ALİ FİKRİ IŞIK: BENİM TSK'YA BORCUM YOK!

Yazar Ali Fikri Işık, askeri birliğe askerlik yapmayacağını bir kez daha beyan ederek, "Benim TSK'ya borcum yok. Tam tersine TSK ve benzer militer kurumların bana ödenmemiş borçları birikmeye devam ediyor" dedi.

Askerlik yapmayı reddettiği için hakkında davalar açılan yazar Ali Fikri Işık, İHD İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenleyerek son durumu hakkında bilgi verdi.

5 Kasım Pazartesi günü askeri birliği gideceğini, zamanında gitmediği için hakkında "izin tecavüzü"nden askeri mahkemede dava açılacağını söyleyen Işık, askerlik yapmayacağını bir kez daha dile getirdi.

"Benim TSK'ya borcum yok" diyen Işık, şöyle konuştu: "Askere gitmemek veya vicdani ret beyanında bulunmak TSK'nın sorunu değil. Bunlar askeri sorunlar değil. Askerliği kabul edip, askerlikte işlenmiş 'suçlar' değil. bu sorunun muhatabı sivil toplumdur. Benim TSK'ya borcum yok. Tam tersine TSK ve benzer militer kurumların bana ödenmemiş borçları birikmeye devam ediyor."

Askeri mahkemede kendini anadilinde savunduğunu hatırlatan Işık, "Kim benden daha tatminkar ve beni daha iyi temsil ettiğine inandığı bir kimlik önerebilir ki? Kim bana benim kim olduğumu söyleyebilir ki? Kürt halimle, mirasımı acımasızca talan eden TSK arasında herhangi bir uyum yoktur. İnsan olan halimle, vatandaşlarına savaş sürdüren TSK arasında herhangi bir uyum yoktur. Birey olma halimle, TSK'nın şiddet tekelini elinde bulunduran hali arasında herhangi bir uyum yoktur" diye konuştu.

Ali Fikri Işık, cezaevlerinde 51. gününde süren açlık grevlerine de dikkat çekti, "Hemen çözüm bulunması gerekiyor. O taleplerin muhatabı olan hükümet harekete geçmelidir" dedi. Eylemcilere de seslenen Işık, "Bence mesele halolmuştur. Teknik bir mesele nedeniyle insanlar ölmelelidir" şeklinde konuştu. (anf)

Açıklamanın tam metni

Basına ve kamuoyuna...
Biri size neden ölmek istemediğinizi sorarsa, izlemek istediğiniz o harika maçların sırada beklediğini ya da Kürtçe de henüz yazılmamış o mucizevi dizeyi duyma arzunuzun çok baskın olduğunu yahut da içine doğduğunuz mirasın, ona mahkûm ve mecbur edildiğiniz mirasın, kefen rengini seçmenize imkan tanımadığını söyleyebilirsiniz. Ama yaşamak istediğinizi söylemek de kesinlikle yeterli bir cevaptır.

Yaşamak kendi içinde yeterli bir cevaptır.

Neden yaşamak istediğinizi açıklamak, neden kemirgenler tarafından eşelenmekten hoşlanmayacağınızı açıklamak kadar lüzumsuzdur.

Ölümün her zaman keyfi görünmeye mahkûm olmasının, görünür en keyfi nedenlerinden biri de Militarizm’in varlığıdır.

İçine doğduğum toplumsal miras hep işgal altında oldu. Size bırakılan mirası ‘’özgürce’’ kullanamamak nasıl kahredici bir duygudur, bunu benden daha iyi bilirsiniz. Kendi mirasımız içinde özgürce ‘’ gelişip serpilmemize’’ birileri ‘’izin’’ vermeye hiç yanaşmadı ve hala büyük bir kibirle önümüzde aşılması zor setler inşa etmekle meşgul.

Ben o mirası eksiksiz ve tam olarak geri istiyorum.

Kürt olmak, bizim türsel varlığımıza özgü etkinliklerden biridir. Bir pratik değil verili bir durumdur. Kürt sözcüğünün kendisi hem kendine özgü hem de türüne ait olmak anlamına gelir.

Gerçeklik ile Kürtler arasında duran tek şey ‘’ biz’’ olduğumuza göre, bizler anlamın da nadide muhafızları oluyoruz.

Kim, benden daha tatminkâr ve beni daha iyi temsil ettiğine inandığı bir kimlik önerebilir ki? ‘’ Kim bana benim kim olduğumu söyleyebilir ki?’’

Kürt olan halimle, mirasımı acımasızca talan eden TSK arasında her hangi bir uyum yoktur.

İnsan olan halimle, vatandaşlarına karşı savaş sürdüren TSK arasında her hangi bir uyum yoktur.

Birey olma halimle, TSK’nın şiddet tekelini elinde bulunduran hali arasında her hangi bir uyum yoktur.

Askere gitmemek ya da Vicdanı ret beyanında bulunmak TSK’ nın sorunu değil. Bunlar askeri sorunlar değil. Askerliği kabul edip, askerlikte işlenmiş’’ suçlar’’ değil. Bu sorunun muhatabı sivil toplumdur.

Benim TSK’ya bir borcum yok. Tam tersine TSK ve benzer militer kurumların bana ödenmemiş borçları birikmeye devam ediyor.

Ali Fikri Işık