24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara1°C
  • İzmir6°C
  • Berlin4°C

AB ÜYELİĞİ ÇIKMAZDA MI?

Türkiye'nin AB üyeliği meselesi, Sarkozy'nin Fransa'da, Merkel'in de Almanya'da iktidara gelmesiyle daha da karmaşık hâle geldi. Zira her ikisi de sağcı ideolojileri dolayısıyla Türkiye'nin AB'ye katılımına karşı.

AB üyeliği çıkmazda mı?

17 Ekim 2009 Cumartesi 12:08

Gulf News (Birleşik Arap Emirlikleri)-Türkler, 20. asrın başlarında, modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün politikası çerçevesinde Batı'nın bir parçası olmaya karar verdiler ve modern Avrupa kıyafetleri giydiler.

Ne var ki Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım girişimi, özellikle Almanya, Fransa ve İngiltere olmak üzere başlıca Avrupa ülkelerinin peş peşe gelen sağcı, solcu ve ılımlı hükümetleri arasında askıda kalan bir mesele oldu.

Son zamanlarda Türkiye'nin AB üyeliği meselesi, Nicolas Sarkozy'nin Fransa'da, Angela Merkel'in de Almanya'da iktidara gelmesiyle daha da karmaşık hâle geldi. Zira her ikisi de sağcı ideolojileri dolayısıyla Türkiye'nin AB'ye katılımına karşı.

Diğer tarafta ılımlı Avrupalılar, Birliğin, insani ve ırkçı olmayan boyutunu göstermek için Türkiye'yi AB'ye dâhil etme çağrısında bulunuyorlar.

Türkiye'nin arayışını desteklemek için bir Avrupa komisyonu kuruldu. Finlandiya Cumhurbaşkanı ve Nobel Barış Ödülü sahibi Marti Ahtisaari başkanlığındaki komisyon, AB'yi, Türkiye'nin AB müzakerelerini engellemekle suçlayan Avrupalı politikacılar ve önde gelen isimlerden oluşuyor.

Komisyon, ciddi olduklarını vurgulamak için Sarkozy göreve gelmeden önce başlayan müzakerelere destek verilmesi çağrısında bulundu.

Kendi adına Türkiye, AB üyelik kriterlerini karşılamak için, özellikle Kürtler ve Ermeniler olmak üzere azınlıkların talepleri de dâhil büyük ve radikal reformlar yaptı.

Bu talepleri yerine getirmek için Türkiye, geçen hafta, Kürt bölgelerindeki eğitim kurumlarının Kürtçe eğitim vermesine izin veren bir karar çıkardı. Türkiye Ermenistan ile ilişkileri normalleştiren tarihî bir anlaşma da imzalayarak daha başka adımlar da attı.

Dahası Türkiye, Kıbrıs'ı birleştirmek ve Ada birleştiğinde onu tanımak için uygulamaya dayalı bazı adımlar atmanın yanı sıra Yunanistan ile de ilişkilerini düzeltti.

Bunlar, Türk ekonomisini birçok Avrupa ülkesinin önünde dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasına katan kalkınma atılımlarının yanında gerçekleşti.

Bu ekonomiler arasında ekonomileri Türkiye'ninkiyle karşılaştırılamaz olan Romanya ve Bulgaristan gibi en son AB'ye katılan ülkeler de yer alıyor.

Şüphesiz Türkiye'yi AB üyeliğine kabul etmek Avrupa'nın çıkarınadır ve daha önemlisi bu girişimi destekleyenler ve hatta karşı çıkanlar bile Türkiye'yi kabul etmenin Türkiye kadar Avrupa için de önemli olduğunun farkındalar.

Jeopolitik Nüfuz

Türkiye'nin potansiyel jeopolitik nüfuzu inkâr edilemez. AB üyesi olarak Türkiye, coğrafi alan ve nüfus açısından en büyük ikinci üye devlet olacaktır ve bu yüzden Avrupa ürünleri için büyük bir pazardır.

Dahası, Türkiye, Avrupa istihdam piyasasının ihtiyaç duyduğu vasıflı ve iyi eğitimli istihdamı sağlamanın yanı sıra yatırımlar için bir hedef ve ekonomik büyüme için de bir motor olacaktır. Türkiye'yi AB'ye kabul etmek, kesinlikle Avrupa'yı çok fazla maliyetten ve toplumsal taahhütten kurtaracaktır.

Türkiye'nin AB üyelik girişimine muhalefet, sağcı partiler tarafından dile getirilen ırkçı ve şovenist bir ideolojiden kaynaklanıyor. Hâlbuki bu zihniyet, Türkiye'yi, 20. asrın başlarında Osmanlı İmparatorluğu çökmeye başladığında, Doğu'nun değil Avrupa'nın hasta adamı olarak nitelendiriyordu. Muhaliflerin sorunu, Türkiye'nin AB üyelik girişimine çok güçlü bir destek olması.

Üstelik Türkiye Avrupa'daki tek Müslüman ülke değil. Avrupa kulübüne katılmaya hazırlanan Arnavutluk da Avrupa'da yer alıyor. Ayrıca Avrupa Kıtası'nın coğrafi sınırlarına göre FİFA tarafından belirlenen Avrupa spor takımlarının arasında Kazakistan ve Azerbaycan da var.

Dolayısıyla biri etnik ve dinî temellere dayanan duygusal bir duruş, diğeri de karşılıklı çıkarlara ve Avrupa'nın yeni dünya haritasındaki konumunun daha geniş ufuklarına dayanan pragmatik bir duruş olmak üzere iki muhalefet var.

Ülkeler arasındaki yaklaşan potansiyel rekabet ve özellikle Doğu Asya'dakiler olmak üzere dünyanın başlıca ekonomik blokları da inkâr edilemez.

Nihayetinde meselenin iki tarafın karşılıklı çıkarlarına göre çözülmesi daha muhtemel görülüyor zira tarihten anlaşılacağı üzere, ekonomik ve stratejik çıkarlar duygusal ve etnik endişelerin üstündedir.

Türkiye ve AB, çıkarlarını diğer endişelerin üzerine tutup tarihten dersler çıkarmalıdır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.