25 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır7°C
  • Ankara1°C
  • İzmir9°C
  • Berlin10°C

AB, TÜRKİYE'NİN RESTİNİ KONUŞUYOR

EU Observer, komisyon yetkililerinin Egemen Bağış'la görüşmelerinin ardından yaptıkları yorumu yazdı.

AB, Türkiye'nin restini konuşuyor

29 Ocak 2011 Cumartesi 10:32

Başmüzakereci Bakan Egemen Bağış'ın "İstemiyorsanız fişi çekin" çıkışı AB'yi şaşırttı. Türkiye'nin restine geniş yer veren Avrupa basını Bağış'ın sözlerini AB'li yetkililere dayandırarak "müzakere taktiği" olarak yorumluyor. EU Observer'da bugün yayınlanan haberde bir komisyon üyesinin şu yorumuna yer verildi: "Türklerle her görüşmenizde, karşınızda üzerinizde hâkimiyet kurmaya çalışan biri olduğunu hissediyorsunuz."

İşte EU Observer'ın "Vize muafiyeti yoksa göçmen kontrolü de yok" başlıklı haberi...

Kıdemli bir diplomat, Türkiye'nin AB ile göçmen geri kabul anlaşması imzalamaktan memnun olduğunu ancak Yunanistan'a yasadışı olarak giren kişileri kontrol altında tutmak istiyorsa Birliğin vize muafiyeti görüşmelerine başlamasını da umut ettiğini söyledi.

Ankara'nın AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış, AB'nin Paraguay ve Uruguay gibi "uzak ülkelerle" vize zorunluluğunu kaldırdığını ve Moldova, Rusya ve Ukrayna ile vize muafiyeti görüşmelerine başladığını ancak Türkiye ile bu müzakerelere başlamadığını söyleyerek, "Bu anlamsızlığa son vermenin zamanı gelmiştir." dedi. 

Bağış dün sabah Brüksel'de düşünce kuruluşu, Avrupa Politika Merkezi'ndeki bir toplantıda konuşma yaptı. Bağış, vize konusunda hiçbir şey yapmamasına rağmen Ankara'dan, Afrika ve Asya'dan yasadışı göçü önlemesini istediği için AB'yi eleştirdi.

Egemen Bağış, kaçak göç operasyonlarının maliyetlerini karşılamak üzere kullanılan Türk vergi gelirlerine atıfta bulunarak, "AB'ye yardımcı olmak istiyoruz fakat bu bir vergilendirme meselesidir. Vatandaşlarımız AB ülkelerinin konsolosluklarında (vize için başvuruları sırasında) her gün kötü muameleye maruz kalırken, bize böyle bir muamele reva görülürken, neden AB'ye sorunlarının çözümünde yardım etmemiz gerektiği sorulabilir." dedi.

Bağış, "Türkiye bir Emirlik değil, kamuoyunun görüşünün önemi var. AB tarafından biraz iyi niyet görmeye ihtiyacımız var" dedi. 

Bağış, Yunanistan'ın Türkiye ile deniz ve kara sınırının büyük bölümüne 12 kilometre uzunluğunda göçmenleri engelleyici duvar örülmesi planının etkisini sorgulayarak, "Yunanistan kendi toprakları üzerinde her istediğini yapabilir ancak bir de gözetilmesi gereken bütün bir Ege Denizi var." şeklinde konuştu.

Bağış ayrıca, AB'nin, kaynak ülkelerden yasadışı göçün başlıca nedeni olan yoksulluk yerine daha çok sınır güvenliği meselesine odaklandığını söyledi. Bağış şöyle konuştu: "İnsanlar kendi ülkelerinde umutsuz ve çaresiz olduklarında, bundan kurtulmak için her şeyi yapacaklardır. Onları durdurursak Ukrayna ve Beyaz Rusya'ya gideceklerdir. Sonunda AB'ye girmenin bir yolunu bulacaklardır." 

Bağış 2010 yılında 70 bin kişinin AB'ye girmeye çalışırken gözaltına alındığını söyledi. 

AB ve Türkiye dün kaçak göçmenlerin geri kabulü konusunda ortak bir metin üzerinde anlaşma sağladı,.Bu konuda varılacak anlaşma, gelecekte vize muafiyeti görüşmelerine başlamak için bir önkoşul niteliğinde. Bağış, "Geri kabul anlaşmasını başlangıçta AB'ye vize muafiyetine sahip olmaksızın imzalayacağız ancak en azından Avrupa Komisyonuna Türkiye ile vize muafiyeti rejimi görüşmelerine başlaması için yetki verilmelidir" dedi. 

Egemen Bağış ülkesini, "barışın, enerjinin ve gücün merkezi" olarak nitelendirdi. 

Bağış, "Fransa Romanları sınır dışı etmekle uğraşırken, bizler büyük bir konferans düzenlemekle meşguldük ve Başbakanımız onların sorunlarını uzun zamandır ihmal etmiş olduğumuz için açıkça özür diledi. Bizler şimdi Romanlar için konut ve eğitim programları uyguluyoruz." dedi. 

Bağış, bazı AB ülkelerinin Türkiye'nin Orta Doğu ve Rusya'da etkinliğini artırma çabalarına muhalefetlerinin ikiyüzlülük olduğunu söyleyerek, "İran ile ticari ilişkilerimizi geliştiriyoruz ancak Fransa, İran ile ticaretini bizden daha çok geliştiriyor. Rusya ile ticaret yapıyoruz fakat İtalya da yapıyor" şeklinde konuştu. 

Bağış ayrıca Türkiye'nin diline doladığı Fransa, Almanya, Yunanistan ve Kıbrıs'ın haksız bir şekilde AB katılım görüşmelerini engellediği sözlerini de tekrar etti. 

Türk askerleri Kıbrıs'ın kuzeyini yıllardır işgal altında tutmasına rağmen Bağış, Kıbrıslıları kötü niyetli olmakla suçladı ve bir Türk basketbol takımının, Kıbrıs'ta bir oyun sonrasında Kıbrıslı Rum taraftarlarca saldırıya uğradığından söz ederek, "Çözüme ulaştıracak kafa yapısı bu değildir" dedi. 

Brüksel Ne Düşünüyor?

AB yetkilileri kişisel olarak Bağış'ın söylemini müzakere taktiği olarak görüyor. Bir komisyon yetkilisi, "Türklerle her görüşmenizde, karşınızda üzerinizde hâkimiyet kurmaya çalışan biri olduğunu hissediyorsunuz." dedi. 

AB'nin İçişleri Komiseri Cecilia Malmstrom, vize muafiyeti anlaşmasının derhal gerçekleşmesinden yana. 

Malmstrom bu ay başlarında blogunda şöyle yazdı: "Vize serbestisine giden yol zorlu, açık şartlar ve kriterlerle dolu ancak diğer ülkeler bunu başardılar ve Türkiye'nin bunu yapamaması için bir neden göremiyorum. Bu bize işbirliğimizde de ileriye doğru önemli bir ivme sağlayacaktır." 

Malmstrom dünkü geri kabul anlaşmasına resmî tepkisi çerçevesinde, şubat ayında imzalanması beklenen anlaşmanın vize muafiyeti için "yeni perspektifler açacağını" söyledi. 

AB içerisindeki Türkiye politikasına bakacak olursak, yeni sızan ABD belgeleri, Kıbrıs ile Türk yanlısı AB ülkeleri arasındaki anlaşmazlığın boyutunu gözler önüne serdi. Belgeler 2004 tarihli ancak Kıbrıs'ın Türkiye'nin katılım sürecini engellemeye devam etmesi nedeniyle hâlâ güncelliğini koruyor. 

Belgelerde, Hollandalı yetkililerin Kıbrıs'ınTürkiye'yi AB iç politikasında bir "kart" olarak kullandığını söyledikleri ve ABD'den Lefkoşa'yı zorlamasını istedikleri belirtiliyor. 

Belgelerde, Hollandalı yetkililer Rob Swartbol, Pieter de Gooijer ve Hannie Pollmann-Zall'in Lahey'de ABD büyükelçisine "Kıbrıs'ın bu günlerde Türkiye kartından başka elinde ne var?" diye sordukları ve Pollman'ın, AB dışındaki güçlerin, psikolojik, siyasi veya işe yarayabilecek başka araçlar kullanarak dönemin Rum Cumhurbaşkanı Papadopulos'a,Türkiye'nin katılımını desteklemesi için baskı yapmalarını umduğu söylediği yer alıyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.