ADALET BAKANLIĞI: 69 HAKİM VE SAVCI DİNLENDİ
Adalet Bakanlığı son beş yılda, müfettişlerin talebi üzerine 69 hakim ve savcının dinlendiğini açıkladı.
12 Kasım 2009 Perşembe 20:17
Adalet Bakanlığı, "Son 5 yıl içerisinde adalet müfettişlerinin talebi üzerine toplam 69 hâkim ve Cumhuriyet savcısı hakkında mahkemelerce dinleme kararı verilmiştir" açıklaması yaptı.
Adalet bakanlığı gün boyu süren telefonların hukuksuz olarak dinlenmesine yaptığı açıklama ile katıldı. Adalet Bakanlığı son beş yıl içinde Adalet Bakanlığı müfettişlerinin talebi doğrultusunda 69 hakim ve Cumhuriyet savcısının dinlendiğini açıkladı.
Adalet Bakanlığından yapılan açıklamada, ''Kamuoyuna yansıdığı şekilde Yargıtay ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı santrallerin ve bu santrallere bağlı görüşme yapan tüm hâkim ve Cumhuriyet savcılarının dinlenmesinin talep edilmesi ve dinlenmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir." dedi.
Adalet Bakanlığının yaptığı açıklama şu şekilde;
Yazılı ve görsel basında yer alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yargıtay santral telefonlarının dinlendiği iddiasıyla ilgili haberler ve açıklamalar üzerine aşağıdaki hususlarda kamuoyunun bilgilendirilmesine gerek görülmüştür.
ERGENEKON SAVCILARI BAKANLIĞA İLETTİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü bir soruşturma sırasında bazı hakim ve Cumhuriyet savcılarının da isimlerinin geçmesi üzerine konu Bakanlığımıza intikal ettirilmiştir. Bu evrakta adı geçenler hakkındaki iddiaların açıklığa kavuşturulması bakımından, inceleme yapılması ve delil elde edilmesi halinde soruşturmaya geçilmesi için 15.04.2008 ve 05.09.2008 tarihli onaylar ile Bakanlığımızca izin verilmiştir.
ADALET MÜFETTİŞLERİNİN TALEBİ İLE DİNLEME YAPILDI
Bu çerçevede görevlendirilen adalet müfettişleri, kendilerine tevdi edilen belgelerde yaptıkları incelemeler sonucunda, ilgili 56 hâkim ve Cumhuriyet savcısı hakkında delillerin toplanması amacıyla bu kişilerin telefonlarının dinlenmesini mahkemeden talep etmişlerdir. Bu talep üzerine görevli ve yetkili mahkeme tarafından ilgili hâkim ve Cumhuriyet savcıları hakkında dinleme kararı verilmiştir.
İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCISI HAKKINDA VERİLEN RAPOR
Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda aralarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının da bulunduğu 46 hâkim ve Cumhuriyet savcısı hakkında 16.09.2009 tarihli rapor ile soruşturmaya geçilmesine yer olmadığı teklif edilmiştir.
EMİNAĞAOĞLU VE KAÇMAZ HAKKINDA İŞLEM BAŞLATILDI
Soruşturması tamamlanan Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU ve Osman KAÇMAZ'la ilgili evrak tefrik edilerek yetkili mercilerine gönderilmiştir. Diğerleriyle ilgili işlemler devam etmektedir.
Soruşturma kapsamında ilgililerin odalarında kullandıkları telefon numaraları hakkında mahkemelerce dinleme kararı verilmiş ve yetkili makamlarca bu doğrultuda işlem yapılmıştır. Dinleme kararı verilen ve bazı basın yayın organlarında Yargıtay santrali olduğu ileri sürülen telefon numarası Yargıtay Birinci Başkanlığı adına kayıtlı, soruşturmada ismi geçen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU'na tahsisli ve odasında kullandığı telefon numarasıdır. TİB Başkanının yaptığı açıklamaya göre bu numara da teknik sebeplerle dinlenememiştir. Kamuoyuna yansıdığı şekilde Yargıtay ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı santrallerin ve bu santrallere bağlı görüşme yapan tüm hâkim ve Cumhuriyet savcılarının dinlenmesinin talep edilmesi ve dinlenmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir.
Yukarıda belirtilen 56 kişi dahil son 5 yıl içerisinde adalet müfettişlerinin talebi üzerine toplam 69 hâkim ve Cumhuriyet savcısı hakkında mahkemelerce dinleme kararı verilmiştir. Kaldı ki, bu bilgi Bakanlığımızca 19 Mayıs 2009 tarihinde yapılan basın açıklamasında kamuoyuna duyurulmuş ve o tarihten sonra müfettişlerce yeni bir dinleme kararı istenilmemiştir.
11.206 hâkim ve Cumhuriyet savcısı ile 70 milyon vatandaşımızın Adalet Bakanlığı'nca dinlettirildiği iddiaları gerçek dışı olup, bilgi kirliliği oluşturmaya ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bilinçli bir saptırmadır.
Benzer iddialar hakkında Bakanlığımızca değişik tarihlerde çok sayıda açıklama yapılmasına rağmen maksatlı olarak üretildiği düşünülen gerçek dışı iddia ve yorumların ısrarla sürdürülmesi, yürütülmekte olan soruşturma ve davaları etkileme çabası olarak değerlendirilmektedir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun bazı üyelerinin 12.11.2009 tarihli açıklamalarında bahsedilen kanun yararına bozma konusuna gelince:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309 uncu maddesinde: "Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtay'ın ilgili ceza dairesine verir." hükmü yer almaktadır.
Bu maddeden de anlaşıldığı ve 29 Temmuz 2009 tarihli basın açıklamamızda da açıkça belirtildiği gibi kanun yararına bozma talebinde bulunma yetkisi Adalet Bakanlığına aittir. Yargısal görevleri olmayan ve idari bir kurul olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Anayasal ve yasal görevleri içerisinde kanun yararına bozma konusundaki başvuruları inceleyip karara bağlama görev ve yetkisi bulunmamaktadır. Buna rağmen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 11.06.2009 tarihinde "… mahkemesinin … sayılı kararı usul ve kanuna aykırı olduğundan CMK'nın 309 uncu maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için Adalet Bakanlığına başvuruda bulunulmasına" şeklinde fonksiyon gaspı suretiyle kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususunda oy çokluğu ile 331 sayılı kararı almıştır. Bu karara uyma zorunluluğu bulunmayan Bakanlığımız söz konusu Kurul kararını ihbar kabul ederek Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne incelenmek üzere intikal ettirmiştir.
Kurulun bazı üyelerince yapılan açıklamada, aldıkları kararın Adalet Bakanlığı tarafından gereğinin yerine getirilmediğinden bahsedilmiştir. Kurulun bu kararının Adalet Bakanlığınca yerine getirilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Uygulama ve doktrinde tartışmasız şekilde kabul edildiği üzere kanun yararına bozma talepleri Adalet Bakanlığınca değerlendirilip hukuka aykırılık nedenleri tespit edilenler gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmektedir.
Nitekim, Prof.Dr.Erdener YURTCAN'a göre "Bakan, yazılı emir yoluna gidilmesini uygun görmediğinde, bir başka anlatımla, yazılı emir istemi reddedildiğinde yapılacak bir şey yoktur.[1]", Prof.Dr.Nevzat TOROSLU ve Prof.Dr.Metin FEYZİOĞLU'na göre; kanun yararına bozma konusunda "Bakan, kendiliğinden veya ilgililerin başvurusu üzerine istemde bulunabilir. Ancak, Bakan ilgilinin başvurusu üzerine bu istemde bulunmak zorunda değildir.[2]", Yargıtay Cumhuriyet savcıları Ali PARLAR ve Muzaffer HATİPOĞLU'na göre "Adalet Bakanlığı, karar ya da hükümde hukuka aykırılık olduğunu tarafların veya ilk derece C.Başsavcılıklarının bildirmesi suretiyle öğrendiğinde bu yola gidilip gidilmeyeceğini takdir eder.[3]", Prof.Dr.Nurullah KUNTER, Prof.Dr.Feridun YENİSEY ve Doç.Dr.Ayşe NUHOĞLU da aynı görüştedir[4].
Yargıtay'ın 10. Ceza Dairesinin 11.02.2008 tarihli ve 26225-2172 sayılı ile 17.12.2007 tarihli ve 24001-14822 sayılı kararlarında da, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdirinin Adalet Bakanlığına ait olduğuna hükmedilmiştir.
Bakanlığımızda 1 Ocak 2009 ile 3 Kasım 2009 tarihleri arasında toplam 9.273 kanun yararına bozma dosyası işlem görmüş, bunlardan incelenmesi tamamlanan 5.128 dosya kanun yararına bozma yoluna gidilmeyerek mahalline iade edilmiş, sadece 2.292 dosya Yargıtay'a gönderilmiştir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere gelen başvuruların tamamı için değil, hukuka aykırı olduğu düşünülenler için kanun yararına bozma talebinde bulunulmaktadır.
Anayasanın 6 ncı maddesinde "Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." hükmü yer almaktadır. Bir kurulun Anayasada zikredilmiş olması o kurulun Anayasa ve yasalarda kendisine verilmeyen yetkileri kullanabileceği anlamına gelmemektedir.
Yukarıda izah olunan gerekçelerle Bakanlığımızın yetkisinde olan bir hususun talimat formatında Bakanlığımıza dayatılması, ayrıca açıklamalarda bu hususlara yer verilerek ivedilikle yerine getirilmesinin beklendiği ve takip edileceğinin belirtilmesi Bakanlığımızın yetkilerine müdahale anlamında olup, kabul edilmesi mümkün değildir.
Adalet Bakanlığı, Anayasa ve kanunlarla kendisine verilen görevleri, bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuka uygun şekilde yerine getirmeye devam edecektir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.