ANADİL'DE EĞİTİM YA DA 'RABE RÛKEN EM DİÇİN!'
Kürtlerin hak talepleri sözkonusu olduğunda ilk sırayı kuşkusuz 'Anadil' hakkı alır. Neden mi? İşte bu soruya cevap bir dosya... Kejê Bêmal'in kaleminden...

01 Mart 2013 Cuma 13:47
Teyzem okuldan haber geldiğini ve Rûken’in öğretmeninin kendisini çağırdığını söylediğinde Rûken okula başlayalı henüz yirmi gün olmuştu.
Kendisi Türkçe bilmediği için okula benim gitmemi istedi.
Zaten okula başladığından beri Rûken’in garip davrandığını, içine kapandığını ve tek kelime bile konuşmadığını, defalarca sormasına ve ısrarcı olmasına rağmen sorununu söylemediğini, son bir haftadır da ağzını bıçak açmadığını, tek kelime bile etmediğini söyledi.
Okula gittiğimde oldukça genç bir bayan öğretmenle karşılaştım. Muhtemelen mesleğinin ilk yıllarında. Kürdistan’da bu ilçeye verilmiş, oldukça düzgün Türkçe konuşan, sevimli bir bayandı.
Rûken’in kuzenim olduğunu teyzem rahatsız olduğu için onun yerine geldiğimi söyledim…
Kadın hiç süslemeye gerek görmeden direk bir şekilde yüzüme Rûken’in “geri zekalı” olduğunu düşündüğünü söyledi.
Şoka girmiştim.
Bu kadar narin bir bayandan böylesi kaba bir davranış biçimi kendisi hakkında düşündüğüm tüm olumlu düşünceleri beynimden ve yüreğimden bir anda silmeye yetti…
Aynı ses tonu ile kendisine “bu kanıya nereden vardığını” sordum.
Bana “söylediğim hiçbir şeye tepki vermiyor. Ben ömrümde böyle bir çocuk görmedim. Hiç bir şeye tepki vermez mi insan, sanki duvarla konuşuyorum. Çocuk değil tam bir baş belası! Mimikleri bile yok!” dedi.
Yüzüne baktım gözlerinin en derinine ve cevap verdim “sizi anlamadığını hiç mi düşünemediniz Hocam?” dedim.
Şaşkınlık sırası ondaydı. ”Anlamadım” dedi.
“Anlaşılmayacak bir şey yok Hocam, Rûken tek kelime bile Türkçe bilmiyor! Annesi de! Teyzeleri de! Kuzenleri de! Dedesi, nenesi, komşuları, kardeşleri, arkadaşları, mahallesi hiç kimse onunla sizin konuştuğunuz dilden konuşmadı bu güne kadar. Ve siz ömründe duymadığı bir dili anlamadığı için bu çocuğa nasıl bir baskı uyguladıysanız artık hiç konuşmuyor. Tebrik ederim! Muhteşem bir öğretmenmişsiniz.” dedim ve Rûken’e döndüm.
Dünyadaki en sevimli çocuklardan biriydi, öyle korkmuştu ki, aradan nerdeyse yirmi yıl geçmesine rağmen sıradaki iki büklüm bakışını ve gözlerindeki korkuyu unutamadım. Uzattım kuzenime elimi ve dedim “Rabe Rûken em diçin!”
Minicik elleriyle anında tuttu elimi. Bir daha da okula gitmedi.
Kısa bir süre sonra ailesinin geri kalan fertlerinin yaşamak zorunda bırakıldığı Avrupa’daki kentlerden birine gönderdik onu.
Rûken şimdi 20 yaşında. Almanca, İngilizce ve Kürdçeyi çok iyi biliyor. Türkçeyi hala bilmiyor. Bulunduğu ülkede Türkçe hiçbir işe yaramıyor!
Yıllar sonra bu dosyayı çalışırken bu olayın bana rehberlik edeceğini nereden bilebilirdim ki? Nerden bilebilirdim ki bu yıllardaki Rûken’lerin ellerinden tutup “hadi gidiyoruz!” diyebilecek sahipleri olmadığı ve sadece egemenlerin dilini kullanamadıkları için “Zeka engelli” diye raporlanarak “rehabilitasyon merkezlerine” gönderileceklerini. O gün oradaki genç ve cinsine yakışmayacak kadar kaba üslup sergileyen öğretmenin önyargısının bir gün gelip devletin önyargısı olabileceğini!
Takip edenler bilir, ait olduğum etnik kimliğim ve çalıştığım saha yüzünden oldukça zorlu dosyalar çalıştım. Köy boşaltmalar, yakılan ilçeler, katliamlar, sürgünler bunların bazıları. Ama hiç birinde bu dosyada ki kadar üzülüp öfkelenmedim. Lice 93 dosyasını çalıştığımda artık Kürdistan’da ve Kürdler üzerinde denenen hiçbir zulmün beni şaşırtmayacağını düşünürken, bu dosyada yaşadığım şok bu düşüncemi yıktı. Açıkçası her hazırladığım dosyada bir daha beni Türkiye Cumhuriyeti devletinin asla şaşırtamayacağını düşünürken, yeni başladığım dosya eskisini aratacak şekilde zalim oluyor. Ve bu dosyadan sonra inanıyorum ki bu devletin Kürdler üzerinde uyguladığı inanılmaz zulmün ucu bucağı yok ve olmayacak. Sanrım bu durumda her çalıştığım yeni dosyada beni ve insanlığı şok etmeye devam edecek!
Ben aslında yola çıkarken “engelli çocuklarda ana dilde eğitim hakkı” adı altında bir dosya çalışmak için kolları sıvamıştım. Bildiğiniz gibi engelli çocuklar özel çocuklar oldukları, bunların öğrenme kapasitesi normal çocuklara nazaran daha düşük olduğu için, ana dilleri farklı olduğundan sömürgecilerin diliyle eğitilmeleri, bu çocukların çoğunun o ana kadar sınırlı belleklerinde biriken ana dilindeki kelimeleri de yok edip, çocukların eğitiminde negatif bir etki yaratıyor kanısı ve teziyle yola çıktım.
Doğal olarak ilk uğrayacağım yer “Rehabilitasyon merkezleri” idi.
Ve şu anda göçten dolayı en fazla Kürd nüfusunun yaşadığı yer olan nerdeyse kendi başına bir ülke haline gelmiş İstanbul’daki rehabilitasyon merkezleri ilk durağımdı.
Daha ilk adımda çok kısa bir sürede ve büyük bir acıyla fark ettim ki çalışmanın yönü inanılmaz bir hızla biçim değiştirecek.
Varoşlara özellikle yığılmış Özel Rehabilitasyon merkezlerinin büyük çoğunluğunu oluşturan Kürd çocukları ile karşılaştığımda ve onlarla sohbet ettiğimde hemen fark ettim ki, en hafifinden ortada kocaman bir yanlış anlaşılma var.
Zaten fark etmemeniz mümkün değil, çünkü çocuklar gayet normal konuşan, her türlü fiziksel aktiviteyi gayet normal yerine getiren, neşeli, eğlenceli ve enerjik çocuklar.
Bu her gözlemci insanda yaratabileceği gibi bende de kocaman bir şüphe yarattı.
Eğitmenleriyle yaptığım ilk röportajda olayın insanın kanını donduran bölümü deşifre oldu.
Sonrasında yaptığım tüm araştırmalar, tıpkı bir ahtapotun kolları gibi her tarafı yanlışla şekillenmiş ve Kürd çocuklarının büyük bir bölümünü haksızlıkla saran kokuşmuş ve iğrenç bir sisteme götürdü beni.
Devletin engelli çocuklar için oluşturması gereken oranda okulu olmadığı için ve var olan engelli okul sayısı ile gelişmiş ülkelerin çok çok gerisinde kaldığı için, bu ayıbını kapatmak adına bu işi taşere ettiği özel sektör, boğazına kadar pisliğe batmış, her çocuğu sadece bir kazanç kapısı olarak değerlendirip, geliştirdiği rüşvet sistemi ile varoşlarda ava yatmış ve bu konuda en savunmasız olan çoğu zorunlu göç kurbanı Kürd çocuklarını çabucak kapmıştı!
Devamı için...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber

ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.