'AKP'YE OY VERMEYECEĞİM'

Gazeteci-yazar Mehmet Ali Birand, demokratik açılım konusunda, "AK Parti doğrusunu yapıyor. Çeşitli konularda muhalif olabilirsiniz, ama doğruları da çok ortada" dedi.

Birand ve gazeteci-yazar Ali Bulaç, AK Parti Ar-Ge Başkanlığınca Mecidiyeköy İBB Kültür Merkezinde düzenlenen Siyaset Akademisi'nin konuğu oldu.

"Demokrasi Medya İlişkisi" başlıklı ders veren Mehmet Ali Birand, demokratik açılım süreci ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika ziyaretini değerlendirdi.

Türkiye'de bugüne kadar demokratik açılım konusunda Özal dönemi dışında mümkün olduğunca "hiçbir şey yapmama" siyaseti güdüldüğünü, sadece dışarıdan gelen baskılarla hareket edildiğini söyleyen Birand, "AK Parti doğrusunu yapıyor. Çeşitli konularda muhalif olabilirsiniz, ama doğruları da çok ortada" dedi.

Birand, ABD ziyareti sırasında Başbakan Erdoğan'a da aynısını söylediğini belirterek, "Teşekkür ederim size, çünkü benim torunum daha rahat yaşayacak" dediğini aktardı.

"CHP'ye hayret ediyorum"

Bu adımların bugün olmasa da yarın mutlaka atılacağını, AK Parti'nin bunun önünü açtığını ifade eden Birand, bu konuda MHP'nin tavrını tutarlı bulduğunu, ancak CHP'ye hayret ettiğini dile getirdi.

Bu süreçte korkuya kapılmaya da başladığını söyleyen Birand, "Türk-Kürt çatışmasının artmaya başladığını, bir çatışma olursa bunun çok kötü durumlar doğuracağını" ifade etti.

Başbakanın bu konuda yayınlara kısıtlama getirilmesini rica ettiğini, buna rağmen Diyarbakır'daki izinsiz gösterinin canlı bağlantıyla verildiğini hatırlatan bir katılımcıya yanıt veren Birand, terör olaylarının yayınlanıp yayınlanmamasının yıllardır tüm dünyada tartışılan bir konu olduğunu ve bu işin içinden çıkılamadığını söyledi.

Birand, Başbakana da 'Ben kalkacağım, siz anchor olarak oturacaksınız, ama reytingleri de aynı seviyede tutacaksınız' dediğini anlattı. Birand, bu içerikteki yayınlarla ilgili "Biz vermezsek o veriyor, diğeri veriyor" dedi.

Medya rahat mı?

Medyanın 2000 yılı öncesi mi, bugün mü daha rahat olduğunun sorulması üzerine Birand, "Askeri dönemde 'emret komutanım'dı. Özal döneminde adamın canına okuduk. Başbakana da onu söyledim. 'Siz bizden şikayet ediyorsunuz, ama Özal ne yapsın, onun medyası da yoktu' dedim" şeklinde konuştu.

Başbakanı eleştiriye açık olmamakla eleştiren Birand, "Kişiler belli süre öyle bir mevkide olduktan sonra 'Ben Allah'ın bu ülkeye gönderdiği en büyük hediyeyim' der ve etrafını da buna inandırır" dedi. Bir katılımcının, uzun süre gazetecilik yaptığını hatırlatarak, "Peki ya siz?" diye sorması üzerine de Birand, "Allah'tan benim karım çok akıllıdır. Her eve gittiğimde benim ince ayarımı yapıyor" şeklinde esprili yanıt verdi.

Basın özgürlüğü konusundaki soruları, Türkiye'deki dengelerin batıdaki gibi olmadığını, burada aşırıya kaçılabildiğini ifade ederek yanıtlayan Birand, Doğan Medya Grubunun yayınları konusunda ise "Zaman zaman gerçekten hatalar yapıldı. Yanlış haberler verildi. Biz kendi kendimizi eleştirdik. Ama buna layık değildik. Doğan Grubu parçalandı ve büyük baskı hissediliyor. Kimse bana bir şey demiyor, ama korkuyorum" şeklinde konuştu.

AK Parti'ye oy verip vermeyeceği sorulan Birand, oy vermeyeceğini belirterek, "Başbakan bizi öyle hırpaladı ki ben de vermiyorum" dedi.

Bulaç'ın değerlendirmeleri

Siyaset Akademisi'nde "Türk Siyasetinde Merkezin Rolü" konusunda ders veren gazeteci-yazar Ali Bulaç da Türk siyasetinde üniversiteler, büyük sermaye grupları ve devlet sanatçıları gibi belli sınıflardan oluşan bir "idari merkez" ile halkın oluşturduğu "toplumsal merkez" olmak üzere iki merkez bulunduğunu söyledi.

Sanayi devriminin Türkiye'de yaşanmadığını ve sınıf çatışmalarının da olmadığını belirten Bulaç, "Batıdan aldığı siyasi sınıf çıkarına dayalı bir partinin iktidar olma şansı yoktur. Türkiye'de sınıfa ve değere dayalı siyaset yapan partiler var" dedi.

Türkiye'nin ilk kez şanslı bir döneme girdiğini belirten Bulaç, demokratikleşme konusunda ilerleme sağlandığını, bu konuda umutlu olmak gerektiğini kaydetti.

Bir katılımcının, "yaşanan gerilimli olaylar sonrası darbe olup olmayacağına dair görüşlerini" sorduğu Bulaç, "Darbe olmaz, dış konjonktür de bunu istemiyor, toplum da bunu kabul etmez, bunu darbeyi yapabilecekler de istemiyor. Bunlar provokasyondur. Eğer siyasiler basiretli, dirayetli ve halk da arkalarında olursa bir şey olmaz" şeklinde konuştu.