği sıcak ilişkilere, etnik ayrımcı fikirleri temsil eden yıkıcı projelere, farklı düşüncelere yönelik aşağılayıcı tutumlarına, uluslararası dayatmalara karşı teslimiyetine" yönelik uygulamalarına baktıklarını ifade eden Bahçeli, "Hükümetin hazırlığını yaptığı Anayasa değişiklikleri teklifine güven duymamız mümkün görülmemektedir. Bu konuda peşin hükümlü olmaktan uzak durarak, yapılması önerilen değişikler ortaya çıktığında ve kamuoyuyla paylaşıldığında, partimiz konuya ilişkin ayrıntılı değerlendirmeleri yapacak ve sonucunu açıklayacaktır" dedi.

MHP bu soruların karşılığını arıyor

Bahçeli, anayasa değişiklik tekliflerinde, karşılığını arayacakları soruları şöyle sıraladı:

"Türkiye, 21. asrın ikinci 10 yıllarında, terör, yoksulluk, yolsuzluk, hayat pahalılığı ve işsizlik belalarını yenmiş bir ülke olacak mıdır? Ülkemiz, siyasal yapısındaki antidemokratik unsurları tasfiye ederek, modern demokrasilerde olduğu gibi düşünce, inanç, teşebbüs, örgütlenme ve benzeri alanlarda temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan demokratik devlet yapısına kavuşacak mıdır? Vatandaşlarımız, herkesin aynı milletin evladı olmaktan gurur duyacağı, ayrışmayı değil birleşmeyi, farklılaşmayı değil kucaklaşmayı, kutuplaşmayı değil buluşmayı sağlayacak toplumsal uzlaşmayı gerçekleştirecek midir?

Türkiye, birbirinden uzaklaşmamış, birbirine yabancılaşmamış bir millet yapısıyla etnik köken, inanç, mezhep gibi doğallıkların milli kimliğin ve bin yıllık kardeşliğin zenginliği olarak görüldüğü bir toplum hayatına ulaşacak mıdır? Devletimiz, taviz ve teslimiyet döngüsünden kurtulup, bağımsız karar verebilen, yeryüzünde sözü geçen ve dünyaya başkent Ankara vizyonu ile bakabilen kudret haline gelecek midir? Ve bütün bunlar olurken, bizi bir millet olarak tanımlayan ve milli ve üniter varlığımızı güvenceye alan Anayasamızın başlangıç maddesinde ifadesini bulan kabulle ve Cumhuriyetin kurucu değerlerine saygı ve riayet gerçekleşecek midir?"

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.