28 Nisan 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır28°C
  • Ankara21°C
  • İzmir26°C
  • Berlin24°C

ALİ BULAÇ: 'YA SEV YA TERK ET' GÜNLERİNE GERİ DÖNDÜK...

Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç'ın bugün yayınlanan 'Başbakan'ı sevmek' başlıklı yazısı...

Ali Bulaç: 'Ya sev ya terk et' günlerine geri  döndük...

04 Ağustos 2012 Cumartesi 12:09

Bu sorunun cevabını ancak ben verebilirim. Çünkü herkes kimi sevip sevmediğini kendisi bilebilir ancak. Dışarıdan birinin buna karar vermeye kalkışması isabetli olmaz.

Böyle bir suali sormak da esasında saçmadır. Ama Mehmet Ocaktan, iç dünyamı avucunun içine almış gibi buna karar verebiliyor. Allah onu affetsin, bugün İslamcılık tartışmasına devam etmeyi planlarken konuyu değiştirmeme sebep oldu, gündemi sabote etti. İslamcılık tartışması bu konudan çok daha hayırlıdır.

Belki de ilk defa medya ve belli çevreler Ramazan ayında saçma sapan, sun'i konuları gündeme getirip mübarek oruç ayını millete zehir edemediler. Yıllardır 1994 MGK'nın ana çerçevesini çizdiği konsept içinde malum bazı ilahiyatçılar Ramazan ayını ve Kurban Bayramı'nı millete zehir ediyorlardı. Hamdolsun etkileri kırıldı. Bu sene hayati meselelerimizi konuşuyoruz, kendi aramızda müzakeresini yapıyoruz. "İslamcılık tartışması" da seviyeyi düşürmeden bu meyanda sürüyorken, Star'dan Mehmet Ocaktan niyet okuyup sübjektif suçlamalarda bulunarak benim eleştirilerimi "R. Tayyip Erdoğan'ı sevmeyişime" bağladı. Ocaktan'ın bir miktar İslamî kültürü olduğunu biliyorum, şunu kendisine soruyorum: Efendimiz (sas) "Ben sizin kalbinizi yarıp içinde olanları bilemem, zahire göre hükmederim." derken, sen nasıl oluyor da benim Başbakan'ı sevmediğimi bilebildin? Yoksa ermiş misin?

AK Parti'yi eleştirmek R. Tayyip Erdoğan'ı sevmemek mi? Hayır. Daha önce bu köşede yazdım: "Zaman yazarı Başbakan'a çakmaz." Elbette "AK Parti"ye bir sitemim, bir eleştirim var: "Sitemim", 150 yıllık bir İslamcı mirasın enerjisini kullanırken, referansı reddedip özünde adil olmayan verili iktidarı hedeflemesidir. "Eleştirim", göçün ve kentin muhalefeti, umudu ve iddiası olan büyük bir toplumsal hareketin kurucu zihniyeti kendisine ait olmayan bir iktidarı kullanırken değişimci karakterini kaybedip muhafazakârlaşması; ahlakileştiremediği ve adilleştiremediği iktidar üzerinden toplumun sekülerleşmesine ve giderek Protestanlaşma sürecine girmesine -istemeden de olsa- katkıda bulunmasıdır.

Devamı için...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.