AKTAR: ELÇİ CİNAYETİ ÖRTBAS EDİLECEK

Aktar, bu sonucu Elçi’yi katleden failleri ortaya çıkarma konusundaki isteksizlikten görebildiğni de ifade etti.

Katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Tahir Elçi’yi mesleğe başladığı günden beri tanıyan ve birlikte yıllardır hukuk mücadelesi veren Diyarbakır Barosu eski Başkanı Av. Mehmet Emin Aktar, Elçi’nin zulmü, haksızlığı ve hak ihlallerini kendi yaşamında görerek bu günlere geldiğini söyledi.

Cizre’de büyüyen Elçi’nin haksızlığa karşı koyma düşüncesiyle hukuk fakültesini okumayı tercih ettiğini dile getiren Aktar, avukatlık mesleğine başladığı 1992 yılında beri tanıdığı Elçi’nin 1993 yılında bir itirafçının beyanları üzerine 20’ye aşkın avukatın gözaltına alındığı soruşturma ile tutuklandığını ve o davada Elçi’nin avukatlığını yaptığını paylaştı.

Yine sonraki yıllarda birçok davada birlikte hukuk mücadelesi verdiklerini ve doğruyu bulmak için kimi zaman tartışıp, kavga da ettiklerini söyleyen Aktar, ama hiçbir zaman birbirleriyle olan samimiyetlerini yitirmediklerini ifade etti.

’23 yıldır birlikte mücadele ettiğim arkadaşımı yitirdim’

Aktar, yitirdiği arkadaşının arkasından şu sözleri sarf etti:

“Elçi, herkes için iyi bir hukukçu, bir baro başkanı olarak tanınan bir isim olabilir. Ama ben, yaklaşık 23 yıldır birlikte mücadele ettiğim, ağladığım, güldüğüm, kavga ettiğim, tartıştığım bir arkadaşımı yitirdim. Topluma karşı sorumluluk duyan, sorumluluğunun gereğini yapan biriydi.”

‘Elçi birçok davayı AİHM’e taşıyarak kazandı’

Elçi’nin başta büyüdüğü Botan Bölgesi’nde yaşanan birçok kayıp, “faili meçhul” dosyası ve Cizre, Silopi, Şırnak, Güçlükonak’ta, Kuşkonar Köyü katliamı ve benzer başka katliam birçok dosyalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyan isim olduğunu belirten Mehmet Emin Aktar, bu davalardan birçoğunda Türkiye’nin mahkum olduğunu kaydetti.

‘Elçi nefret objesi haline getirildi’

Katıldığı bir TV programında “PKK terör örgütü değildir” dediği için hedef tahtasına konulan Elçi’nin nefret objesi haline getirildiğini belirten Aktar, bununla paralel olarak da katledildiğine işaret etti. Aktar, “Elçi’ye yönelik özellikle son dönemde sosyal medya, TV’lerde ve gazetelerde linç kampanyaları yapıldı. Bu kadar hedefte olmasına rağmen hala herhangi bir soruşturma yapılmadı. Olay aydınlanmadığı sürece de doğrudan doğruya bir suikast planı mıydı, orada ona dönük bir eylem miydi? Bunların araştırılması gerekir” dedi.

‘Kontrolsüz ateş ediliyor’

Elçi’nin katledilmesi konusunda çok ciddi ihmallerin olduğunu da anlatan Aktar, bunu da şu sözlerle ifade etti:

“Elçi açıklamanın ardından elindeki dövizleri Dört Ayaklı Minare’nin yanına bırakıyor. Tam o sırada çatışma başladığında polisler, silah seslerinin gelmeye başladığı tarafa yöneliyor. Güvenlik Şube polislerinin bir görevi de Elçi’yi korumaktır. Orada birçok gazeteci var. Kontrolsüz ateş edildiğinden çok kişi polisler tarafından öldürülebilirdi. Sorumluların açığa çıkarılması ve cezalandırılmaları gerekiyor. Avukatlarla olay yeri incelemesi yapmaya günler sonra gittik. Ama tabi olay yeri üzerinden bir süre geçince izlerin bir kısmının kaybolması muhtemel. Yine her şeye rağmen istenirse faillerin bulunması için yeterli delil var.”

‘Faillerin ortaya çıkarılacağından emin değiliz’

Ancak Aktar, buna rağmen cinayetin aydınlatılacağı konusunda karamsar. Elçi’nin katledildiği sırada çekilen görüntülere bakıldığında bile cinayette kullanılan silahın balistik incelemesinin yapılmasına gerek kalmayacağını söyleyen Aktar, soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi için ciddiyetle üzerine gidilmesi gerektiğini ifade etti.

Fakat geçmişte yaşanan birçok olaya dair tecrübelerinden bu cinayetin de örtbas edileceğini, faillerin ortaya çıkarılması noktasındaki isteksizlikten görebildiklerini söyleyen Aktar, her şeye rağmen Elçi’nin katledildiği cinayetin aydınlatması konusunda ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı. (bakur.net)