28 ŞUBAT'IN BİR ASKERİ YETKİLİ'Sİ ÇETİN DOĞAN'DI

Şevket Kazan, 28 Şubat sürecinde gazetelerin manşetlerinde yer alan 'bir askeri yetkili'nin Çetin Doğan olduğunu açıkladı. Kazan, Güven Erkaya ile birlikte 28 Şubat'ın zeminini hazırlayan Doğan'ın, 1997 yılında sivil toplum örgütlerini Genelkurmay'a çağırıp, eylemler yaptırdığını söyledi.

 Türkiye, Balyoz Harekat Planı ile darbe iddialarının en kanlı ve en korkunç olanıyla tanıştı. Bu harekat, 650 bin kişinin gözaltına alındığı, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği, 52 bin kişinin tutuklandığı, gazeteciler hakkında 4 bin yıl hapsin istendiği 12 Eylül darbesini model alıyordu. 28 Şubat ise yargı ve medyanın öne çıkarıldığı bir postmodern darbe olarak tarihe geçti. İki darbeyi birleştiren isim Balyoz'un mimarı emekli Orgeneral Çetin Doğan oldu. 28 Şubat mağduru eski Adalet Bakanı Şevket Kazan, o dönemde gazetelerin manşetlerinde yer alan 'bir askeri yetkili'nin Çetin Doğan olduğunu açıkladı. Kazan, Doğan'ın eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya ile birlikte 28 Şubat'ın zeminini hazırladıklarını vurguladı. Kazan, "Doğan, 1997 yılının başında sivil toplum örgütlerini Genelkurmay'a çağırıp, eylemler yaptırıyordu." dedi.

Ortada bir darbe planı olduğunu ve bunu Çetin Doğan'ın da inkar etmediğini belirten Kazan, Silahlı Kuvvetler'in de bundan rahatsız olduğunu söylüyor. Kazan, bu rahatsızlık nedeniyle dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün 1. Ordu'daki bu yapılanmanın içinde yer alan kişileri tamamen dağıttığını ileri sürüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir siyasetçi olduğu için rahatça konuşabildiğini ancak geçmişte darbeler yapmış bir ordunun komutanının o kadar rahat olmadığını savunuyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın sonuçlanması gerektiğinin de altını çiziyor. "Böyle bir noktada susmak ve sabırlı olmak lazım." diyen Kazan, iddiaların sonuna kadar incelenmesini ve soruşturmanın önüne kimsenin geçmemesini istiyor. Kazan, şöyle devam ediyor: "Çetin Doğan Balyoz'u inkar etmiyor, harp oyunu diyor. Harp oyunu askerin askere karşı yapacağı mücadeledir. Ancak irtica tehlikesi diye bir tehlike var sayılmış. TSK iç tehdit, dış tehdit ayrımı yapmış. İç tehdit noktasında namaz kılan, başını kapatan, Kur'an kursunda okuyan insanlarla mücadele edildi."