30 Nisan 2024
  • İstanbul14°C
  • Diyarbakır17°C
  • Ankara14°C
  • İzmir14°C
  • Berlin12°C

22 BİLİM ADAMINDAN MARDİN KATLİAMI RAPORU

Hayat Boyu Eğitim Gelişim Derneği'nin yaptığı, Mardin Valiliği'nin de destek verdiği çeşitli üniversitelerden 22 bilimadamının hazırladığı rapor tamamlandı

22 bilim adamından Mardin katliamı raporu

02 Ağustos 2009 Pazar 12:03

Mardin'in Mazıdağa ilçesine bağlı Bilge köyünde 6 çocuk, 3'ü hamile 16 kadın ile 22 erkeğin katledilmesinin ardından, Hayat Boyu Eğitim Gelişim Derneği'nin (HEGEM) yaptığı, Mardin Valiliği'nin de alan çalışmalarına destek verdiği çeşitli üniversitelerden 22 bilimadamının hazırladığı rapor tamamlandı.

"Bölgede çok güçlü bir aşiret geleneği ve bu gelenek içinde hapsedilmiş bir birey profili" bulunduğunun vurgulandığı raporda, "bireyin bu güçlü aşiret ve ataerkil aile içerisinde adeta buharlaştığı" belirtiliyor.

"Körü körüne, mutlak itaatin" olduğu bu durumun, iradesini ve gerektiğinde tepkisini ortaya koyamayan bireyi, "en aşağılık cinayetleri işlemeye yönlendirebildiğinin" anlatıldığı raporda, şu çarpıcı tespitlere yer veriliyor:

** "Birey adeta büyülenmiş gibi aile meclisi veya aşiretler tarafından alınan kararlar doğrultusunda ailesinin en yakın fertlerini gözünü kırpmadan öldürebilmektedir. Güçlü aile-aşiret yapıları kendisine itaatkar hale getirdiği bireyin adeta özgürlüğüne ipotek koymuştur. Bireylerin aşiret ya da ataerkil aileler etrafında bütünleşmelerine neden olan durum, insanların bir haksızlıkla karşı karşıya kaldıklarında, haklarını aramada bir çözüm yolu olarak devlete başvurma yerine kendi başlarına, kendi güçlerini birleştirerek çözüme ulaşmaya çalışmalarıdır."

** "Bölge insanında, resmi adalet sisteminin her zaman güçlüden yana olduğuna dair güçlü bir inanış vardır. O nedenle yaşanan ihtilaflarda, okumuş insanlara, hukuk bilen kişilere görüş sorulmaz, sorunları kendi anlayış ve yöntemleriyle halletme yoluna giderler. Bölge insanının hak arama mücadelesini yürütebileceği zeminin resmi makamlar ve yollar olduğu ve burada adaletin terazisinin taraf tutmadan objektif kararlar alabileceği hissi ve güvenini bölge insanına kazandırmak gerekmektedir."

"Olayın töreyle ilgisi yok"

** "Olayın töreyle ilgisi yoktur. Olayı inceleyenlerin çoğunun belirttiği gibi, olayda ekonomik çıkar ve güç çatışması ve sistemden kaynaklanan bazı sorunlar birbirini tetiklemiştir. Olay tamamen şiddeti içinde barındırmaktadır. Kapalı ve geniş aile görünümündeki failler, kendi adaletlerini gerçekleştirmişlerdir. Şiddet araçlarına sahip olmak ya da kolay erişim, şiddet eylemlerini kolaylaştırmaktadır. Bu olayda erkek failler korucu olup hepsinin silahı vardır. Bu köyde yaşananlar bölge açısından bir birikimin patlaması olarak nitelendirilebilir. Yıllardır bölgede süren çatışma ve koruculuk sisteminin işleyişi de bu olayın nedenlerinden birkaçı olarak değerlendirilebilir."

** "Eğitim düzeyinin düşük olması, nüfus yoğunluğu ve gelirin kaynağının bu olayda önemli bir rolü vardır. Özellikle bölgede koruculuktan başka işin üretilmemiş olması da modern bireyin ortaya çıkmasında büyük bir engel oluşturmaktadır. Bölgedeki geleneksel erkek kültürünün sürdürülmesi, kadınların eğitim düzeyinin düşük olması da şiddetin yaygınlaşmasında önemli bir etkendir. Medyanın uzun yıllardır bu bölgede 'modern ataerkilliği' ön plana çıkaran programlar yapması da bu tür olaylarda önemli bir etkendir. Çocuk hakları, kadın hakları, insan hakları gibi demokrasi kültürünün temel değerleri henüz bölgeye taşınamamıştır. Bu da şiddetin adeta bölgede kültürleşmesine yol açmış, her çeşit şiddet riskini yaygın hale getirmiştir. Çok uzun yıllardan beri, özellikle memurlar için bölgenin bir sürgün yeri olarak görülmesi, başta eğitim olmak üzere çağdaşlaşmayı sağlayacak temel hizmetlerin aksamasına yol açmıştır. Devlet adına iş yürütenler, şiddeti çözme konumunda iken ne yazık ki zaman zaman şiddet uygulayan olmuşlardır."

Öneriler

** "Şiddet kültürünün doğallaştığı bölgelerimiz başta olmak üzere benzer olayların yine yaşanması olasılığı çok yüksektir. Bu açıdan kurumlar her yönüyle hazırlıklı bulunmalı, kurumlar arası işbirliği kültürü böyle olaylar olmadan geliştirilmelidir. Çocuk koruma kanunu gereği, ilgili kuruluşlar böyle durumlar karşısında rollerini doğru oynamalıdırlar. Bu açıdan ülkemizin her bölgesinde 'Çocuk Eğitim Kampüsleri' acilen kurulmalıdır. Mardin ilinde olaydan önce başlatılan 'Eğitim Yoluyla Şiddetin Azaltılması ve Suçun Önlenmesi Projesi'ne ve özellikle aile eğitimi seferberliği çalışmalarına kararlı ve etkili bir şekilde devam edilmelidir."

Çocuklara yatılı okul

** "Başta nüfus planlaması olmak üzere, sağlık ve sosyal hayatla ilgili yaygın bilgilendirme kampanyaları başlatılmalı. Okullar uygun zamanlarda birer Aile Eğitim Merkezi haline dönüştürülmelidir. Şiddet, ancak yaşamın değerli kılınması eğitimiyle önlenebilir. Sistemin bireye verdiği değer ve bunun gerçek hayata yansıması önemli tutulmalıdır."

** "Bölge çocuklarının her türlü masrafı devletçe karşılanmak üzere, değişik illerde ve yatılı olarak okumalarının özendirilmesi gerekli. Bölgede güçlü bir sosyal bilimler üniversitesi kurulmalıdır. Bu bölgede hizmet üretmeleri için ülke düzeyinde sivil örgütler özendirilmeli ve devletçe desteklenmelidir. Bölgede insan hakları, çocuk ve kadın hakları bilinci her yolla geliştirilmelidir. Bilge köyü olayı sonrası mağdur duruma düşen tüm çocuklar en kısa zamanda devlet korumasına alınmalı, önce psikolojik tedavileri yapılmalı ve sonra eğitimlerine devam etmeleri için her fırsat sağlanmalıdır."

** "Toplumda demokrasi kültürünü geliştirmek, şiddetle ilgili farkındalık duygularını yaratmak için bölgede sürekli ve yaygın kültürel etkinlikler yapılmalıdır. Mardin ili, ilçeleri ve köyleri için risk haritaları çıkartılmalı, bu çalışma tüm diğer iller için de yapılmalıdır. İlgili tüm kurumlara sosyologlar alınmalıdır. Kurumların, ailelerin, toplumun gelişimi-değişimi sosyolojik olarak araştırılmalı, ihtiyaç duyulan çözümler zamanında üretilmelidir. SHÇEK ve RAM gibi kuruluşların kadroları güçlendirilmeli, okullardaki rehber öğretmen açığı giderilmelidir."

Merkezi Trabzon'da bulunan HEGEM Başkanı Adem Solak'ın editörlüğünü yaptığı ve 44 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayın nedenlerini araştırarak, sosyal bilimler perspektifinde çözüm önerileri sunmayı amaçlayan 123 sayfalık rapor, Muğla Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nurgün Oktik, Gazi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Tevfik Erdem ve Aile Araştırmaları Genel Müdürlüğü'nden sosyolog Ercan Şen tarafından hazırlandı.

Şiddet olgusunun ortaya çıkmasında ve yoğunluk kazanmasında bölgesel faktörlerin dışında başka etkenlerin de olduğu vurgulanan raporun sonuç bölümünde, Bilge köyünde yaşanan olayın anlık bir olay olmayıp, birbirine bağlı olarak ekonomik, sosyal ve politik birçok olayı içinde barındırdığına değiniliyor.

Raporda, Bilge köyünün sosyal ve ekonomik yapısı, daha önce meydana gelen olaylar, 44 kişinin öldürüldüğü katliam, katliam zanlılarına ait bilgiler ve ifadeleri, katliamın nedenlerinin yanı sıra, ekonomik ve sosyal bir neden olarak "koruculuk" sistemi ile sosyolojik bir neden olarak "Aşiret ve ataerkil aile" yapısı ele alınıyor.

Ayrıca, inceleme aşamasında bilim adamlarının katıldığı "beyin fırtınaları toplantıları"ndaki görüşlerine yer verilen raporda, bölgedeki şiddet olayları ele alınıyor. Raporda, daha önce açıklanan bazı raporlar ile medyaya eleştiriler de yöneltiliyor.

Raporun son bölümünde ise 22 bilim adamının, olaya ilişkin genel değerlendirmeleri ile yapılması gerekenler sıralanıyor. Raporun bu bölümünde, Bilge köyünde yaşananların ve bireyleri şiddete yönlendirenin, içinde bulundukları şiddeti besleyen ve destekleyen yapı olduğu savunuluyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.