25 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır7°C
  • Ankara0°C
  • İzmir10°C
  • Berlin11°C

ALTAN, TARAF'IN KURULUŞ ÖYKÜSÜNÜ ANLATTI!

Yeni Aktüel'e konuşan Ahmet Altan, Türk Basını'nın; gerçekleri söylememek gibi bir sorununun olduğunu söyledi...

Altan, Taraf'ın kuruluş öyküsünü anlattı!

28 Eylül 2009 Pazartesi 12:11

Yeni Aktüel dergisinin 200. sayısında Taraf gazetesini ve Ahmet Altan'ı konu almış...

Yeni Aktüel'e konuşan Ahmet Altan, Türk Basını'nın; gerçekleri söylememek gibi bir sorununun olduğunu söyledi...

Memleketin basın, siyasi ve hatta -şık ve yerinde bir tabirle- beşeri tarihine Taraf'tan önce ve Taraf'tan sonra diye bir keskin çizgi çekmek gerek" desek abartmış mı sayılırız? Biz desek de demesek de, sevsek de sevmesek de bu çizgi çekildi, tarihe bu not düştü bile! İki bab-ı âli emekçisi Ahmet Altan ve Alev Er'in çaktığı gazetecilik kıvılcımıyla; çok değil sadece iki sene içinde, memleketin "dokunulmazlar" listesi ve bu listenin "karanlık" yüzü aydınlandı, aydınlanıyor!

Taraf, kamuoyunda ve "medyada" ses getiren, "insandan taraf" haberlere imza atmaya devam ederken, daha önce ABD'li gazeteci Seymour Hersh'e, öldürülen rus gazeteci Anna Politkovskaya'ya verilen Leipzig Medya Ödülü'nü alan Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'la konuştuk…

Geçen hafta Taraf'tan Leipzig Medya Ödülü'nü aldığınızı öğrendik. Bu ödül sizden önce ABD'li gazeteci Seymour Hersh'e, öldürülen Rus gazeteci Anna Politkovskaya'ya verildi. Ödül komitesi ödülü vermek için hangi kriterleri kullanıyor?

Medyaya verilen en prestijli ödüllerden birisi. Bu ödülün 10 yıllık bir geçmişi var. Gerçeği ortaya çıkarmak için kendisini tehlikeye atan gazetecilere, yazarlara veriliyor. Ödülün içeriği bu.

- Biz bu ödül vesilesi ile Taraf'ın öyküsünü dinlemek istiyoruz. Taraf gibi bir gazete yapma fikri nasıl doğdu? Bu istek nasıl ortaya çıktı?

Çok basit bir sorunu var Türk Basını'nın; gerçekleri söylemiyor. Bütün Cumhuriyet tarihi boyunca da Türk basını, gerçekleri Türk halkından sakladı. Yaşadığımız tüm sorunların temelinde medyanın bu günahı yatıyor bana sorarsanız. Devlet dediğimizde ordu ve bürokrasi akla geliyor. Burada hükümetlere muhalefet eden gazete çok ama devlete muhalefet eden gazete yoktu. Onlar devletle iyi geçinen, devleti koruyan, eğer hükümet devletin istemediği bir değişiklik yaparsa, hükümeti eleştirmek üzere kurulmuş bir medyaydı. Özet olarak söylemek gerekirse hükümeti eleştirmek serbest, devleti eleştirmek yasaktı. Ama esas çarpıklık devletin ve sistemin içinde duruyor.

Yani ordunun siyasetin içinde durması, ordunun buranın gizli hâkimi olması, ordunun iç işleyişinin kendi içinde şeffaf olmaması temel meselelerdi. Bizim medya bu tür meselelere dokunmazdı. Siyasette de hükümetlerle anlaşırlar, gerçekleri söylemezlerdi. Biz gerçekleri söyleyen bir gazete çıkartalım istedik. Açıklık ve dürüstlük kurallarına uyan bir gazetenin çok orijinal olacağını biliyorduk. Çok dürüst bir gazete çıkarttık. Arkasında çok sağlam finans gücü olmayan bir gazete Türkiye'de tuttu, kökleşti ve merkez medya denen mecranın içinde kendine sağlam bir yer buldu.

Başar Arslan Taraf gibi bir gazete çıkarmayı çok istiyordu. Alev Er de istiyordu. Aslına bakarsan Alev Er'le başlattık, Alev Er'le birlikte kurduk.

- Başar Arslan'ı ikna etmeniz söz konusu olmadı yani

Hayır. Ben gazete çıkartmak istemiyordum ki. Başar Arslan çıkartmak istiyordu. Arslan beni ikna etti. Ben ona defalarca yapmayalım dedim. Alev Er de böyle bir gazete istiyordu. Star'dan yeni ayrılmıştı. Alev Er de isteyince "Hadi yapalım" dedim.

- İlk başta gazete iki genel yayın yönetmenli olarak başladı. Bu bir zorluk teşkil etmedi mi?

Zordu tabii ama şöyle planladık: Alev Er bir müddet sonra gazeteyi tek başına götürecek, ben de evime döneceğim. Ama bu iş bu kadar kolay değilmiş. Biz gazete kurmanın ne demek olduğunu bilmiyorduk.

"Alev Er olmasa Taraf Gazetesi olmazdı"

- Ama daha önce Güneş Gazetesi'nin genel yayın yönetmenliğini yapmıştınız

Kurulmuş bir gazeteyi yönetmek başka bir iş. Bir gazete kurmak bambaşka bir şey. Hele yeterli paran yoksa, çok kısıtlı imkânlarla çalışıyorsan bu çok daha zor. Herhalde biz Türkiye'nin en az elemanla çıkarılan gazetesiyiz. Belki Hürriyet'in ulaşım servisi bizim gazetenin tüm kadrosundan daha kalabalıktır. Çok az bir parayla, çok az imkânlarla ve çok dar bir ekiple gazete kurduk. Bir gazetede iki tane genel yayın yönetmeni olmaz, bu doğru.

Alev Er'le birbirimize girdik. O bana kızdı, ben ona kızdım. O da huysuz, ben de huysuzum. Bu gazete Alev Er'in yaptığı bir gazete, yarattığı bir gazete. Alev Er buranın sadece genel yayın yönetmeni değil ki! Alev Er burayı kuran adam. Alev Er olmasa Taraf gazetesi olmazdı. Alev Er'in cesareti olmasaydı, gazetecilik tecrübesi olmasaydı Taraf gazetesi diye bir şey olmazdı. Alev Er'le bu gazete arasındaki ilişki, bir genel yayın yönetmeni ile gazete arasındaki ilişki değil. Alev Er buradan istese de bir yere gidemez. Bu bir çocuğun babası olmak gibi bir şey. Ben olmuyorum dediğinde, çocuğun babalık sorumluluğundan kurtulabilir misin? Var mı böyle bir şey? O buranın genel yayın müdürü. Şimdi yok, yarın olur.

- Yola çıkarken çalışmayı planladığınız bütün isimleri alabildiniz mi Taraf'a? Nasıl bir kadro oluşturdunuz gazeteye?

Biz ilk başta şöyle düşündük; bizim elimizdeki imkânlar çok kısıtlı, çok riskli bir işe giriyoruz, başımıza ne geleceği belli değil dedik. Yani bu gazete tutar, tutmaz, batar. Onun için işi olan çok az adam aldık. Gazeteye, ya ilk defa gazetecilik yapan gençleri topladık ya da işsiz gazetecileri işe aldık. Eğer başımıza bir iş gelirse insanları işinden etmiş olmayalım diye düşündük. 

Yeni Aktüel

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.